17 Ağustos 1999 Unutturmayalım mı? Bir Daha Yaşatmayalım mı?
17 Ağustos 1999 da son 1000 yılın en kapsamlı depremini yaşadığımız bölgemizde her yıl etkinlikler yaparız. Afetle alakalı veya değil her sivil toplum örgütü kendine özel bir şekilde ya etkinlik yapar, yada bir etkinliğin içinde olur. Slogan aynıdır.
“Depremi unutmadık. Unutturmayacağız.”
Gerçekten acılı insanların acılarını tazelemekte mahiriz. Mikrofonlara sarılarak göz yaşı akıtıcı konuşmalar yapmakta mahiriz. Televizyonlara, radyolara, gazetelere demeçler vermekte mahiriz. O gün geçti mi iş bitti. Gerek siyasetçiler, gerekse bürokratlar işlerini bitirmişlerdir.
Acılı ailelerin acıları kaşınmış, sırtları sıvazlanmış, içli konuşmalar yapılmış, bir dahaki seneye kadar bu konu kapanmıştır.
Dünde, evvelki günde bunları yaptık.
Değerli okurlarım.
Yollarda yürümekle, meydanlarda toplanmakla, demeçler vererek boy göstermekle afet olgusunun halledildiğini düşünüyormusunuz?. Eminim düşünmüyorsunuz.
Şimdiye kadar Kocaeli genelinde afet konusunda somut bir adım atıldığına inanıyormusunuz? Eminim inanmıyorsunuz.
Ben Kızılay İzmit şube başkanı olarak Afet deposu konusunda somut bir adım atıp, belli noktaya geldiğim halde, afet depomu gerçekleştirebildim mi? Hayır.
Bu gün İstanbul da bir deprem olsa ben Kocaeli de çuvallarmıyım? Evet.
Şahane bir tıp merkezi işletiyormuşuz. Günde 500-600 hastaya kaliteli bir hizmet sunuyormuşuz. Elde edilen gelirle bir çok kişiye yardım ediyormuşuz. Çok çalışıyormuşuz. Herkes memnunmuş. Bunun o zaman manası olurmu? Hayır.
O gün, bütün basın Kızılay yine sınıfta kaldı diye yazar mı? Evet.
Bu benim özeleştirimdir.
Kocaeli de tekrar afet olursa (ki inşallah olmaz) hiçbir sorunumuz yok. 50 klm yakınımızdaki Türk Kızılay’ına ait Marmara afet depomuzdaki malzemeler yarım saatte kapımızdadır.
Deprem İstanbul da olursa yandık.
Çünkü depomuz sadece oraya hizmet verecek. Bizim ise depomuz yok.
İçim yanıyor. Şu afet depo alanının Özel idareye devrinin gerçekleşmesi bitmeden İstanbul da deprem olmaması için gece gündüz dua ediyorum.
Aslında Deprem keşke hiç olmasa. Tabiiki bunun içinde dua etmekteyim.
Gelelim. Kocaeli genelindeki afette sorumluluk yükleneceklerin haline.
Öncelikle soruyorum.
996 yılından bu yana Kocaeli genelinde kapsamlı afet tatbikatı yaptıkmı? Hayır.
Gerek sivil savunma Müdürlüğünün, gerekse Belediyelerin depolarında çadır, battaniye, soba, mutfak malzemeleri, hijyenik malzemeler, temizlik ve dezenfektasyon malzemeleri, hastanelerin depolarında ise yeterli sağlık ürünleri varmı? Hayır.
Afet olduğunda bu gibi acil malzemeleri tedarik etmek için gösterilecek çabaların bir manası varmı? Hayır.
Öyleyse unutmamanın ve unutturmamanın bir anlamı kalıyormu? Hayır.
Kendimizi kandırmayalım.
Özel idareye arsa devri gecikiyor diye Milli emlak Müdürlüğünden hiç olmazsa Kızılay a afet deposu yapmak üzere 2 dönüm kadar yer istedim. Cevap verdiler.
“İstediğiniz yer kayıtlarımızda yok.”
Şahsıma istemedim. Şehir için istedim. Koca şehirde Kızılay için bir hayırsever yok mu?
Ulus pazarına 30 dönüm yer bulundu. Hem de anında.
Buradan Başta Büyükşehir Başkan vekili İlyas Şeker e teşekkür ediyorum. İlgisini hiç eksik etmedi. Halen devam ettiriyor. İl Genel Meclis Başkanı Ali Ayaz’a teşekkür ediyorum. Elinden geldiğince ilgilendi. Defterdarımıza teşekkür ediyorum. Üzerine düşeni yapmaya çalışıyor.
“Devletin işi ağır gider.” diye düşünmediğini zannettiğim Sayın Valimize buradan biraz sitem ediyorum. Bana kızacak, ama kızsın. Çünkü Kocaeli’nin başı O.
Fırçayı çekerse kurumlar hızlanır.
1 - Lütfen bu afet alanı işini hızlandırın. Her şey tamam olmadan da hiç olmazsa depo inşaatları başlayabilir.
2 - Lütfen afette görev alacak kurumların iştiraki ile geniş kapsamlı bir tatbikat yaptırın. (bunu birkaç kez söyledim)
Belki hepimiz kendi çapımızda birer cevheriz. Fakat afet anında toplu olarak hareket ettiğimizde organizasyonsuzluktan dolayı çuvallamayalım.
Bu acıları yaşayanlara artık yaşadıklarını unutturalım. Tekrar tekrar kaşımayalım.
Eğer yapabiliyorsak bir daha yaşatmamanın yöntemlerini hayata geçirelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder