11 Ağustos 2008 Pazartesi

Ezan, İnanca Saygıya Engel mi?

Son zamanlarda yazılarımın çoğu inanç ile alakalı oldu. Aslında bu isteğimin dışında tamamen şartların gereğidir. Bu yazımda şartlar gereği aynı kulvarda olacaktır. Sıkılırsanız özür dilerim.

Gazetemizde Alevi bir yazar beyefendinin köşe yazısını okudum. Kendisine ve inancına saygı duyarım. Fakat temas ettiği konu dolayısı ile kendimi fikir beyan etmek zorunda hissettim.

Fuardaki Ozanlar Kahvesinde saz dinlerken biri gelmiş “Ezan okunuyor.” demiş. Oradaki herkes kızmış, kendisi dahil salonu terk etmişler.

Bu bir özgürlüktür. İsteyen istediği gibi davranır. Beni rencide etmediği müddetçe hiç ilgimi çekmez. Beni ilgilendiren Fuardaki Cami den rahatsızlık duymaktır. Hem Ezana saygımız sonsuz deyip, ardından saz faslı esnasında “ Ezan okunuyor.” dendiği için, bu olayı köşesine taşıyarak kullandığı “Başkalarının inancına saygılı olun. Saygıyı sadece karşınızdakilerden beklemeyin.” kelimeleridir.

Fuarda eğlenecek olan bir insanın ibadet saati geldiğinde ibadetini yapması yanlış bir şey mi?

Bunun için yüzlerce metre uzağa, köprüleri aşarak Fuar dışındaki bir Cami’ye mi gitmesi gerekli?

Hem fuar da vakit geçirene, hem de yoldan geçene hizmet verecek olan bir Cami yapıldı ise kötü mü oldu?

Kim sebep oldu ise, kimin yapılışında emeği ve parası varsa can’ı gönülden  teşekkür ederim.

Şayet günde beş kez ibadet edilen bir başka din var ise, Fuarda o din içinde ibadet yeri yapılsın.

Kavgaların eksik olmadığı, sarhoşların el’aman dedirttiği fuar alanında bir çok içkili mekana son verildi ise ve insanlar fuara artık ailesi ile gidebiliyorsa  kötümü oldu ?

Merak ettim. Acaba  Ezan okunurken o sırada o mekanda inanca dayalı bir program mı vardı?

Acaba orada zikir yapılıyordu da “Ezan okunuyor biraz ara verin mi?” dendi.

O sırada dinlediğiniz saz, icra ettiğiniz inancınızın bir parçası mı idi?

Ezan topu topu 3 veya 4 dakikada biter. Bunun için mi bu sıkıntınız. Evet Laiklik sizinde düşündüğünüz gibi aynı zamanda inanç özgürlüğüdür. Ama tahammülsüzlük değildir.

Lütfen insaf.

Ben Aleviliğin müstakil  bir din mi?

Dinle ilgisi olmayan bir kültür mü?

Dine dayalı bir yorum mu?

Yoksa hiçbirimi?

Veya hepsi mi?

Cem evi nin bir ibadethane mi? Yoksa bir kültür evi mi?

Olduğunu anlamış değilim. Çünkü Alevilikte önde olan insanların yorumlarının hepsi farklı.

Bu konuda gazetemizde yayımlanan Alevilik dosyası ile alakalı yazı serisinde de çok farklı yorumlar okudum.

Buna rağmen bu konularda ahkam kesmeye kalkmıyorum

Yaptıklarınızdan da bir rahatsızlık duymuyorum.
Aksine adına ister kültür deyin. İster din deyin. İster dinin bir yorumu deyin. Ne derseniz deyin.

İnancınıza saygı duyuyorum. Bana ihtiyaç duyulduğunda inancınıza saygımdan ötürü daha önce yaptığım gibi elimden geleni yapabileceğimi biliyorum.

Lütfen vesileler ittihaz ederek İslam ın müesseseleri hakkında tenkitkar yazılar yazmayın.

Sizin inancınız İslam olmayabilir. Benim inancım İslam.

Siz kendi inanç ölçünüzde kalın. Benim inanç sınırlarıma müdahale etmeyin.

Ne Cami sizi rahatsız etsin, nede Ezan.

Beni Cem evi rahatsız etmediği gibi.

Saygı ile alakalı yaşadığım bir olayı size örnek vereyim.

Bir ramazan ayı idi. Lokantanın birinde İftar vaktini bekliyorum. Yanıma sarışın bir bey geldi. Yerine döndüğünde biraz ötemizdeki bir masada ailece oturduklarını gördüm.
Bu bey bana çat pat bir Türkçe ile “ niçin siz ve diğerleri yemeden bekliyorsunuz? Merak ettim.” dedi. Lisanından belli ki farklı bir millete,f arklı bir dine mensup. Kendisine  “İnancımız gereği Ezan okunmasını bekliyoruz. Biz bu ayda oruç tutarız. Bu bekleyiş orucumuzun vaktinin dolmadığı içindir.” dedim. Bu durumun bizi ilgilendirdiğini  kendilerini ilgilendirmediğini, bize aldırış etmeden yemek yiyebileceklerini söyledim. Teşekkür etti. “Ben saygı, ben saygı.” dedi ve masasına gitti. Bizimle birlikte ezan okunmasını beklediler. Bizimle birlikte yemeğe başladılar.

İşte gerçek saygı budur.

Hiç yorum yok: