4 Kasım 2007 Pazar

Gündem


Bazı ülkelerin gündemi aradan çok uzun zaman geçse bile pek değişiklik arz etmiyor. Maalesef ülkemiz, gündemi değişmeyen ülkelerin başında gelmektedir. Tabii gündem derken ifade etmek istediğim ülke geleceğini belirleyen gündemdir. Yoksa suni gündemler açısından ülkemizin gündem tüketimi üç – dört günle sınırlıdır.



Ülke geleceğimiz açısından değişmeyen başlıca gündemlerimiz ise Ermeni meselesi, Doğu Sorunu ve Kıbrıs sorunudur. Bu üç konu yaklaşık bir yüzyıldır önümüze gelmektedir.



Yüzyılı aşkın bir süredir önümüze gelmelerine rağmen dünya politikasını dizayn edenler açısından stratejik önemi olduğu için bu konular bizim lehimize çözüme ulaşamamaktadır. Üstelik bu konular geçmişte farklı farklı zamanlarda gündeme otururken bugün hepsi birlikte gündemimizi oluşturmaktadır.



Çünkü dünya yeniden dizayn edilmeye çalışılmaktadır. Dünya’nın yeniden dizaynı demek geçmişte ecdadın sahip olduğu Türk –İslam coğrafyasının yeniden dizaynı demektedir. Binaenaleyh bu coğrafya yazılarımda hep bahsettiğim gibi dünya geleceğinin garantisini teşkil eden enerji ve suyun bol olduğu coğrafya olduğu için her zaman cazibe merkezi olmuştur.



Bu coğrafyayı paylaşım faaliyetinin adı geçmişte batılı devletler tarafından “Doğu Sorunu” olarak adlandırılmış, bugün aynı paylaşım faaliyeti “Büyük Ortadoğu Projesi” olarak adını değiştirmiş fakat mahiyetini değiştirmemiştir.


Geçmişin Doğu Sorunu’nun bugünün Büyük Ortadoğu Projesi’nin iki temel ayağı Ortadoğu ve Kıbrıs meseleleri kanaatimce çok yakında çözüme ulaştırılıp artık gündemimizden çıkacaktır. Tabii burada esas sorun gündemden nasıl çıkacağıdır.



Zira yaşanan olaylara bakılırsa kendi topraklarımıza yapılan terör saldırılarına dahi BOP kurucularından icazet alınarak karşılık verilmesine binaen konuların çözüme ulaşma şeklinin ve mahiyetinin yine projeye bağlı olacağı anlaşılmaktadır.



Değerli okuyucular, ecdadımızın 1699 Karlofça Antlaşması İle başladığı toprak kaybı diğer devletler için Osmanlı’nın yenilebilirliği fikrini ortaya çıkarmış, bu tarihten 1923’e kadar kaybedilen topraklar neticesinde ülkemiz bugünkü coğrafi şeklini almıştır.



Dolayısıyla yenilebilirlik düşüncesi bir ülkenin geleceği açısından tehlike arz eden bir düşüncedir ve bahsettiğimiz üzere biz bunun neticesini geçmişte yaşadık. Bu tecrübeye rağmen bugün kendi sınırlarımızı korumada başka devletlerden icazet almamız ülke geleceğimizi şekillendirmedeki acizliğimizi gözler önüne sermektedir.



Netice itibariyle geçmişten günümüze değişmeyen gündem maddeleri karşımızdakilerin geçmişi unutmadığının en büyük delilidir. Buna binaen bizim her geçen gün bu konuların çözüme ulaştırılmasında kaybettiklerimiz ise millet olarak hepimizin oturup düşünmesi gereken en önemli konuların başında gelmektedir.


03.11.2007

Hiç yorum yok: