2 Kasım 2007 Cuma

Kuşlar kahvaltı yaparlar mı?


Rızık: İnsan ve diğer tüm canlı çeşitlerinin hayatlarını devam ettirmeleri için ihtiyaç duydukları gıda ve yiyeceklerdir. Yani Allah Teala’nın var ettiği nimetlerdir.



Okyanusların derinliklerinde bulunan canlılardan balta girmemiş ormanlarda yaşayan hayvanlara, toprağın altında yuvalanan karınca ve solucanlardan, havada uçan kuşlara kadar her canlının rızkını yaratan Allah(cc) dir. Ankebut suresi 60. ayette Cenab-ı Hakk ( nice canlılar vardır ki rızkını yanında taşımıyor. Onlara da size de rızkı veren Allah tır. O her şeyi işitir ve bilir.) buyruluyor. İnsanlara ve diğer canlılara düşen kendileri için yaratılan rızkı arayıp bulmalarıdır. Bu konuda hayvanlar üzerine düşeni hakkıyla yerine getirirler. Her hayvan kendi rızkını arayıp bulur. Onlarda dilenmek yada asalak yaşamak olmadığı gibi, onların Afrikalısı da olmaz.




Yabancı bir bilgin şöyle der: “Allah(cc) her kuşun rızkını verir ancak yuvasına koymaz.”




Kuşlar sabahleyin yuvalarından aç karnına uçarlar, yani kahvaltı yapmadan çıkarlar, eve döndüklerinde karınlarını doyurmuş, varsa yavruları onların da rızkını bulmuş olarak gelirler. Onların stoklama ve yarın gibi dertleri yoktur. Yumurtaların birkaç tanesini kırayım da az yavru olsun, daha rahat yaşayalım, geçim sıkıntısı çekmeyelim gibi bencil bir düşünceye de sahip değildirler. Çünkü bilirler ki rızkı veren Allah’tır. Onlara düşen yuvadan uçmaktır.



Bu konuda insana düşen iki önemli görev vardır. Bir rızkını aramak, iki helal ( meşru ) yollardan aramak. İnsan için takdir edilenden fazlası olmaz. Ne kadar çok çalışsak da takdir edilenden fazlasını elde edemeyiz, yani çok çalışmakla çok kazanılmaz. Kazancın çoğu olmaz ancak helali yada haramı olur. Nasıl mı?



Bir gün Hz. Ali(ra) devesini beklemesi için bir insana emanet eder. Bir müddet sonra gelince devesinin orada fakat yularının ise olmadığını görür. Yeni yular aramak için bir satıcıya uğradığında kendi devesinin yularını görür. Satıcıya bunu nerden aldığını sorar, satıcı; az önce birinin getirdiğini ve on dirheme sattığını söyler. Bunun üzerine Hz. Ali (ra) yazık o kişiye zaten ben deveyi beklemesinin karşılığında ona on dirhem verecektim. Acele etmek suretiyle helal rızkını haram yolla elde etmiş oldu.



Başka bir ayette: “ Allah size verdiği rızkı kesiverse size rızkı verebilecek olan kimdir.” buyuruyor.



Allah Teala kullarına ve tüm canlılara karşı çok merhametlidir. Hiçbir kulunun rızkını inanmadığı için yada inanıp da inancının gereğini yapmadığı için kesmez yada azaltmaz.



Ama bizler kızdığımız komşumuzun bakkalından ekmek almayız, onu cezalandırmak için onlarla olan alışverişimizi keseriz. Çok yaramazlık yapıp bize asi olan çocuğumuz varsa onun harçlığını, bursunu yada ona ve onun gibilerine yaptığımız yardımı keseriz. Oysa yeryüzünde Cenab- Hakk’ın gazabını gerektirecek nice haramlar, günahlar, zulümler işlenmektedir.




Allah Teala rızk konusunda kulları arasında eşit taksimatta bulunmamıştır. Kimine çok, kimine yeterince, kimine de az takdir etmiştir. Kimi de rızkını aramadığı için yada yanlış yerde aradığı için geçim sıkıntısı çekmektedir. Sıkıntı çeken insanlara yardımcı olmak insani bir görevdir, ama insanları tembelliğe alıştırmamak lazımdır. İnsanlara balık vermektense balık tutmayı öğretmek daha doğrudur.



Hz. Ali(ra)’ a bir gün birisi gelerek ya Ali bunca insanı Allah Teala nasıl hesaba çekecektir diye sorunca Hz. Ali (ra) cevaben ona: Onlara nasıl ömür boyu rızıklarını veriyorsa öyle de hesaba çeker der.



Binlerce çeşit canlıyı dünyanın kuruluşundan kıyamete kadar rızıklandırmak mı zordur, yoksa içlerinden sadece insan olanları hesaba çekmek mi zordur?



Zorluklar insanlar içindir, Allah için zorluk olmaz.



İnsanlar kuşlar kadar tevekkül, gayret ve hakkaniyet sahibi olsalar dünyanın hiçbir yerinde açlık, kıtlık ve yoksulluk olmaz.



02.11.2007

Hiç yorum yok: