Mustafa bey her yıl sonunda olduğu gibi çok sinirliydi. Fabrikasına ait depolar 6.000 -7.000 ton açık vermişti. Ekonomik kaybı çok büyüktü.
O yörenin halkı Mustafa beyin fabrikasından çok şikayetçiydi. Çevreye yüklü miktarda amonyak salıyordu Mustafa beyin fabrikası. Çevreye salınan amonyağın miktarı ve rüzgarın şiddetine göre insanlar o oranda nefes almakta zorluk çekiyordu. Bu yüzden Mustafa beyin fabrikası sürekli çevreyle ilgili yerlere şikayet ediliyordu. Mustafa bey çevreye verdiği zarardan dolayı yüklü miktarda para cezası ödemek zorunda kalıyordu.
Son ödediği cezadan sonra iyice kafası bozulan Mustafa bey, fabrikasını Rüstem beye satmaya karar verir. Fabrikayı satın alan Rüstem beyin ilk işi üretim bölümündeki yöneticileri tamamen değiştirmek olur. Üretimin başına Nevzat beyi getirir. Nevzat bey, çalışma hayatının 25 yılını bu işle geçirmiş fakat dünya görüşünden dolayı Mustafa bey tarafından pasif görevde tutulmuş başarılı bir mühendistir.
Üretimin başına geçen Nevzat bey, proseste yaptığı tadilatla her gün çevreye salınan amonyağı tekrar geri kazanır ve hammadde olarak kullanmaya başlar.
Rüstem beye artık çevreyle ilgili şikayetler gelmediği gibi yıl sonunda depoları açık vermiyor ve kasasına ilaveten 2.000.000 $ ilaveten para giriyordu.
Rüstem bey örneğinde görüldüğü gibi atalarımız ne güzel söylemiş “ at binenin kılıç kuşananın” .
Atalarımız da geçmişte sorumluluk vereceği kişileri belirli aşamalardan geçirir ve bu aşamaları başarıyla geçenlere sorumluluk verirdi. Buna en güzel örnek 15. ve 18. yüzyıllar arasındaki Osmanlılardaki Enderun müessesesidir. 14 ve 15 yaşlarında Edirne ve Galata sarayından seçilen çocuklar buraya getirilir ve burada verilen eğitimle İmparatorluğun yönetici sınıfı yetiştirilirdi. Kabiliyetli ve başarılı olanlar vezir olur veya İmparatorluğun çeşitli kademelerinde görev alırlardı. Dikkat edilirse İmparatorluğun zirvede olduğu yıllar bu yüzyıllar arasındaydı.
Kur’an-ı Kerim Nisa Süresi 58. ayette “Allah size, mutlaka emanetleri (işleri) ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle davranmanızı emreder” diye buyurmaktadır.
Bir kişi hakkında değerlendirme yaparken, o kişinin o mevki ve makamın ehli olup olmadığına dikkat etmeliyiz. Adam kayırmak, adama göre iş vermek dinimize de uygun değildir geçmişimize de. Kapasitesinin üzerinde sorumluluk yüklenen kişilerin durumu Mustafa beyin akibetine benzeyecektir. Konusunda ehil insanlarla çalışmak muhakkak ki başarıyı getirecektir.
Her alanda artık işin ehli insanları söz sahibi yapalım.
07.12.2007
2 yorum:
Ben Mustafakemalpaşa Aydınlar Ocağından Murat Güleç..Yazınız çok güzel , yazdıklarınıza katılmamak elde değil.Başarının sırrı illaki işi ehline teslim etmektir. Saygılar...
Hasan Abi, yazılarını ilgiyle takip ediyoruz. Ayrıca akıcı, hikayesi olan ve farklı üslubunla sosyal ele alış biçimini fevkalade beğeniyoruz.
Karar verme pozisyonunda olanların önyargılardan uzak bir tutumla gerçekten ehil olan insanlara işleri vermeleri var olan bir çok aksaklığın kendiliğinden ortadan kalkmasına vesile olacaktır.
Kurumların, çağdaş işletme anlayışına uygun olarak toplam kalite yönetimi (TQM) ve Kurumsal kaynak yönetimi (ERP) yatırımları yapmaları günümüzün acımasız rekabet şartlarında ayakta kalabilmeleri için artık bir zorunluluk haline gelmektedir.
İlletmenin kaynakları deyince yalnızca malzeme, makina vb. akla gelmemeli; iş gücü de göz önünde bulundurulmalıdır.
İş gücünün de verimli ve yerinde kullanılası, yazıda bahsedildiği şekliyle işin ehline verilmesi hedeflenen verimi elde etmek için oldukça önemlidir.
Aslında bana göre iş gücünün verimli kullanılmasının yanında performans ölçümünün de düzenli olarak yapılması, motivasyonun artırılmasına yönelik çalışmalar yapılması da aynı oranda gereklidir.
Tekrar tebrik ediyorum. Daha güzel yazılarını bekliyoruz.
Yorum Gönder