19 Aralık 2007 Çarşamba

“Hazan Mevsiminde Bağdat”


Bir şiir okudum; nabzım değişti, tansiyonum yükseldi. İçimde dolaşan bomba yüklü intihar kamyonetleri birbiri ardı sıra patladı. Ciğerim cesetler dağılmış pazar yeri gibi oldu. Yürüdüm Felluce, durdum Tuzhurmatı. Sonra şairin dediği gibi; ‘Kalktım ağladım, yattım ağladım.’




“Hazan mevsimidir

Gözünün görebildiğince kan rengidir Bağdat

Henüz dağlara namı düşmemiş

Ebabil bakışı, İbrahim yüreği

Henüz Batı, batısındadır ve batılındadır aşkın

Hala sırtlan kümesidir”




‘Ümmetim az güler’ buyurmuş Resul. Düşündüm de ben hangi bedenin uzvuyum. Ne acı hissettiğim var ne de kardeşlik hassasiyetim. Gözlerim borsa körü, kulaklarım futbol yorgunu, dilim magazin bulaşığı. Oh ne güzel, ful otomatik kul.




“Hazan mevsimidir

Kabillerin ihtirası yırtmıştır Peygamber mirası geleceği

Özgürlük ehl-i beyt’in tepesine inen bombadır

Yanardağdır alevi yosunlaşmış yüreklerde

Fatıma’nın çığlığı desibel üstüdür

Duyulmaz zikir meclislerinin zevk-i aşkından

Feryad-ü figan

Amerika üssü hala kuzey zihnimizdedir”




Başım döndü, midem bulandı. Huzuru ve alışkanlıkları kusmak istedim. ‘Ya görevin nedir, senin görevin?’ Dostlar değil düşmanlar iyi günde olsunlar, biz de çevre sorunlarına nasıl çözümler üretebileceğimiz geyikleyelim. Allah kalbini temiz tutana madalya veriyor ya..




“Hazan mevsimidir

Ölen, düşen, kirletilen Müslüman değil

Sünni, Şii, Kürt yada Araptır

Zalimler müttefiktir stratejik, mümin dolar zengini

Allah’ını, Peygamberini seven, hoşgörülü

Patrikhane ikinci adresimizdir”





Nicedir gırtlağımda muşta gölgesiyle dolaşıyorum. Beynimin guddelerine batıp çıkıyor cam kırıkları. Bizim ‘deli’ diyeceğimiz sahabeler bizi görüp görüp ‘bunlar Müslüman değil’ diyorlar rüyalarımda. Kâbuslara sarıla sarıla uyuyorum. Lakin uyandığımda eski tas, eski hamam..





“Hazan mevsimidir

Başını örtmek için yürüyenlerin

Başı kesilenler için sustuğu demdir

Kadının sesi şarkı söylerken namahrem

Irzına geçilirken elemdir

Nice kandiller gelir geçer de Davudi hafızlar dilinden

Zalime beddua okumak ardır

Uzuvları kopmuştur müminlerin

Narkoz yirmiiki ayardır”




Tüm işletim ayarlarım bozuk. Asabım tavan yapmış durumda. Ama tabanların da tabansızlık yarışında.. Haçlılar ve Moğollardan sonra 3. kıyamet Amerikan köpekleri. Kuduz hayvanlardan daha azgın ve tarihin tüm sadistleri ile şeytanı gölgede bırakacak eşsiz bir zulüm. Gelmiş geçmiş en büyük felaket; Allahın Belası Devlet’.



“Hazan mevsimidir

Zalimlerin ve mazlumların sarayıdır Bağdat

Bir Genç Osman hatırası

Bir evlad-ı Resul yasıdır

Annenin çocuğa son bakışıdır bir milyon

Sevdaların ırzına geçildiği ilk masaldır

Müminin zalimle imtihanı

Tarihin kana ve kancıklığa boyanmasıdır”






İnsanlığımdan istifa etmek istiyorum. Mütedeyyinlik boş laf, muhafazakârlık angarya.. Ruhumuzu ‘Buzda Dans’ ateşinden korumaktan aciziz. İslam Dünyası 1,5 milyarın üstündeyse Hz. Muhammed niçin garip, niye yalnız? Nerede kınayanın kınamasından, kâfirin topundan–güllesinden, kervanların rantından ve dünyalık saadetlerinin kaçmasından korkmayanlar? Yok mu Bedir Ashabı’nı seven?




“Zırhını çıkarmadı Allah Resulü

Namazını kılmadı

Bir ihanet, bir feryat duyulmuştu

Beni Kureyza`dan

Gün namus günüydü”




Kusura kalma ey Nebi, yeminlerimizi yedik. Ümmetinin namusuna bile sahip çıkamadık. Camilerimizde ismin var ama bizim cismimiz cisim değil. Bağışla Allah`ım, emanetini taşıyamadık. ‘İçimizdeki beyinsizler’ güruhunu kalabalıklaştırdık., Kurusak da, çoraklaşsak da duamız kadar hükmümüz vardır. 5 vaktin hatırına; “Ente Mevlana, fensurna alel kavmil-kâfirin! Amin.”



Of Feyzullah Hoca’m of.. Karşıki dağlar sırtımda, kalemin kılıç formunda. Bir şiirini okudum dudaklarım kurudu, nabzım değişti. Sen yaz, dünyam değişsin.



Söze selam!



Not: “Hazan Mevsiminde Bağdat”, Feyzullah Divli’nin son şiiridir.




17.12.2007

Hiç yorum yok: