1 Aralık 2007 Cumartesi

Toprağın İsyanı


Misafirlerimizi Akçaabat’ta akrabalarının yanına bıraktıktan sonra, gecenin geç vaktinde köyümüze dönmek için amcamla yola çıktık. Yakın bir ilçedeki benzin istasyonuna vardığımızda cep telefonum çaldı, telefonda kardeşim köyde çok şiddetli yağmur yağıyor yolda dikkatli olun diye bizi uyardı.


Mazotumuzu aldıktan sonra tekrar yola çıktık. 30-40 dakika sonra köyümüze çıkan yola vardık. Yağmurun şiddetinin farkına yeni varmaya başlamıştık ki köyün yolunda biraz daha ilerleyince yağmur suları ve çamur arabanın boyunu aşmaya başlamıştı. Önümüzü göremiyorduk. Yolu bildiğimizden ilerlemeye devam ettik. Çünkü geri dönme şansımız yoktu. Eve yaklaştığımızda amcam, gitme ileride yol kapalı, sel düşmüş dedi. Arabayı güvenli bir yere park ettikten sonra, selin kenarından geçerek eve vardık. Evde elektriklerde kesilmişti. O gece evin milleti yağmur kesilene kadar ayakta kaldı.


Sabahleyin uyandığımızda selin büyüklüğünü iyice anlamıştık. Akşamleyin bizim geçtiğimiz köyün yolu kapanmış, çay ve fındık bahçeleri önemli oranlarda zarar görmüştü.



Son birkaç yıldır her şiddetli yağmur yağışında sel felaketlerinin sık sık olduğunu televizyonlardan ve akrabalarımızdan duyuyordum. Bu sefer yaşamış oldum. 15 – 20 yıl öncesine kadar bu kadar sel felaketi olmuyordu. Acaba neden bu kadar sık sel felaketi olmaya başladı di ye kendi kendime sormaya başladım ve şu tespitleri yaptım.



1. Yöre insanı geçmişte bu kadar toprağı boş bırakmamıştı. Sürekli toprağıyla ilgilenirdi. Yağmur sularını, arazinin belli bölgelerinde toplar, açtığı arklarla, hendeklerle suyun ırmağa veya dereye ulaşmasını sağlardı. Şimdi ise toprakla eskisi gibi ilgilenilmediğinden, yağmur suları gelişigüzel araziye yayılmakta ve toprağı zayıf bulduğu noktalarda sel felaketlerine yol açmaktadır.



2. Ekonomik sebeplerden dolayı gurbete çıkan yöre insanı, toprağını çoğunlukla yarıcı denilen kişilere bırakmaktadır. Bu kişiler sadece mahsulle (çay, fındık) ilgilendiklerinden toprağa bakmamaktadırlar. Su arkları ve hendekler zamanla toprakla dolduğundan , yağmur suları gelişigüzel toprağa yayılmakta ve bu durum büyük sel felaketlerine sebep olmaktadır.





3. Son yıllarda ormanların sökülerek hızlı bir şekilde çay bahçelerine döndürülmeleri de sel felaketlerindeki önemli etkenlerden biridir.




Yaşadığımız bu sel felaketinden sonra, kardeşimle birkaç gün sahip olduğumuz arazideki su arklarını kontrol ettik. Toprakla dolmuş olanları yeniden açtık. Böylece bir sonraki yağmura hazırlıklı olalım dedik. Atalarımız ne güzel söylemiş ‘ bir musibet bin nasihatten hayırlıdır ‘diye.



İnsanoğlu gibi toprakta nasıl ilgi, şefkat istiyor değil mi? İlgilenildiğinde yüzünün güldüğünü, ilgilenilmediğinde ise yağmur sularıyla nasıl yok olup gittiğini görürsün .



Topraklarımıza az da olsa ilgi göstermesini bilelim.


23.11.2007

Hiç yorum yok: