Medine'deki Peygamber misafirliğinden sonra kefenlik benzeri ihramları giyinip bir sabah vakti otobüslere binerek Mekke yollarına düştük. 2 yıl önce umre ziyaretinde geçtiğimiz bu yollarda bu sefer hacı adayı olarak yoğun duygularla hep bir ağızdan seslendirdiğimiz 'lebbeyk' nidalarıyla hicretteki peygamber izlerini kokladık.
Ve Mekke... Muhteşem kalabalık... Allah'ın evini ziyaret... Umre tavafı ve Sa'y... O büyük güne hazırlık...
İzmit esnafından Turan Fevzi Develi, Abdulrezzak Kocaelçi ve Gebze eşrafından Yüksel Yaylak beylerle Ahmet Kurucan Hocanın sohbetine gidiyoruz. Tavaf, Sa'y, Arafat, şeytan taşlama ve sembol ibadetler üzerine hocaefendinin müthiş tespitleri... İçimde "Bu gönül insanları olmasaydı bir şeyler eksik kalırdı' hissi uyanıyor. Kurucan hoca diyordu ki; 'tavaf bir girdap gibi hem dönmek hem derinleşmektir. Mümin bu girdabın içindeki çöp gibi olmalı. Dirençsiz ve teslimiyet içinde derine daha derine gitmeli iç aleminde'.
Hac dönüşünde beni ziyarete gelenlere en önemli tavsiyem "gözü yaşlı, gönlü kırık gönül insanlarıyla beraber olun" şeklindeydi.
Arafat... Peygamber Efendimiz "Arafatta ağlayın diyordu", " ağlayamıyorsanız ağlar gibi yapın". Hiç ummadığım insanlar bu tavsiyeyi ne güzel de yerine getirdiler.
Müzdelife Vakfesi... şeytan taşlamaya yürüyüş ve Allah'ın "...Arafat'tan ayrılıp sel gibi akın ettiğinizde Meş'ari Haram'da Allah' zikredin..." ayetinde belirttiği manzara içinde bir figür olmak... Bu zorlu yürüyüş Hacc'ın bedeni olarak imtihanının zirve noktası. Yaşlı ve hasta hacılarımız dahi sanki gençleşiyor. Genç bir doktor arkadaşımız bu "kafileden kimse bana hastayım demesin" diyerek hayret ve hayranlığını ifade ediyordu.
Anlatılanların aksine çok rahat şeytan taşlama imkanları oluşturulmuş. Arife yola çıkıp bayram gününün ilk saatlerinde yapılan şeytan taşlamadan sonra çok yorgun bir şekilde otele vardık. Yatsak sabah namazına kalkamayacaktık. Eşimle beraber son bir gayretle tavaf ve hac Sa'y ını yaptık. O muhteşem yorgunluğu ve ondan daha da muhteşem olan görevini yapma, hacı olma duygusunu yaşamak ne güzel şeydi Allah'ım.
Mekke de dikkatimi çeken şeylerden biri sigara karşıtı afişlerdi. Sigaraların üzerinde kefenlenmiş bir insan afişi, kalbin üzerinde sigara izmariti söndürülen afiş ve gelin hep beraber Mekke yi sigarasız bir şehir yapalım afişleri çok güzeldi ve gerçekten sokaklarda sigara içen görmedim desem yalan olmaz.
Hac organizasyonunda Kabe de ve çevresindeki kutsal yerlerde güzel hizmetler yapan Suudi rejiminin şehircilik konusunda maalesef pek iyi olmadığını gördük. İşin uzmanlarının dile getirdiği duygu bende de uyanmıştı: Mekke ve Medine yönetimi İslam topluluğunun ortak yönetimine girmelidir.
Her sene güzel organizasyonu ile takdir aldığı bilinen Diyanet İşleri rehberlik ve turizmin alanına giren konuları ehil olan insanlara bırakıp sadece dini hizmet konularıyla ilgilenmeli. Diyanet şunu anlamalı ki her iyi hocadan iyi bir lider, iyi bir rehber olmayabilir. Rehber hocaların konuşma Arapçasını iyi bilmedikleri veya pratiklerinin iyi olmadığını da müşahade ettim.
Yine Hacıların dile getirdiği bir konu da Diyanetin kendi adını değil Türkiye'nin adını daha ön planda tutması gerekliliği idi.
Bütün dünya Müslümanlarının bir araya geldiği bu büyük buluşmada ortak dil olmaması maalesef bazı şeyleri eksik bırakmaktadır. İngilizce konuşma fırsatı bulduğumuz hacılarımızın büyük çoğunluğu Pakistanlı. Bir de bazı Afrika ülkelerinden veya Mısır'dan gelen Müslümanlarla İngilizce anlaşabildik. Maalesef Makedonya'dan Bosna Hersek'ten Irak'tan İran'dan Malezya'dan hatta Doğu Türkistan'dan gelen hacılarımızla ancak gönül diliyle konuşabildik.
Dr. Şefik Postalcıoğlu'nun Kocaeli Aydınlar Ocağı hacı uğurlama toplantısındaki tavsiyesiyle yanımıza Türkiye'den getirdiğimiz ay yıldızlı tesbihler ve Türk bayrağı rozetleri güzel hatıralara sahip olmamıza vesile oldu. Kabe'nin dibinde namaz saatini beklerken ay yıldızlı tesbihimizi hediye ettiğimiz Malezyalı bir çift önlerine dönüp hararetli bir şekilde cüzdanlarını karıştırdıktan sonra eşim ve bana bir Malezya banknotu uzattılar. Tabii şaşırıp almak istemediğimizi gördüklerinde "only for collection (sadece koleksiyon için)" kelimeleri döküldü ağızlarından mahçup bir şekilde. Hediyemizi karşılıksız bırakmak istememişler ve kendilerini hatırlamamız için onlar da bir hediye vermek istemişlerdi. Yine tesbih hediye ettiğim 12 yaşındaki Pakistanlı çocuk (İngiltere'den gelmişler) 'bu benim mi?' diye gözlerini hayretle açarak sorması ve 3 yaşındaki kardeşiyle bu tesbihle şen şakrak oynaması görülmeye değerdi. Ancak dönüş yolunda Cidde havaalanındaki mescidde yan yana saf tuttuğumuz Doğu Türkistanlı 3 yaşlı hacıya Türk Bayrağı rozeti verdiğimde gözlerinin nasıl parladığını ve vedalaşırken beni nasıl sımsıkı kucakladıklarını görmeliydiniz
Bu kutsal görevi yerine getirirken aynı kafilede yer aldığımız Kayseri grubundan Türk Ocaklarından İnşaat mühendisi Metin Soylu bey, Aydınlar Ocağından radyoloji doktoru Ömer Öztürk bey, Prof. Doktor Ali Kurtsoy bey, gönüllü rehberimiz Orhan Keşoğlu bey, Kocaeli'nden Remax temsilcisi Turan Çakar bey, Gölcük'ten kuyumcu Hasan Sarı bey ve yine Gölcükten petrolcü Ömer Kodaman bey, Gebze TÜBİTAK MAM dan kimya mühendisi Haluk Mete Söhmen bey gibi çok değerli dostlar edindik.
Kendilerini buradan sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Yazmazsam eksik olacak: Harem'de namaz için beklerken ve saflar iyice sıkılaşmışken açılan çok küçük yere bir hacıyı davet etmek için başımı koridor tarafında ayakta bekleyen hacılara çevirince göz göze gelip açılan yere davet ettiğim kişi Kocaeli Aydınlar Ocağı hacı uğurlama yemeğinde beraber uğurlandığımız Elektronik Mühendisi İbrahim Yenice beyin ta kendisi idi. Tevafuk... İbrahim Beye de saygı ve selamlarımı sunuyorum.
Sodan Sağa:Mustafa Toka, Metin Soylu, Pof.Dr. Ali Kurtsoy, Yahşi Macit ile Mescid-i Kıbleteyn ziyareti sonrası hatıra fotoğrafı.
Ecyad caddesinde sigaraya karşı yapılan kampanya afişi. Şimdiye kadar gördüğüm en etkileyici sigara karşıtı afiş.
Bayrak başörtüleri ile ilgi odağı olan Kocaeli'li bayan hacılarımız.
Kimya Müh. Haluk Mete Söhmen ve eşi Diş Hekimi Ayşe Söhmen Uhud ziyaretinde.
Kocaeli Hereke'den komşularımız Yusuf Albayrak ve eşi Serpil hanımla güzel bir buluşma
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder