28 Nisan 2008 Pazartesi

Hz. Adem (as) ve Demokrasi

Demokrasi bir ülkede yaşayan insanların cinsiyetini, dini, dili, rengi ve ırkı makam ve mevkisi, sosyal statüsü ne olursa olsun bütün insanları aynı haklarda o ülkenin vatandaşı olmaları sebebiyle hiçbir ayrımcılık ve hak ihlali ve kısıtlamaya tabi tutulmaksızın eşit bir şekilde yararlanabilmesidir.

İnanç düşünce ve yaşantı yönünden bizden farklı olan insanların varlığını kabullenmek onlara saygı göstermek farklılıkları bir gül bahçesindeki değişik renkler olarak görmektir.

Başkalarını bizim gibi olmaya zorlamak bizim gibi olmayanları güç bizde diye bir çok haktan mahrum etmek demokrasiye ve insanlığa ne kadar uyar ki ?.

Yeryüzü tüm insanlığı yaşayabileceği kadar geniş Allah'ın nimetleri bütün insanlığa yetecek kadar çoktur. Yeterki paylaşmasını bilelim. Aynı havayı soluduğumuz ama renkleri ve zevkleri bizden farklı olan insanlara saygılı olmayı bilelim. Hz: Adem'den günümüze kadar yaratılan tüm insanlarda bu farklılık içerisinde yaratılmışlardır. Kıyamete kadar yaratılan insanlarda , böyle yaratılacaklardır.

Tüm insanların parmak izleri birbirinden farklıdır. Fiziki yapılarıda DNA ve RNA'sı ve molekülerlide birbirinden farklı yaratılmıştır.

Bundan dolayı insanların algıları, ilgileri, düşünce ve inançları, hobileri ve fobileri birbirine benzemez.

İşte demokrasi bu farklılığa saygı göstermektir. Demokrasi sizin gibi inanmayan sizin gibi düşünmeyen ve yaşamayan insanlarında sizin ile aynı haklara sahip olduğunu kabullenmek onların istek dilek ve temennilerine dikkate almaktır.

Şimdi diyeceksiniz ki, bunun HZ: Adem ile ne ilgisi var ?

Allah ü Taala  Hz: Adem'i yaratıp henüz ruh vermeden tüm meleklere yeni yaratılan bu varlığa yani ( Adem'e ) secde edilmesini emreder. Melekler bu emri yerine getirirler, ama içlerinden biri emre uymaz. Allah ( cc ) neden emretmediğini sorunca Adem'in topraktan yaratıldığını kendisinin ateşten yaratıldığını dolayısı ile kendinin Adem'den daha üstün olduğunu bunun içinde secde etmediğini söyler. Yani Allah (cc) Emrine karşı gelir isyan eder.

Allah'ta rahmetinden kovar lanetler ve edebi olarak Cehennemlik olduğunu ona bildirir ve Şeytan diye isimlendirdiğimiz varlık böylece meydana gelmiş olur.

Bu Şeytan dediğimiz varlık Hz: Adem yüzünden lanetlenince Allah'tan bazı isteklerde bulunur. Mesela, kıyamete kadar yaşamak Hz: Adem'in neslinden gelecek insanları aldatarak onları Cehenneme sürüklemek ile vs vs..

Allah, Şeytanı dinler ve isteklerini kabul eder ve ona şöyle cevap verir "Ben Adem'in nesline Peygamberler ve Kutsal Kitaplara göndereceğim. Onlara akıl ve irade vereceğim. Cenneti, Cehennemi seni ve hilelerini onlara bildireceğim, onların kararına da saygı göstereceği. Tercih hakkı onların senin onların düşmanı olduğunu bile bile senin peşinden koşarak seninle beraber olurlar ise, bu da onların bileceği bir iştir. Esas olan insanları bilgilendirdikten sonra kararlarında ve tercihlerinde serbest bırakmaktır "

Demokrasi dediğimizde bu değilmidir?

Allah'u Taala isyan etmesine rağmen şeytan'ı muhatap alıp onun isteklerini kabul ediyor.

Yaratıp kendi mülkünde hayat verip rızık vermesine rağmen insanların inanmamasına, inanıp şirk koşmasına inanıp ibadet etmemesine insanların bir kısmının belki bir çoğunun hayatlarını günah deryası içerisinde geçirmelerine tahammül ediyor.

Hatta bazı insanların da şeytanı da geride bırakacak şekilde kendine isyan etmelerine, inananlara zulmetlerine tahammül ediyor.

İşte demokrasi her yönüyle sizden farklı inanan, düşünen, yaşayan sizinle hiçbir ortak paydası olmayan, belki size düşman olan insanların varlığına hak ve hukukuna saygı göstermektir.

Allah kendi mülkünde şeytana hayat hakkı tanıyor bunca günah isyan ve zulüme rağmen insanları ömrünü rızkın ve bizler için yarattığı hiçbir imkanı bizden esirgemiyor. Bütün bu imkan ve yetkiler bizde olsaydı da mahiyetimizde ki insanları bize karşı bu kadar fütursuzca davransaydı acaba neler yapmazdık?

Burs verdiğimiz bir öğrenci yada yardımda bulunduğunuz bir aile her halukarda size saygısızlık etse burs vermeye ve yardım etmeye ne kadar devam ederdiniz?

Allah u Taala Bakara süresini …. nci ayetinde  " Dinde zorlama yoktur " buyurarak insanları tercihlerinde serbest bırakmıştır. İnsanın istediği dini seçme ve hiçbir din seçmeyip dinsiz kalma hakkı vardır. Bu tamamen onun kararıdır.

İnsanları zorla Müslüman yapmak dinin emri olmadığı gibi bizzat dinin yasakladığı bir husustur.

Siz eğer demokrasiyi insanların hak ve hukukuna karar ve tercihlerine saygı olarak anlarsanız bu islamın özünde vardır.

Eğer parmak sayısı istediğinizi yapma yada gücünüzü kullanarak başkalarını yok sayma hakkı olarak görürseniz işte bu tür bir demokrasi İslam ile bağdaşmaz. Gerçek demokrasilerde %90 çoğunluğa sahip olsanız bile %10 luk kesimin hukukunu göz ardı edemezsiniz. %10luk bir imtiyazlı azınlık halkın %90 nının bir çok hakkını ihlal ederse elindeki gücü kullanırsa o sistemin adını siz koyun.

Allah ülkemizi İslam Alemini ve tüm insanlığı bu tür imtiyazlı azınlıkların azgınlıklarından korusun. Huzurlu ve mutlu yarınlar dileği ile…

Hiç yorum yok: