24 Nisan 2008 Perşembe

Merhamet!

Hz. Peygamber’in (S.A.V.) doğum yıldönümünü “kutlu doğum haftası” adı altında idrak etmekteyiz.

Hz. Peygamber’in (S.A.V.) şahsında insanlığa örnek olarak ortaya koyduğu pek çok değerden bahsetmek mümkün. Ancak bugün için, gerek dünyanın gerekse ülkemizin içinde bulunduğu hal ve gidişat sebebiyle biri üzerinde özellikle durmak istiyorum: Merhamet.

Bilindiği üzere Hz. Peygamber (S.A.V.) “rahmet peygamberi” olarak tanımlanır. O’nun en önemli özelliklerinden biri, gerek insanlara gerekse diğer canlılara karşı tutum ve davranışlarında “merhameti” ve “sevgiyi” temel almasıdır.

Öyle ki; peygamberliği süresince şahsına dair yapılan hata ve yanlışlara karşılık vermek, kin gütmek gibi bir eğilimi ve yaklaşımı asla mevcut olmamış, affetmeyi esas almıştır. Nitekim buna dair gerek özel hayatında gerekse sosyal hayatın her sahasında pek çok örnek mevcuttur.

Mesela savaş gibi devlet hayatında çok önemli neticeler doğuran bir vaka esnasında bile, esirlerin fidye veya fidye veremeyenlerin okuma – yazma öğretme karşılığında serbest bırakılmalarını uygun görerek (Bedir Savaşı), insanlığa temel yaklaşımını bu değer ile ortaya koymuştur.

Dolayısıyla O’nun temellerini attığı medeniyetin ahlak sisteminde de merhamet çok önemli bir değer olarak yer almaktadır. Yani bu ahlak sisteminin içinde yer alan, ona bağlı yetişen insanların en temel vasıflarından birinin “merhamet” duyguları olması beklenir.

Gelin görün ki, dini anlama ve yaşamada şekilciliğe olan eğilim bu alanda da kendini göstermektedir. Öyle ki; mesela kadına şiddetinin “usulünü” tartışan ve buna dini kılıf arayanları dahi görebilmekteyiz!

Kur’an’ın yaşayan örneği olan Hz. Peygamber’in (S.A.V.) hayatında bırakın örneğini, imasını bile görmediğimiz böyle bir konuda dini temel almaya kalkmak, bahsettiğimiz ahlak sistemi içerisinde nereye oturabilir?!

Dünyada şiddetin gittikçe arttığı, insanların fantezi için dahi birbirlerini öldürebildiği veya işkence edebildiği bir ortamda en temel ilaç olarak karşımıza çıkan merhamet değerinin vurgulanması, bunun güzel örneklerinin sergilenmesi Müslümanların ortaya koyması gereken en öncelikli tutumdur. Zira bizim örneğimiz böyle bir Peygamber’dir (S.A.V.).

Var olan değerlerimizi Kur’an’ı ve Hz. Peygamber’i (S.A.V.) doğru biçimde anlamak suretiyle yaşayarak örnek olmak yerine, dini bu kadar sığ ve yanlış bir pencereden görmek… Üstelik bunu dini temel aldığını iddia ederek yapmak… Çok yazık!

Görülüyor ki, doğumundan itibaren geçen yaklaşık bin beş yüz yıllık süre sonunda O’nu (S.A.V.) anlama yolunda kat edilecek daha çok yol var!

Hayırlı haftalar…

Hiç yorum yok: