22 Mayıs 2008 Perşembe

1 Mayıs

Aradan 20 gün geçmesine rağmen hala neden 1 Mayıstan bahsediyorsun diyebilirsiniz.

Derseniz de bu sözünüzde haklı olabilirsiniz. Elimde değil. Bazı hadiseler birileri tarafından kasıtlı olarak sakız gibi çiğnenmeye ve bu vesile ile devlete saldırıya geçilmeye başlandığı zaman ayranım kabarıyor.

Yıllardır 1 Mayıs geldiğinde yüreğimiz ağzımıza geliyor. Yine birileri yaralanacak veya ölecek. Kim bu ölenler? Vatan haini mi? Hayır. Tersine hainlerin elde ettikleri gafiller. Türbana nasıl siyasi simge deniyorsa,1 mayısta ısrarla  taksimde miting yapmakta o derece siyasi simge. İnsanlar ölmüş kimin umurunda.

Asıl hedef hükümeti, dolayısı ile devleti zaafa uğratmak. Ülkeyi eski günlere geri götürmek. Zırhlı arabaların çokça satıldığı,kurşun geçirmez yeleklerin karaborsaya düştüğü,akşam sekizden sonra sokağa çıkılamadığı, iş adamlarının canlı hedef olduğu, enflasyonun azdığı, faili meçhul cinayetlerin tavan yaptığı, hiç kimsenin hiç kimseye güvenemediği günlere dönmek.

Polis ne yapmış? Aldığı talimatla kanunsuz yürüyüşe engel olmuş.

Ne yapmış? Orantısız güç kullanmış.

Nasıl olacaktı bu orantı? Poliste eline sapan alıp, karşılıklı taş mı atacaktı?

Su sıktı da kötümü yaptı?

Kutlama denilen şey, taş, bıçak, sopa, molotof kokteyli gibi vasıtalarla ve tahribat yapma, ateşe verme gibi yollarla mı yapılır?

Polis engel olmasa idi de onlarca insan pisi pisine birbirlerini öldürse mi idi?

İşte o zaman hükümete el birliği ile saldırılmayacak mıydı? Güveni sağlayamadı diye.

Yoksa ezber mi bozuldu? İstenen mi olmadı? Yapılan planlar tutmadı mı?

Vah vah çok üzüldüm. Omuzlarına geçmişte olduğu gibi birer tabut alamadılar. Yumrukları havada sallayıp. Ağızlarına ne geldi ise söyleyemediler. İçlerindeki kızıl salyaları boşaltamadılar. Aralarına gafil insanları alarak onları da bu maksatlara alet etme fırsatı bulamadılar.

Ey bu memleketin kırk yıllık hainleri. Hala bitmediniz.Geberip gitmediniz.

Gençleri kandırıp, özgürlük adına, ezilmişler adına, sosyal adalet adına, eşitlik adına, insanca yaşamak adına iğfal etmekten bıkmadınız.

Asla onlara vaat ettiklerinizi sağlamak gibi bir niyetiniz yok. İşiniz gücünüz sadece kandırmak. Her gün bir yerlerde kan görmek.

Çalışanlar!.

Sendikacıların bazılarının lüks hayatını geçmişte gazetelerde okumadınız mı? Sizin gibi işçi olanların sendikacı olunca kral arabalara bindiğini, 5 yıldızlı, havuzlu sendika malikanelerinde yaşadığını unuttunuz mu? Hakkınızı demokratik yollarla  arayın. Arayın da alet olmayın.

Gençler!

 Sizde okulunuza devam edin. Okulla siyaset bir arada olmaz. İnsanları neden yirmi yaşında askere alırlar. En güçlü ve en deli olduğu zamandır. Adı delikanlıdır. Gözünü kırpmadan denileni yapar. Ülküsü en yüksek noktadadır. Bu yaşta kolay ölünür.

Okulunuzu bitirin. Ondan sonra siyaset yapmak, ülkenizi kurtarmak istiyorsanız önünüz açık. Girin bir siyasi partiye orada istediğiniz kadar mücadele verin.

Şimdiden elma ile armutları birbirine karıştırmayın.

Sessiz çoğunluk!

Sizde o kadar sessiz olmayın. Bi-taraf (Tarafsız) olan sonunda bertaraf olur. Bu Ata sözünü hatırlatırım.

Sokaklara dökülmeyin ama telefon açın, mesaj çekin, mail atın. Bir şekilde kendinizi belli edin.

Bazıları gibi, dünya bunlardan ibaret sanılmasın.

Bir mayısta yapılanlar sabrın taşkınlarıdır. Polis sabrını sonuna kadar korumaktadır.

Nihayet o da insandır.

Hele size biri bir tokat atsa, sarılıp öpeceğinizi mi söyleyeceksiniz. Asla yapmazsınız.

Hele hele sevdiğinizden birini hırpalasalar yok mu? Avazınız çıktığı kadar asılmasını istersiniz. Ateş düştüğü yeri yakar. Geçin bu sosyalist oyunlarını.

Ey sağ duyulu halkım!

Bırak onlar ayağa kalksın. Bırak onlar atlasın zıplasın. Yumruklarını sallasın. Taş atsın. Araba yaksın. Etrafa zayiat versin.

Sen tahriklere kapılma. Ağır ol. Ol olmasına  ama, sessiz olma. Hiç olmazsa;

Sen de oturduğun yerden konuş.

Hiç yorum yok: