12.30 gibi TBMM'ye vardığımızda, TBMM Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Cemal Öztaş Bey bizleri karşıladı ve Meclis Lokantası’nda öğle yemeği ikram etti. Böylece vekillerimizin iyi beslenip beslenemediklerini de bu arada kontrol etmiş olduk.
13.30 da TBMM Başkanımız Köksal Toptan Bey'in misafiriydik. TBMM Başkanımız, sivil toplum kuruluşlarının ülkemizde çok önemli yeri olduğunu, Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın 24 yıldır başarıyla faaliyetlerine devam ettiğini ve Ocağımızın çok kaliteli insanlardan oluştuğunu, bu ekibin her işin üstesinden kolaylıkla gelebileceğinden bahsetti. Hatta tertipleyeceğimiz bir konferansa da seve seve katılabileceğini ifade etti. Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın her zaman yaptığı faaliyetlerle öncü olduğunu ve bundan sonraki dönemde de üzerindeki sorumluluğun daha fazla olması gerektiğini belirtti. Meclis Başkanımız bu sorumluluğu üzerimize verirken yapacağımız faaliyetlerle ilgili, Ocağımızın kendilerinden bir talebi olması halinde katkı vermeye hazır olduklarını da söyledi. TBMM Başkanımızın Ocağımızla ilgili düşüncelerinden çok mutlu oldum.
TBMM Başkanı’nı ziyaretten sonra, Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Cemal Öztaş Bey'in odasında kahvemizi içtik. Cemal Bey, kendini iyi yetiştirmiş, konusuna hakim bir bürokrat. Ev sahipliğinde de notu 10 üzerinden 10’du.
Meclise gidilir de milletvekili kulisine inilmez mi? Kulise indiğimizde Kocaeli milletvekilleri Fikri Işık, Muzaffer Baştopçu ve Sibel Gönül hanımla karşılaştık. Bizleri iyi karşıladılar. Bu esnada genel kurul salonundan çıkmakta olan Çevre ve Orman Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu Bey, bizleri görünce hemen aramıza katıldı. Prof. Dr. Veysel Eroğlu, orada bulunan haziruna, Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın geçmişte İstanbul’da tertiplediği tüm faaliyetlere katıldığını ve bu Ocağı ilgiyle takip ettiğini söyledi.
Kulisten ayrıldıktan sonra, Meclis oturumunu idare eden İstanbul Milletvekili Dr. Meral Akşener’i izlemek üzere izleyici lobisine geçtik. Belki de ileride aramızdan milletvekili olabilecek arkadaşlarımızın Meclis genel kuruluna aşina olmalarına da vesile olduk. Ayrılırken Başkanımız Ahsen Bey'in eşyalarını koyduğu dolabın anahtarı kırılmaz mı? Aksilik herhalde. Görevlilerden anahtarların Çin malı olduğunu da öğrendik o esnada. Ama neyse ki yeminli tercüman Cemal Barış Bey'in, otel işletmeciliği dışında çilingirlik mesleğine de aşina olduğunu öğrenmiş olduk.
Meclis’ten ayrılırken Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın Bey'le karşılaştık. Bakan Bey yıllar önce Ocağımızda vermiş olduğu konferanstan bahsetti.
Meclis’ten ayrıldıktan sonra hızla 864 rakımlı tepeye hareket ettik. Bu tepeyi görmeyi çok istiyordum. Çankaya Köşküne vardığımızda Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa İsen Bey bizleri karşıladı. Prof. Dr. Mustafa İsen, kültür hayatımızda önemli yeri olan bir akademisyen ve aynı zamanda bizim yöremizin insanı…
Prof. Dr. Mustafa İsen, değişen dünya düzeninde sivil toplum kuruluşlarının önemli bir yeri olduğunu ifade etti. Ancak ülkemizdeki birçok sivil toplum kuruluşunun bu yeniliklere ayak uyduramadığını, Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın ise bu sivil toplum kuruluşlarından farklı olarak faaliyetlerinde her zaman öncü olduğunu belirtti. Ocağımızın bundan sonraki faaliyetlerinde kendilerinin de gereken katkıyı vermeye hazır olduklarını söyledi.
864 rakımlı tepeden İçişleri Bakanlığı’na geçtik. İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı’na atanan Ersin Yazıcı Bey'e hayırlı olsun dedik.
Son olarak da SHÇEK Genel Müdür Yardımcısı Gülser Ustaoğlu Hanım'ı makamında ziyaret ettik. Gülser Hanım, İzmit'teyken Ocağımızın faaliyetlerine katıldığını ve buradan elde ettiği deneyimlerden çok istifade ettiğini, Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın kendisine takdim ettiği Ebu Müslim Horasan Hazretlerii’nin sözlerinden oluşan tabloyu yanından eksik etmediğini ve bu sözleri çalışma hayatında kendisine şiar edindiğini söyledi. Ebu Müslim Horasani Hazretleri’nin hepimizin kulağına küpe olacak sözleri şöyle:
Onlar, dostlarının zararından emin oldukları için dostlarını uzak tuttular.
Düşmanlarının zararından korunmak ve kazanmak için onları yakınlarına aldılar.
Yanlarına aldıkları düşmanları dost olmadığı gibi uzakta tuttukları dostları da düşman oldular.
Böylece herkes düşman safında birleşince yıkılmaları mukadder oldu.
19.30 gibi Polisevi’ne geçtik. Akşam yemeğine başta Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek olmak üzere birçok milletvekili, üst düzey siyasetçi ve bürokrat katıldı.
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ise; yıllardır siyasetin içinde olduğunu, birçok gönüllü kültür teşekkülünün kuruluşunda yer aldığını ve organizasyonlarına katıldığını, bugün ise ülkemizdeki gönüllü kültür teşekküllerinde yeterli dinamizm ve heyecanın kalmadığını ve bunların birer gönülsüz kültür teşekkülüne dönüştüğünü belirtti. Kocaeli Aydınlar Ocağı’nı ise bu kategoriden tamamen ayrı tutmak gerektiğini, bu Ocağın 24 yıldır hiç dinamizmini kaybetmediğini, bugünün dünden, yarının bugünden daha iyi olması için gerekli faaliyetlerin içinde olduğunu söyledi. Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın bu farklı özelliklerinden dolayı önümüzdeki süreçte sorumluluğunun daha fazla olacağını ve bu sorumluluğun da üstesinden geleceğinin işaretlerini bu ekipte gördüğünü ifade etti.
Kocaeli Aydınlar Ocağı heyeti adına söz alan İlim-İstişare Kurulu üyemiz Ruhittin Sönmez Ağabey ise, biz buraya ihale takibine gelmedik. Tayin, terfi ve torpil istemeye gelmedik. Ziyaret ettiğimiz siyasetçi ve bürokratların hiç birinden şahıslarımızla ilgili hiç bir talepte bulunmadık. Sizlerden tek talebimiz var: Hakimiyetin kayıtsız ve şartsız millette olduğunu göstermeniz. İşsizliği, yoksulluğu ve yolsuzluğu azaltacak, refahı, huzuru ve onurlu yaşamayı sağlayacak çalışmalar yapmanızı bekliyoruz diyerek sözlerini tamamladı.
Başkanımızın yemeğe katılanlara teşekkür konuşması ve hediye takdiminden sonra Polis Evinden ayrıldık ve İzmit’e doğru yola koyulduk. 01 Mayıs saat 02.00 sularında Ankara seyahatimizi salimen tamamlamış olduk.
Güzel sözler duymak iyi hoş da, ya bunların sorumluluğunu taşımak…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder