İftar davetine icabet ettiğimiz Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş Hoca, yemek öncesinde, kendisini Rusya’dan ziyarete gelen talebesi Faysal Bey’le birlikte, enteresan bilgiler aktardı. Hoca’nın verdiği bilgileri “Türk Gündem” portelinden aldığım rakamlarla destekleyerek sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Rusya’nın en büyük problemi çarpıcı bir şekilde azalan nüfusu. Nüfus artış hızının artı değerlerden eksi değerlere indiği Rusya’da, 1992 yılında 150 milyon olan nüfus, 2006 yılında 142 milyona indi. Her yıl yaklaşık olarak 700 bin kişi azalan nüfus, eğer bu gidişat değiştirilemezse 2050 yılında 100 milyonun altına, 2080 yılında ise 52 milyona inecek. Yaşanılan bu demografik kriz; orduda askerlik yapacak genç insan bulmaktan, ülke ekonomisinin kendi kendini besleyemeyecek duruma gelmesine ve hatta ülkenin dini ve etnik yapısının Ruslar aleyhine değişmesine kadar bir dizi çok ciddi sorunu da beraberinde getiriyor.”
Rus ailelerde genellikle ya bir çocuk var veya hiç yok. Alkolizm ve cinsel hastalıklardaki artış yanında diğer sebep, Rus kadını çocuk yapmak istemiyor. Gerekçe olarak, Rus erkeğinin karısına sahip çıkmayışı, kaba oluşu ve ev hayatını sevmeyişi gösteriliyor.
Buna karşılık Rusya’da Müslüman nüfus artış hızı yüksek. Sadece Rusya içindeki Müslümanlarda değil, Kafkaslarda ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nde de nüfus patlama noktasında.
Rusya’da 25-30 milyon Müslüman nüfus yaşamakta. “Moskova, halen Avrupa’nın en yüksek Müslüman nüfusa sahip kenti durumunda.”
“Rusya uzmanı Paul Goble’nin belirttiği gibi, 50-60 yıl içerisinde Müslümanlar Rusya’da çoğunluk konumuna geçecekler. Çarpıcı bir başka rakam ise, Rusya’da bulunan cami sayısında gözleniyor: 1991 yılında ülke genelinde bulunan toplam cami sayısı 300 civarında iken, bugün bu sayı 8000 den fazla. Ve en önemlisi 2010 yılında Rus ordusunda görev yapacak askerlerin % 40 ını Müslümanlar oluşturacak”
Prof. Yalçıntaş’ın aktardığına göre, Başbakan Putin nüfus artışı için Müslümanların Müftüsünden yardım istiyor. Putin’in şu sözü çok önemli:”Benim İslam’a karşı olduğum malum. Buna rağmen diyorum ki, eğer kadınlarımızın doğum yapması için onların Müslüman olmaları gerekiyorsa buna bile razıyım.”
- * * * * * * *
CAMİLER VE KADINLARIMIZ
Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, toplumun farklı kesimleri tarafından saygı gören aydın bir din görevlisi ve bilim adamı. Ramazan ayı başlangıcında yayınladığı bildirisindeki iki cümle dikkatimi çekti:
“Yurtdışında yaşayan vatandaş ve soydaşlarımıza din hizmeti sunmak üzere, daimi görevlilere ilaveten 117 erkek, 24 bayan olmak üzere toplam 141 din görevlisi daha görevlendirilmiştir.”
“Bayanların da rahatlıkla ibadet edebilmeleri için camilerde özel imkânlar sağlanacaktır.”
Nüfusumuzun yarısını teşkil eden bayanlar için nihayet özel tedbirler düşünülmeye başlanmış olması önemli bir gelişmenin başlangıcı olabilir.
Günümüzde kadınlarımız artık bir işyerinde çalıştıkları için veya evlerinin ihtiyaçlarını karşılamak için eskisine kıyasla evinin dışında, işyerinde, çarşıda, pazarda, sokakta daha fazla vakit geçirmektedir.
Kadınlarımız ev hanımı rollerine ilaveten sosyal hayatta üstlendikleri yeni rol ve durumlar sebebiyle, geçmiş yıllarda tamamen erkeklere göre düzenlenmiş mekânlar, araçlar ve kuralların çemberinde kendilerini kuşatılmış hissetmektedirler.
Sosyal gelişmeler en muhafazakâr ailelerde bile hanım ve kızların, ev dışı hayata dâhil olmasını engellemeye imkân bırakmamakta. İnsanımızın yarısının ekonomik ve sosyal hayata dâhil olmasını sağlayan bu olumlu gelişme çoğu insanımızı kıskançlık veya endişeye sürüklemektedir.
Hem bu endişeleri ortadan kaldırmak ve hem de yaşadığımız bu sosyal değişimi toplumsal huzur ve kalkınmamız için bir kaldıraç olarak kullanmak Türkiye’ye sıçrama yaptırabilir.
Kadınlarımızın iffetlerini koruyarak, ekonomik ve sosyal hayatta yeni roller üstlenmelerini, aynı zamanda anne ve eş rollerini yapmalarını kolaylaştıracak tedbirleri geliştirmek zorundayız.
Ramazan ayı vesilesiyle, camilerimizle ilgili hanımların yaşadığı sıkıntılardan bazılarına dikkat çekmek istiyorum:
- Kadınlarımız için hemcinsinden dini öğrenmek daha kolay ve etkili olacaktır. Ancak iyi eğitilmiş hanım hoca sayısı son derece kısıtlıdır.
- Birçok camimizde kadınlar için abdest alma mahalli ve namaz kılma bölümü bulunmamaktadır.
- Kadınlar için abdest alma mahalli bulunan camilerimizin çoğunda tahsis edilen yerler manto, ceket asmak, çorap çıkarıp giymek gibi ihtiyaçlara uygun değildir. Lavabolar ergonomik değildir.
- Namaz kılma için hanımlara ayrılan bölümler genellikle küçük, havasız, imamın sesinin duyulmadığı mahaller olmaktadır.
- Camilerimizin geniş, havadar, tezyinatlı bölümlerinde ibadet eden erkeklerin hissettikleri manevi atmosferin, bu bölümlerde duyulmasının mümkün olmadığı kanaatindeyim.
- Bazı din görevlileri ve tutucu erkek cemaatin kadınların ibadet için camiye gelmesinden hoşnut olmadıkları görülmektedir. Bu kişilerin, dini Camiye gelen kadınlardan daha iyi bildikleri varsayımı ile onların ibadet ve davranışlarına müdahale ettiği görülmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yapması gereken ilk değişikliğin bu insanlarımızın zihinlerinde gerçekleştirmesi olduğunu düşünüyorum. Başkanlığın en çok bu konuda zorlanacağını tahmin ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder