2 Ekim 2007 Salı

Baskı Kurma Taktiği


Ülkemizde ne zaman köklü değişiklikler yapılmak istense hemen bir cephe oluşturuluyor.


Birileri diyor ki;


"Yapacağınız her değişikliğe karşı çıkarız. Çünkü değişiklik yapma hakkı sadece bize aittir. Biz değişiklik yapa yapa bu ülkenin anasını ağlattık. Bu konuda çok emek çektik. Bizim berbat ettiklerimizi düzeltmenize izin vermeyiz. Yıllardır uğraştık. Gazeteler ve televizyonlar kurduk. Yönetim kurumlarının hemen hemen tamamına kendi düşünce yapımızda olan insanları yerleştirdik. İktidarımızı ancak kurmuşken ummadığımız olaylar gerçekleşti. Hesaplarımızda milleti hallettiğimizi sanıyorduk, yanılmışız. Millet bizim istediğimiz kıvama gelmemiş. Bir anda düzenimiz bozuldu. Biz bu ihtilal Anayasasından memnun değildik. Bir zamanlar bizde değiştirmek için taslaklar hazırlamıştık. Hatta bugün sizin yapmak istedikleriniz bizim taslakların içinde de vardı. Bazı işleri niye siz yapasınız ki?. Bu vatanın asıl sömürgenleri biziz. Biz ülkenin bütün nimetlerinden öncelikle istifade ederiz. Bu konuda da birbirimizi azami derecede kollarız. Külfete gelince biz daima en sonlarda bulunuruz. Bu milletin hamal garibanları varken bizim gibi aristokratlar hiç külfet çeker mi? Yapılacak her türlü yasayı ancak biz yaparız. Hele Anayasa gibi bizi çok ilgilendiren ve yıllardır bozduklarımızı düzeltmeye yönelen bu gibi çalışmanın bizim dışımızdakiler tarafından yapılmasına asla müsaade etmeyiz. Bizim devletin köşe başlarına yerleştirdiğimiz kalelerin sizin tarafınızdan kaldırılmasına asla izin vermeyiz. Laiklik elden gidiyor deriz. Cumhuriyet kazanımları bitiyor deriz. Dinciler Ülkeyi ele geçiriyor deriz. Bu söylemlerle tarafımızda olan gazete ve televizyonlarla lazer gibi nokta atışı yapar,milleti korkulara sevk ederiz. Yetmezse askere yönelir. Onları İhtilal yapmaya teşvik ederiz. Askerin her hareketine bir mana verir. İhtilal senaryoları gündeme getiririz."




Değerli Dostlar.



Ülkede bir seçim oldu. Tüm çabalara rağmen demokrasinin birlerine göre istenmeyeni gerçekleşti. AKP yeniden iktidar oldu. Daha kötüsü namaz kılan biri Cumhurbaşkanı oldu. Kendilerini bu ülkenin imtiyazlı sahibi sananların korkuları arttı. Bu durumu hazmetmeye zorlanırlarken şimdi de Anayasa değişikliği gündeme geldi. Yukarıda saydıklarımın tamamı çoğunluk üzerinde korku üretenlerin avantalı kazanımlarından fedakarlık etmeme mücadelesidir. Bu kaymak takımı Ülkenin tüm avantajlarını kullanırlar. En üst düzeyde yerler İçerler. Yaşarlar. Tüm eğlence merkezleri, kumarhaneler onlara çalışır. Devlete mal satarlar. Devletten mal alırlar. Bu alışverişi azami avantalarla yaparlar. Bir telefonla azami paralar devşirirler. Hortumcular bunların arasından çıkar. Milletin kanını emerek yaşarlar. Verilen mücadele ulaşılan imkanları kaybetmeme mücadelesidir.



Bu iktidar kimseye bu imkanları yedirmeyecek demiyorum. Belki de isimler değişecek. Yeni yetme zenginler üreyecek. Çoktan üremeye başlamışta olabilir. Zira biz bal tutan parmağını yalar deyimini çok sevdik. Ben iktidar savunuculuğu yapacak ta değilim. Çünkü siyasette savunma işi çok riskli bir iştir. Maalesef çıkar insanları bozuyor. Kişilerin ve iktidarların dürüstlüğü gücü tükendikten sonra anlaşılır. Ben siyasette taraf olmak niyetinde değilim.



Asıl mücadelem İktidarla savaşanların bu menfaat mücadelesine kendi halinde mütedeyyin Müslümanların itikatlarını alet etmeleridir. "Dinciler ülkeye hakim oluyor. "demeleridir. Türbana saldırırken kapalıların giderek ülkede kapanmamışlara karşı terör estireceklerinden bahsetmeleridir. Milyonda bir oluşmuş kötü örnekleri göstererek bunu bütüne mal etmeleridir.



Ortada İslam adına hareket eden terörist varsa, ülkede buna karşı kanunlar var. Emniyet güçleri var. Bunlarda bu işi halletmekten aciz değil. Şayet korku ve endişe yukarıda saydıklarımsa, Ülkede demokrasi var. İsteseniz de istemeseniz de var. Bazen sizin aleyhinize işlese de var. Bu demokrasi gün gelecek sizin de menfaatlerinize ot tıkayacak.



Bu iş bu iktidara nasip olacak mı bilmiyorum ama, bu güne kadar ikinci sınıf muamelesi görenler, başının örtüsünden dolayı ülke içinde gireceği yerler sınırlandırılanlar gün gelecek özgürce vatandaş olmanın zevkini yaşayacaklar.



Sokaklara çıkarsanız başını kapatanlarla açanların nasıl kol kola gezdiğini görürsünüz. Diskolarda da onları bir arada görürsünüz. Parklarda da başı açıklar erkek arkadaşları ile nasıl haşir neşir ise, onlar da öyle. Merak etmeyin gençler açısından zaten sap samana karışmış. Kapalının sadece başı kapalıdır. Aşağısının diğerlerinden farkı yok. Bu bakımdan bu konuda korkularınız yersiz. Ben biliyorum ki sizin bütün korkularınız Cumhuriyette ki menfaat kazanımlarınız. Ben bu güne çağdaşlık adına arkasında ekonomik kayıp endişesi olmayan hiçbir feryat görmedim.



Bu feryatlarında alt yapısı bundan ibaret. Şimdilik yazacaklarımda bundan ibaret.


02.10.2007

Hiç yorum yok: