31 Ekim 2007 Çarşamba

Şehitlerimizin Yüzü Suyu Hürmetine!


Tarihe bakıldığında Türk milletinin tarihinin hemen her döneminde vatan savunması içinde bulunduğu görülür. Anadolu’ya gelmeden önce Orta Asya’da başlayan vatan mücadelesi, Türklerin Anadolu’yu yurt edindiği 1071 yılından beri devam etmektedir. Yani bizler 936 yıldır bu topraklar için şehit vermekteyiz. 936 yılın son 100 senesinde de şu an üzerinde yaşadığımız sınırları kaybetmeme gayesiyle mücadele etmekteyiz.



Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un Anadolu toprakları için kullandığı “Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda (şehitler)” ifadesi, bu süreci çok doğru biçimde vurgulamaktadır. Nitekim milletimiz hala bu vatan için kan dökmeye devam etmektedir.



Ulusal basında bir köşe yazarının yazısında bahsettiği bir cümle çok dikkatimi çekti: Kendisine bir büyüğü “devlet yaşlanmaz devletin yaşı hep yirmidir” demiş. Ne kadar isabetli bir cümle! Geçmişten günümüze değin yapılan savaşlara bakıldığında vatan için ölenlerin çoğunun genç olduğu görülmektedir. Mesela Çanakkale Savaşı tarihe o dönemin genç nüfusunun büyük çoğunluğunun yitirilmesiyle adını yazdırmıştır.



Bugüne geldiğimizde de 1980’lerin başından itibaren yapılan terör mücadelesinde vatanın bölünmez bütünlüğü için şehit olanların hemen hepsinin 20’li yaşlarda gençler olduğunu görüyoruz. Türk Devleti’ni tüm dünyada temsil edenler işte bu gençlerdir. Onlar vatanın bölünmez bütünlüğünün bizler için önemini lafla değil icraatla, kendilerini bu topraklar için feda ederek tüm dünyaya göstermektedirler.



Zaman zaman büyüklerimizin “Allah bu memlekete bir zeval vermiyorsa, bu toprakta yatan şehitlerin yüzü suyu hürmetinedir” diyerek İstiklal Savaşına şahit olanların şehitlerimizden gelen desteklere dair anlattıkları olayları hatırlarım. İlk bakışta çoğu insana mistik bir söz gibi gelse de Kur’an’da şehitlere dair geçen “onlar için ölü demeyiniz zira onlar diridirler” ifadesi ile bu makamın öneminin vurgulanmasının, yukarıdaki sözün gerçekliğini ifade etmek için önem arz ettiğini düşünüyorum.



Ancak gerek maddi gerek manevi anlamda kendilerinden destek bulduğumuz şehitlerimize karşı bizlerin gösterdiği saygı maalesef günden güne azalmakta, Türk milleti hafızası zayıf milletlerin başında gelmeye başlamaktadır.



Nitekim geçtiğimiz günlerde televizyonda gösterildiği üzere, Çanakkale Savaşı sırasında Kumkale mevkiinde yapılan taarruzda verdiğimiz şehitlerimizin kemiklerinin yağmur yağdığında hala yüzeye çıkması, üstüne üstlük bir de üzerlerinden yol geçirilmesi, hafızamızın nasıl zayıfladığını ve değerlere sahip çıkılmamasının derecesini göstermesi açısından hayli önemlidir.



Devletimizin esas sahibi olan şehitlerimizin bahsettiğimiz manada yardımlarına binaen devletimizin milli menfaatlerinin onayının dışarıdan aranması bizi bir kat daha fazla üzmektedir.



Hala vatanını büyük bir gururla savunan bu kadar genci bulunan genç bir milletin gücünü dışarıdan aramaya kalkması, hem bu vatan için canını verenlere hem de vermeye hazır olanlara karşı yapılabilecek en büyük yanlışlardan biri olduğu gibi milletimizin menfaatlerinin doğru biçimde gözetilememesi anlamına da gelmektedir.



Bu sebeple dökülen bunca kanın boşuna olmadığını, bilhassa günümüz için bu kanların yerde kalmayacağını ifade edecek en güzel tavır büyük önder Atatürk’ün öngörüyle vurguladığı üzere “muhtaç olduğumuz kudreti damarlarımızdaki asil kanda aramak” olacaktır.



Bu vesile ile mübarek Ramazan Bayramınızı tebrik eder, ihtiyaç duyduğumuz huzur, mutluluk ve hayırlara vesile kılmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ederim. Saygılarımla!...



18.10.2007

Hiç yorum yok: