24 Mart 2008 Pazartesi

Hakimiyet

Böylesi Demokrasi anlayışına sahip bir ülkenin insanı olmak demokrasi adına utanç veriyor. Koskoca bir yargı organı başkanının yaptığını anlamak mümkün değil. İş o hale geldiki dinle ilgili birşey söylemek korkulacak hale geldi. Milletin çoğunluğunun desteği ile iş başına gelmiş bir partinin kapatılma istemleri açıklanınca insanın güleceği geliyor.

Cumhurbaşkanı, başbakan ve milletvekillerinin dini konulardaki düşüncelerini açıklamaları içlerinde Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanımız İbrahim Karaosmanoğlu’nunda bulunduğu Belediye Başkanlarının dini konuları içeren kitap dağıtmaları nedeniyle suçlu ilan edilmişlerdir.

Basından öğrendiğimize göre Karaosmanoğlu bazı kurumlara Kuran-ı Kerim dağıtmış. Seçmenlerinin tamamı müslüman olan bir yerde Kuran dağıtmanın suç olduğu hem de Kuran’ın hurafeler içeren kitap diye nitelenme yapılarak suçlanması olacak işmi? Karaosmanoğlu incil dağıtsaydı acaba yine suçlanacak mıydı? Hem daha önce Sirmen Kuran-ı Kerim dağıttığı zaman neden suçlanmamıştı?

Bu mantıkla hareket edilirse televizyonlarda dini konularda yayın yapmak, gazetelerde yazı yazmak kimbilir camiilerde dinden bahsetmek bile suç olacak. Avrupanın hiç bir ülkesinde böyle bir uygulama görülmemiş. Parti kapatma rekortmeni Türkiye. Son 50 yılda Avrupada ikisi Almanya’da biri İspanya’da olmak üzere üç parti kapatılmış. Almanya’da kapatılan partilerden biri nazist diğeri kominist İspanya’da kapatılan ise terörist parti. Her fırsatta batıcı olduklarını haykıran bizimkiler tam tersine 50 kez parti kapatma davası açıp 24 siyasi partiyi kapatmışlardır.

Bu gidişle siyasilerin camilere gitmeleri yasaklanır. Cumhurbaşkanı veya başbakanlar dini isimler taşıyan islam konferansı gibi kurumların toplantılarına katılmaları partilerin kapatılma nedeni, belediye başkanlarının cami çevrelerini düzenlemeleri görevden alınma nedenleri olabilir.

Bu zihniyet Cumhuriyetin kuruluşunda işbaşında olsaydı meclisin ilk açılış töreninde Hacıbayram Camiinde kılınan namazdan sonra dualar yapılması nedeniyle Atatürk’ün partisine kapatma davası açarlardı. Çanakkale savaşını görselerdi cemaatle namaz kılan komutan ve askerleri görev esnasında ibadet edip, laikliğe aykırı davranıyosunuz diye suçlayabilirlerdi. Daha önemlisi Atatürk’ün Kuran’ın türkçe mealini yapması için Elmalılı Hamdi Yazır’ı görevlendirmesi onu siyasi yasaklı haline getirebilirdi.

Yaşanan bu acayiplikler ülkemizin demokrasisini yaralamış dış dünyada itibar kaybına uğramamıza neden olmuştur. Daha önemlisi ülke ekonomimize büyük darbeler vurmuştur. Bu olayları yaratanlar meydana gelebilecek zararın nerelere varabileceğini düşünmüyor mu hiç? Düşmanın veremeyeceği ziyanı kendi insanımızın vermesi çok yazık. Bunun hesabı kimden sorulacak?

Siyasi partilerin yanlışlarını onları oraya getiren millet değerlendirir. Daha önce de böyle olmadı mı? Dün İktidar olanlar yaptıkları hatadan dolayı bugün mecliste değiller. Millet onların partilerine kilit vurdu. Hakimiyet kayıtsız şartsız milletinse başkaları buna ne karışır.

Hiç yorum yok: