6 Şubat 2009 Cuma

Davos ve Yankıları

Bilindiği gibi bu yıl Davos'a, iki ülke temsilcisinin kavgası damgasını vurdu.

Bu kavga sırasında Davos, bazı ilklere sahne oldu.

İlk defa yüksek düzey yöneticiler arasında uluslararası bir kavga yaşandı.

İlk defa Türkiye için hazırlanan bir tezgâhta oyun bozuldu.

İlk defa Türkiye masa başında büyük puan aldı.

Ve en önemlisi de, ilk defa Dünyanın gölge liderine kafa tutuldu!

Hem öyle böyle bir kafa değil, çok şiddetinde deprem misali bir kafa tutma.

Yankısı bütün dünyayı sardı.

Görüldü ki, dünyanın birçok yeri ve birçok insanı, Türkiye Başbakanı Sayın Erdoğan'ın tavrına "oh" sedalarıyla, İsrail Cumhurbaşkanı Peres'in şahsında, İsrail'den intikam almış oldu.

Ve görüldü ki, İsrail'in sevmeyenleri gerçekten çok fazlaymış.

Bu tavır, bazı kalemlerce iddia edildiği gibi Sayın Erdoğan'ı tüm İslam ülkelerinin lideri yapar mı bilmem de, ülkemizde çok kötü bir manzarayı gün yüzüne çıkarmış oldu.

İsrail'in Gazze'de katliamı sırasında, İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni, İsrail ve Gazze'yi kastederek, "herkes safını belirlesin" demişti.

Olaydan sonraki tepkilere göz attığımızda, AKP hükümetine ve Başbakan Erdoğan'a şiddetle karşı çıkan birçok kelli felli yazarlar, muhalefetteki birçok parti ve liderleri, dünyanın önde gelen yayın organları ve devlet liderleri Sayın Erdoğan'ı haklı bulduklarını ve kutladıklarını görüyoruz.

Hatta Peres bile haklı bulmuş olmalı ki, olayın hemen ardından telefon ederek üzüntüsünü dile getirip Sayın Erdoğan'ın gönlünü almaya çalışmış.

Sadece malum medya ve bazı yazarları, CHP cenahı ve eski Cumhurbaşkanlarından Sayın Demirel olaya üzülmüşler...

Vah vah!

Uluslar arası yayın organları haklı bulmuş,

Birçok ülkenin devlet lideri alkış tutmuş,

Bizim ana muhalefet yetkililerimiz de,

Tzipi Livni teyzelerinin sözüne uymuş.

Evet, herkesin safı çok net!

- Sayın Demirel, İsrail'i şimdiye kadar hiçbir yumuşak duruşun durduramadığını en iyi siz bilirsiniz.

- Malum medya ve ana muhalefetin üzüntüsünü anlarım da, sizin üzüntünüz, sizin korkunuz neden?

- Mensubu bulunduğunuz locayla mı alakalı?

- Yoksa yaşamayı umduğunuz daha uzun yılların keyfinden feragat endişeniz mi var?

"Tefekkür Allaha dır zulmete katlanılmaz."

- Geriye kalan ömrünüzde tefekkür ederseniz, korkularınıza iyi gelecektir.

- Ömrünüz boyunca İsrail'den ve ABD'den tırsmak, şahsınızda Türkiye'nin itibarına çok büyük zararlar verdi.

- Eh artık istirahat buyurun lütfen."

Bu arada MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli, SP lideri Sayın Numan Kurtulmuş, BBP lideri Sayın Muhsin Yazıcıoğlu ve DP lideri ayın Süleyman Soylu'nun açık yüreklilikle (şartlı da olsa) Sayın Erdoğan'ın tavrını onaylamaları, zor günde birlik ve beraberlik adına önemli bir seda olmuştur.

Saflarını da net bir şekilde seçen bu liderleri kutlamak gerek.

Görülen o ki, inceldiği yeri, topluca hedef almayı bilirsek, o bölge daha da kalınlaşacak ve güçlenecektir.

BM'in iflas ettiği bir dünyada, İsrail'e dolayısıyla zulme muhalif en güçlü ülke konumuna geldik.

Bu dik duruş, bu kendine güven devam ettiği takdirde, Türkiye'nin ve tüm İslam ülkelerinin parlak geleci için ayak sesleri daha yakından hissedilecektir.

Bu olay karşısında Sayın Erdoğan'a alkış tutanların yanında, Peres'e alkış tutanlarda oldu maalesef;

Sayın Onur Öymen...

En çok Sayın Erdoğan'ın Peres'e sen demesine bozulmuş ve aynen şu ifadeyi kullanıyor;

"Peres'e 'Sen' diye hitap edemezsin".

Peki, bunu söylerken "edemezsin" kelimesi ne anlama geliyor Sayın(!) Öymen?

Gazze-İsrail meselesinde karşıdaki safı seçtiğini alenen belli eden Sayın(!) Öymen, "Türk siyasi arenasında, hem de en eski, en köklü bir parti çatısı altıda niye var" diye düşünüyorum da, sonrada "haddini aşma Nizamettin" diye kendimi dizginliyorum?

Panelin adı "Gazze Paneli" ve Öymen;

"Başbakan Neden Gazze tarafını tutuyor" diye şikâyet ediyor! Lefkoşe'yi mi tutsaydı Sayın Öymen? Yoksa İsral'i mi?

Davos'ta neler oldu?

Davos'ta İsrail'in, her şey karşısında, her zaman ve her şeye rağmen haklı olmadığı nihayet dillendirilebildi,

Yahudiler de suçlu olduğunda suçlanabildi,

Gecikmiş de olsa önemli bir ders verildi, özlenen direniş gösterildi.

Son anda Davos gerçek yüzünü ortaya koymuştur.

Sayın Erdoğan'ın şahsında Türkiye'yi bitirmek maksadı ile panelin yönetici (moderatör diyorlar, ılımlı(!) yönetici demekmiş) değişikliği geri tepmiş, İsrail ve yandaşları kazdığı kuyuya düşmüştür.

İlk defa uluslar arası bir panelde haddi bildirilen İsrail, umarım artık barış konusunda daha hevesli olacaktır.

Yazıma bir soruyla son vermek istiyorum;

Peres'in ukalalığı karşısında Osmanlının özlenen tok sesi gürlemeyip, eyvallah edilseydi, Erdoğan'ın tavrını eleştirenler alkış mı tutacaklardı, yoksa yaptığını yapamamakla mı suçlayacaklardı?

Tıpkı 1996 yılında Kaddafi'nin fırçalamaları karşısında suspus olan zamanın Başbakanı Sayın Erbakan'a yaptıkları gibi?

Hak söz konusuysa, esirgeme nefesini,

Yükselt, zalimler de duysun Türk'ün gür sesini,

Gözünü Müslüman'ın kanına dikenlerin,

Kursağında mahkûm et, haince hevesini.

Görüş ne olursa olsun, hak edene hak teslim edilmeli. Dürüstlük de bunu gerektirir.

Hiç yorum yok: