Lozan Barış Antlaşması’nda yapılan sözleşmeye göre;1 Mayıs 1923 tarihinden itibaren, Türkiye topraklarında yerleşik Rum Ortodoks dininde bulunan Türk tebaası ile Yunan topraklarında yerleşik, Müslüman dininde olan Yunan tebaası zorunlu olarak mübadeleye tabi tutulmuşlardır.
Drama, Selanik, İskeçe, Kavala, Dedeağaç, Serez, Kesendre, Yanya, Karacaabat, Kozana, Grebene, Nasliç, Yenicevardar, Zeytüncü vb. gibi yöreler mübadelenin yapıldığı bölgelerdendir.
Drama, mübadelenin yapıldığı diğer birçok bölge gibi örfü, âdeti, geleneği ve göreneğiyle Türk kokan bir yerdir. Drama’nın bu özelliğini kültürümüzün birçok özelliğinde de görebilirsiniz. Hatta o günlerden günümüze ulaşan o meşhur Drama türküsü hala birçoğumuzun dudaklarındadır:
“Drama köprüsü Hasan, dardır geçilmez
Soğuktur suları Hasan, bir tas içilmez
Anadan geçilir Hasan, yardan geçilmez
At martini de bre Hasan, dağlar inlesin
Drama mahpusunda Hasan, dostlar dinlesin
Mezar taşlarını Hasan, koyun mu sandın
Adam öldürmeyi Hasan, oyun mu sandın
Drama mahpusunu Hasan, evin mi sandın
At martini de bre Hasan, dağlar inlesin
Drama mahpusunda Hasan, dostlar inlesin”
Mübadeleyle birlikte Anadolu’nun birçok yerine Türk aileler iskân edilmiştir. İskân bölgelerinden bir tanesi de İzmit’tir. Bu yazımızda Drama’nın Kozluca Köyü’nden başlayıp İzmit Akmeşe’ye uzanan, Akmeşe’den de Yeniköy’e geçişle sonuçlanan bir göçün tanığı olan mübadil Zeynel Ayaz’la yaptığımız röportajı sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Umulur ki bu tarihi röportaj ve yerel tarih araştırmaları, hala yazılamamış olan İzmit’in mübadele dönemi tarihinin yazılması için bir başlangıç oluşturur…
V. ŞENEL : Sayın Zeynel Ayaz, Yeniköy’ün en yaşlı insanlarından biri olduğunuz söyleniyor. Kaç yaşındasınız? Nerede doğdunuz? Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Z. AYAZ : 1912 doğumluyum. Drama’nın Kozluca Köyü’nde doğdum. Babamın adı Ali, annemin adı Ayşe’dir. Kozluca’ da doğdum amma dedelerimiz Karaman kökenliymiş. Çok öncelerden göç etmişler Kozluca’ya.
V. ŞENEL : 1923 yılında imzalanan Lozan Barış Antlaşması’yla Yunanistan ve Türkiye arasında mübadele oldu. Sizde yapılan bu mübadele ile İzmit’e geldiniz. O göç günlerini anlatır mısınız?
Z. AYAZ : Tabi anlatırım evlat. O günleri çok iyi hatırlıyorum. Ben o zaman 11(12) yaşında bir çocuktum. Duyduk ki mübadele yapılacakmış. Hepimiz Türkiye’ye gidecekmişiz, oradaki Rumlarda buraya geleceklermiş. Bu haberin duyulmasından sonra köyümüzdeki herkesi heyecan sardı. Nasıl heyecanlanmayalım ki? Yıllar sonra dedelerimizin geldikleri topraklara geri dönecek, oraları görecektik.
Mart sonunda çıktık Kozluca’dan. Komşu köyümüz olan Hüseyinköy’e geldik. Çünkü tren Hüseyinköy’den geçiyordu. Herkes bir şaşkınlık içerisindeydi. İçimizde, köyümüzden ayrıldığımız için üzülenler de vardı, sevinenler de. Çok zor günlerdi çok... Neyse, ben anlatmaya devam edeyim. Kozluca’dan Hüseyinköy’e gelenler neredeyse 110-120 haneye yakındı. Bizden başka gelenler de vardı. Mesela, Meşelli(Meşeli) Köyü’nden, Mamatlı (Mahmudlu) Köyü’nden, Malgrit Köyü’nden, Horozlu(Cebelhorozlu) Köyü’nden aileler. Birde trenin geçtiği Hüseyinköy’den bizlere katılan kişiler.
Akşama doğru bir tren geldi. (Sonradan öğrendiğime göre trenin geliş saati 18:00 dır.) Bizleri sırayla trene yerleştirmeye başladılar. Herkes yanında götürebileceği üç beş parça eşyayı da yanına almıştı. Hazırlıklar tamamlanınca bizleri vagonlara bindirdiler ve yola çıktık. Bir zaman sonra Kuleliye (Kuleliköy) geldik. Kuleli Yunan tarafındaki bir köydü. Oradan da Uzunköprü Kazası’na ulaştık. Uzunköprü’de bizi 2-3 saate yakın beklettiler. Daha sonra ise bizleri tekrar bir trene bindirdiler. Ve yine yolculuk başladı.
Bir müddet sonra İstanbul Sirkeci’ye ulaştık. Gar çok kalabalıktı. Çünkü bizim gibi mübadeleyle çeşitli bölgelerden İstanbul’a getirilmiş olan insanlar burada bekliyorlardı. Biz de Sirkeci’de bir-iki güne yakın bekledik. Zaten burada göçmenlerin kalması için bazı yerler ayarlanmıştı. Bu bekleyişin sonunda nereye gideceğimizin belli olduğunu öğrendik. Bizi bir vapura bindirdiler. Vapur yolculuğunun ardından İzmit’e ulaştık. O dönemde şimdiki Seka’nın bulunduğu yerde bir liman vardı. Burada bizi gemiden indirdiler. Yanımıza gelen hükümet yetkilileri bazı aileleri mübadele nedeniyle boşalan evlere, bazı aileleri de hükümet tarafından yaptırılmış olan barakalara yerleştirdiler. Bu evlerde bir süre kaldıktan sonra bizleri Akmeşe’ye gönderdiler.
V. ŞENEL : Bu noktada bir şey sormak istiyorum. O dönemin İzmit’i nasıldı? Hatırlayabildiğiniz kadarıyla, gördüklerinizi anlatır mısınız?
Z. AYAZ : Ben pek fazla bir yer görmedim. Ama geçtiğimiz her yerde çok güzel evler vardı. Ve her şey şimdikinden sadeydi.
V. ŞENEL : Evet en son Akmeşe’ye geldiğinizi söylemiştiniz. Daha sonra ne oldu?
Z. AYAZ : Bizi Akmeşe’ye yerleştirdiler. Akmeşe’de eskiden Ermeniler yaşıyormuş. Orada bir süre kaldık. Daha sonra ise Yeniköy’e geçtik. Bizimle gelenlerin bir kısmı Akmeşe’de kalmayı tercih etti. Yeniköy’e geçenler ise 100 haneye yakın vardı.
V. ŞENEL : Akmeşe’den Yeniköy’e geçmenizin nedeni neydi?
Z. AYAZ : Bizim köylüler Akmeşe’yi pek beğenmemişlerdi. Ayrıca su problemi de yaşanıyordu.
V. ŞENEL : Peki Yeniköy’e ilk geldiğinizde nasıl bir tablo ile karşılaştınız? O dönemin Yeniköy’ü nasıldı?
Z. AYAZ : Yeniköy’deki evlerin büyük bir kısmı tahrip edilmişti. Ayrıca yangın izleri de vardı. Etraf çok çalılıktı. Yeniköy’de eskiden Rumlar oturuyorlarmış.
V. ŞENEL : Yeniköy’e yerleştikten sonra neler yaptınız?
Z. AYAZ : Köye yerleştikten sonra herkes ailesiyle kalabileceği çadırlar kurmaya, barakalar yapmaya başladı. Çadırların ilk kurulduğu yer günümüzde belediyenin bulunduğu alan ve çevresidir.
Bir gün iskan memurları geldi. Yeniköy’de incelemeler yaptılar. Sonra ise ev yapmak için bizlere 800 m²’lik arsalar verdiler. Herkes evini yapmaya başladı. İlk yapılan evler bir iki gözlü küçük yerlerdi. Aha gördüğün bu ev (Eliyle içinde bulunduğumuz evi işaret ederek) sonradan yapıldı. Bu evin yerinde babamın yaptığı iki gözlü eski bir ev vardı.
V. ŞENEL : Yeniköy’ün son 80 yıllık tarihine tanıklık etmiş bir insansınız. Sizinle röportaj yapmak bizim için önemliydi. Verdiğiniz bilgilerden dolayı size çok teşekkür ediyoruz. Son olarak bizlere söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Z. AYAZ :Daha ne söyleyeyim ki. Sorduğun her şeyi anlattım. Zaman bir su gibi akıp geçti gitti. Her şey çok deyişti. Söyleyeceğim budur…
Drama'dan İzmit'e gelen mübadil Zeynel Ayaz
Drama'dan İzmit'e gelen mübadillerle ilgili belge
Hilal-i Ahmer Cemiyeti Dramadan göç edecek mübadillere çorba dağıtıyor
Bir göçmen ailesi
Sirkeci'de bekleyen muhacirlere ait araba ve hayvanlar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder