18 Kasım 2008 Salı

Sırrın Büyüsü

Hakan, köyünden yeni gelmiş, abisinin çay ocağında garsonluk yapmaya başlamıştı. Zamanla abisiyle birlikte işleri büyütüp kitapevi ve spor mağazası açtılar.

Hakan, bu sırada çocuklarını da köyünden getirdi. Tek başına iş yapmak daha çok para kazanmak istiyordu. Abisinden ayrılıp kitapevini tek başına işletmek istiyordu. Sonunda bu amacına da ulaştı.

Abisinden ayrılınca maddi sıkıntıya düşen Hakan, sattığı malın yerine yenisini raflara koyamıyordu. İşyerini kapatıp kapatmama konusunda sürekli kafasında tereddütler oluşuyordu.

Kara kara düşünen Hakan’ın işyerine ak sakallı bir amca gelir. Hakan’la sohbet eder ve Hakan’a kanı ısınır. Ak sakallı amcanın ziyaretleri birkaç ay sürer. Günün birinde ak sakallı amca dayanamayıp sorar? Evladım bu aralar sizi çok sıkıntılı görüyorum bir sıkıntınız mı var? Hakan’da ak sakallı amcayı sevmişti. Durumunu ak sakallı amcaya anlattı.

Ertesi gün, ak sakallı amca bir çanta dolusu parayla Hakan’ın işyerine geldi ve parayı Hakan’a verdi. Hakan, parayı almak istemedi. Ak sakallı amcaya beni tanımıyorsun ki dedi. Ak sakallı amca ise evladım bu para evde bir köşede duruyordu, bana lazım değil, hiç olmazsa sizin işinizi görsün. Hakan, ak sakallı amcaya hiç olmazsa paranın bir kısmını geri al, fazla, sonra nasıl geri öderim, hiç olmazsa senet yapalım dedi.        

Ak sakallı amca, evladım paranın hepsini alacaksın. Senede de gerek yok. Aramızda sır olsun, bereketi olsun. Ancak kazandığının da zekatını vermeyi ihmal etme. Bana olan borcunu da zamanla ağır ağır ödersin dedi ve Hakan’ın işyerinden ayrıldı.

Hakan, elindeki parayla tekstil işine de girdi. Yeni makineler, yeni işyerleri kiraladı. Ancak Hakan tekstil işinden anlamıyordu. Bu işe arkadaşlarının tavsiyesiyle girmişti. Başlangıçta da iyi para kazandı. Arkadaşları da artık Hakan Bey diye hitap ediyordu kendisine.

Hakan gece kulüplerine takılmaya, akşamları değişik kadınlarla beraber olmaya başladı. Kazancını buralarda harcıyordu. Ak sakallı amcanın nasihatlerini unutup sırrını, bir gece alkolün de etkisiyle masa arkadaşıyla paylaştı.

O geceden sonra Hakan’ın işleri ters gitmeye başladı. Tekstil makineleri arızalanıyor ve bu işten sürekli zarar ediyordu. Tekstil işinden anlamadığından arızanın neden kaynaklandığını  bilmiyor ve her söylenene  inanmak  zorunda kalıyordu.    

Ekonomik açıdan iflasın eşiğine gelen Hakan, yaptığı hataların farkına vardı ve ilk olarak tekstil işinden ayrıldı. Zamanını ailesiyle ve ibadetle geçirmeye başladı. Ak sakallı amcanın söylediklerini kulağına küpe etti.

Günün birinde ak sakallı amca yine çıkagelir. Hakan, sapsarı olur, şaşırır. Ak sakallı amca Hakan’a, evladım sözü bozdun, sırrı açıkladın, zekatı unuttun, nefsine yenik düştün, anlamadığın bir işe el attın, işinin bereketi kaçtı. Amma gerekli dersleri aldığını görüyorum der ve Hakan’ın sırtını sıvazlar.

Hakan, bu tecrübelerini yeni yeni iş hayatına atılan yeğeni  Yavuz’a anlatır ve der ki: Sır saklamayı bil. Sırrın büyüğü küçüğü olmaz. Size biri güvenir de sırrını verirse, onu yüreğine göm, sizinle mezara gitsin. Bir de her işe el atma. Hem sen dağılma, hem de başka insanların rızkına mani olma. Gayretli ol, doğru ol. Terazide hile yapma, alın terinden çalma. Borcunu zamanında öde, uçkuruna da sahip ol.

Hepimiz örnek alırız inşallah…

Hiç yorum yok: