21 Eylül 2007 Cuma

Hoş geldin Ramazan


Dua



Ey doğruların en doğrusu.

Adaletlilerin en adaletlisi.

Merhametlilerin en merhametlisi.

Temiz olanların en temizi,

Dürüst olanların en dürüstü.

Ey gökleri yoktan var eden

Gizlilikleri bilen, belaları defeden,

Ölüleri dirilten, bereketler indiren,

Sevabı sonsuz, cezası da şiddetli olan Allah’ım!

Bizi kabrin karanlığından,

mahşer gününün dehşetinden,

sorgunun heybetinden,

cehennemin ateşinden kurtar.

Bize mağfiret eyle, günahlarımızı bağışla

dualarımızı, ibadetlerimizi ve tövbelerimizi kabul eyle



Oruç



Oruç tutmak; İslam dininin beş temel esasından biridir.Ancak sıralamaya bakarsak namaz oruçtan öncelikli ve de önemlidir. İslamı istilahta oruç; “Fecr-i sadıktan güneşin batışına kadar, yemekten, içmekten, cinsi arzulardan ve orucu bozan diğer şeylerden Allah(cc) ya kulluk niyeti ile nefsi men etmeye” verilen isimdir. Malum olduğu üzere ibadetler üç kısımdır.




  1. Mal ile yapılan ibadet ( zekat-sadaka ).

  2. Hem mal hem de beden ile yapılan ibadet ( hac-umre ).

  3. Yalnız beden ile yapılan ibadet ( namaz ve oruç).




Dolayısıyla oruç şartlarını taşıyan her Müslüman için farzı aynıdır.



Farz-ı ayn ve farzı kifayeyi kısaca açıklayalım.


Farz-ı ayn: Mükellef olan her müslümanın bizzat kendisinin yapmak zorunda olduğu ibadetlerdir. Vakit namazları, oruç tutmak vb. Terki günahı gerektirir; inkarı insanı dinden çıkarır.



Farz-ı kifaye: Bazı Müslümanların yapmasıyla yapmayanlar üzerinden sorumluluğun düştüğü ibadetlerdir. Cenaze namazı kılmak, hafızlık yapmak vb. Cenaze namazını kılan sevabını alır kılmayan ise günahkar olmaz.



Peygamberimiz(sav) bir hadisinde “ Bir kişi başka bir kişi için oruç tutamaz, yine başka bir kişi için namaz kılamaz.



K. Kerimde de
“ Ey iman edenler oruç sizden öncekilere ( ümmetlere ) farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki oruç sayesinde korunursunuz.” (Bakara 183)


Peygamberimiz (sav) bir hadisinde oruçla ilgili olarak şöyle buyurur;



“Ramazan ayı gelince cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır.”(Muslim)
Bilindiği üzere şeytan Hz. Adem’ e secde etmediği için lanetlenmiş Allah(cc)ın rahmetinden kovulmuştur. Bunun için Hz. Adem ve onun soyundan gelenlere düşman olmuştur. Şeytan bizim için rahmetten kovulunca bize düşman olmasından daha doğal bir şey olmaz. Fakat bizim şeytana yakın olmamızdan onu memnun edecek işler yapmamızdan, onun peşine takılıp gitmemizden daha yanlış ne olabilir ki. Dünyada insan düşmanından uzak durur, düşmanının bulunduğu semtte bulunmaz. Onunla aynı mekanı paylaşmaz ki ondan zarar görmesin doğru olan da budur. Aynı hassasiyeti ebedi düşmanımız olan şeytan içinde göstermemiz gerekmez mi ?




Aylar içerisinde ramazan ayının ayrı bir önemi vardır. Günler içerisinde Cuma gününün, geceler içerisinde kadir gecesinin, insanlar içerisinde sevgili Peygamberimizin nasıl müstesna bir yeri varsa, aylar içerisinde de ramazan ayının apayrı bir yeri vardır. Ramazan ayı ayların sultanıdır. Rahmet, mağfiret ve bereket ayıdır. Ona bu özelliği kazandıran K.Kerim’in bu ayda inmeye başlamasıdır. Oruçta ramazan ayına mahsus bir ibadettir.



Bu mübarek ramazan ayını merhaba diyerek karşılamış bulunuyoruz. Ona hoş geldin ramazan diyoruz.



Cenab-ı hak bu mübarek ayı her türlü haram ve günahlardan uzak ibadetlerle dopdolu yaşayarak uğurlamayı nasip eylesin.




Nefis ve şeytan oruç tutanın emrinde, oruç tutmayanlarsa onların emrindedir. Nefis ve şeytanın oyuncağı olurlar.



Peygamberımiz(sav) bir hadisinde:



Kim inanarak ve sevabını Allah tan umarak oruç tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.



Kul hakkı bu günahlar kapsamında değildir. Allah(cc) ‘ın affetmediği günahların başında kul hakkı gelir. Kul hakkının affedilmesi için kimin bizde hakkı varsa o kişiye gidip ona hakkını ödemeli sonra helalleş ilmelidir. Hak sahibine hakkını vermeden helallik istemek helallaşma olmaz. İnsanlara maddi manevi ne gibi zarar vermiş isek onları açık açık söylemeli, mümkünse maddi zararları tazmin etmeli sonra helallik dilemeli. Bunu takibende tevbe ederek Allah(cc)’ dan af dilemeli.



Kul hakkı geniş bir kavramdır. Sadece maddi konularla sınırlı değildir. Manevi ve sosyal konularda bu kapsam içerisindedir. Gıybet etmek, iftira atmak, dedikodu yapmak, alay etmek, dalga geçmek, muhatabı küçümsemek, insanları hor ve hakir görmek, yaptığın işin hakkını vermemek vb.



Oruç tutan Müslüman gün boyunca aç ve susuz kalmakla şehevi istek ve arzularını terk etmektedir. Bu vesile ile toplumda ki açların, susuzların, çıplakların halini daha iyi anlama imkanı bulmaktadır. Tok açın halinden anlamaz. Açlığın ve susuzluğun ne olduğunu bilmek için aç ve susuz kalmak gerekir. Nasrettin hocanın ifadesiyle ağaçtan düşenin halinden ağaçtan düşen anlar. İşte oruçla Müslüman bunu bizzat yaşamaktadır.



Toplumdaki fakir- fukaranın, garip- gurabanın mahrumiyet ve mağduriyetini anlayarak onlara yardım elini uzatır.


Teravih




Ramazan ayında teravih namazı kılmak da sünnettır. Sünnet de iki kısımdır. Sünneti müekkede ve sünneti gayri müekkede. Teravih namazı sünneti müekkededir.



Teravih namazı tek başına da cemaat ile de kılınabilir. Yirmi rekat kılınabileceği gibi sekiz rekatta kılınabilir. İki rekatta bir selam verilebileceği gibi dört rekatta bir selam verilir. Yaygın olanı dört rekatta bir selam vermektir. iki rekatta bir selam vermek daha sevaptır. Teravih namazının ilk oturuşunda tehiyyat ile beraber salli barik de okunur. 3. rekata sübhaneke ile başlanır. Tıpkı ikindinin sünneti ile yatsı namazının ilk sünneti gibi


Sahur




Ramazanda dikkat dilecek bir hususta sahura kalkmaktır. Sahura kalkmak müstehaptır.



Peygamberımiz(sav) bir hadisinde:



“Sahur yemeği yiyiniz, çünkü sahur yemeğinde bolluk ve bereket vardır.



Sahuru biraz izah edelim…





  1. Sahura imsaka yakın kalkılmalı


  2. Sabah namazı mutlaka kılınmalı


  3. Az da olsa yemeli, içmeli


  4. Sahura erken kalkılırsa sabah namazı tehlikeye girer. Oruç tutup da sabah namazını kılmamak müslümana yakışan bir durum değildir.


  5. Ezan Ellahu Ekber ile oruç açılır, Ellahu Ekber ile başlanır. Ezanın sonuna kadar yenmez.
    Oruç içerisinde riya olmayan tek ibadettir. Bunun içinde nefse zor gelir. Sevabı da çok büyüktür. Oruç tutanlar cennete REYYAN kapısından girerler.





Bir ayette Allah(cc) buyuruyor ki: İnsanoğlunun her ameli kendisi içindir. Ancak oruç müstesna.
O benim içindir. Onun sevabını ben vereceğim. Oruç günahlara karşı kalkandır. Biriniz oruçlu iken çirkin ya da cahilce söz söylemesin. Şayet biri diğerine söver veya sataşırsa ben oruçluyum desin.




Muhammed’in canını kudret elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki oruçlunun ağız kokusu kıyamet gününde Allah katında misk kokusundan daha güzeldir. Oruçlu için iki sevinç anı vardır. Biri orucunu açtığı zamanki sevinç, diğeri oruçlu olarak rabbine kavuştuğu andaki sevinç.



Bir başka hadiste Peygamberımiz(sav) “ Oruç insanı cehennem ateşinden koruyan bir kalkandır. Tıpkı sizi harpte ölüme karşı muhafaza eden kalkan gibi



Oruç hicri takvime göre tutulduğu için her yıl on, on bir gün öne gelir. Dolayısıyla insan bazen -30 derecede bazen de +40 derecede oruç tutar. Bunun anlamı şudur: Yarabbi dondurucu soğukta da kavurucu sıcakta da emrine hazırım demektir.



Orucun açlık ve susuzluktan çıkıp oruç olması için şu hadise dikkat edelim:
Her kim ki yalanı, yalan ile iş yapmayı ve cehaleti bırakmazsa, Allah’ın onun yemesini ve içmesini terk etmesine ihtiyacı yoktur. ( feteva 223)




Oruçtan beklenen manevi faydayı elde edebilmek için, orucu midemizle beraber dilimize, gözümüze, kulaklarımıza ve duygularımıza da tutturmamız gerekir.


Harama bakmamak suretiyle gözümüze, yalan, gıybet, iftira ve dedikodudan uzak durmak suretiyle dilimize ve kulağımıza içimizi kinden, nefretten, hasetten, fesattan, kıskançlık ve düşmanlıklardan temizlemek suretiyle de duyularımıza oruç tutturmalıyız, yada orucu bu şekilde tutmalıyız. Aksi takdirde boşuna aç ve susuz kalmış oluruz.



Cenab-ı hak ramazan ayını nefsimiz, neslimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile kılsın.(AMİN)





21.09.2007

Hiç yorum yok: