3 Eylül 2007 Pazartesi

Köşe Yazarlığı ve Gazetecilik


Gerek gazetecilik yapanların, gerekse köşe yazarlığı yapanların çoğunun bu konuda herhangi bir eğitimi yoktur. Benim şahsen gazetecilik gibi bir eğitimim yok. Ben inşaat mühendisiyim. Teklif üzerine bu köşede yazı yazıyorum.



Durum böyle olduğuna göre ve herkes bu işi yapabildiğine göre konu kamu adına ciddi bir boyut kazanmaktadır.


Bizler bu sütunlarda fikirlerimizi okurlarımızla paylaşıyoruz. Bir anlamda onları etkiliyoruz.


Gazete halka doğru bilgi aktarma vasıtasıdır. Gazetecilik, halk adına araştırarak özeldeki ve geneldeki olayları doğru bir şekilde halka aktarma biçimidir. Köşe yazarlığı ise ön yargılı olmadan konuları yorumlayarak halkın bilincine katkıda bulunma mesleğidir.



Gerek gazete, gerek gazetecilik, gerekse köşe yazarlığı söz konusu olduğunda gerçeklere bakarak istisnalar hariç olmak üzere durumun böyle olmadığı açıkça görülmektedir.


Bir konu hakkında araştırma yapılmadan yazılan yazılar ve yapılan haberler bazen bir şahsın, bazen de bir ailenin ciddi zarar görmesine sebep olmaktadır. Genelde gelen tepki üzerine yazılan düzeltme yazıları da birkaç gün sonra yayımlandığından maksat hasıl olmamakta, okur olayın ilk şekli ile bağlantı kuramamaktadır. Her ne kadar gazetecilikte "haber köpeğin adamı ısırması değil, adamın köpeği ısırmasıdır."denirse de haberi bu şekle sokmak ta doğru bilgi almaktan geçer.



Haber adına insanları karalamak, kaynağı belli olmayan ve yanlış olan bir haberi kullanarak, o haber üzerinden yorumlarda bulunmak dürüst gazetecilikle bağdaşmaz. Çünkü haberin bu şeklinden insanlar zarar görmektedir. Bunu yapmaya da hiç kimsenin hakkı yoktur.
Bilhassa şahısları ve kurumları ilgilendiren konularda köşe yazarları daha dikkatli olmalı, iğneyi önce kendilerine batırmalıdır.
Hizmet mesleği olan gazetecilik, hırsı vicdanının önüne geçen insanların elinde zenginlik mesleği haline gelmektedir. Hammaddesi olan kâğıt ve mürekkep ile işçiliğin pahalı olduğu bir ülkede, tirajınızda düşükse gazete sizi zengin etmez. Eğer ediyorsa arkasında kirli ilişkiler var demektir. Yine aynı şekilde gazetede maaşlı çalışan bir gazeteci bu meslekten zenginleşmişse onunda ilişkileri sağlıklı değildir.



Genelde astronomik gelirler elde edilen, futbolcu transferi gibi gazete değişikliğinde yine afaki rakamlardan bahsedilen meslekte samimiyet ve dürüstlük aranması bence safdillik olur. Bu durum meslek onurunu ciddi boyutta etkiler.



Bunları niye yazdım.



Son zamanlarda genel basında hakaret boyutlarına ulaşan yorumları, hiçbir mesnede dayanmayan üretme haberleri, yapılan kavgaları, yazılan yazıları okudukça gazetecilik mesleğinin giderek halkın gözünden hızla düşmeye başladığını esefle görmeye başladım.
Adına büyük denilen yazarların bazılarının mal varlıklarına baktıkça bu varlıkların sadece köşe yazarlığından kazanılmayacağına inandım.




Bunun biraz daha küçük boyutunu yerelde de görmekteyim.



Ayrıca eldeki kalem, insanları bilgilendirmek için değil de tehdit etmek için, korkutmak için kullanıldığında çok daha çirkin ve tehlikeli olmaktadır.Bu kalem sahibinden memur bir şekilde korkar ve görevini gerekli şekilde yapamazsa bu memlekette ne adalet sağlanır,nede yatırım ve istihdam sağlanır.


Doğru haber toplumu bilinçlendirir ve fertleri kontrol eder.Yanlışların düzeltilmesinde olumlu bir vasıta olur.Doğru yapılanları da teşvik eder. Mesleğin amacıda budur.



Son zamanlarda genel basında yaşananları gördükçe hayrete ve dehşete düşmekteyim. Meslektaş dayanışması adı altında yapılan saldırıları da esefle okumaktayım."Biz gazeteciyiz.İnsanı abad da ederiz berbat ta ederiz.Biz ayrıcalıklıyız."anlayışı ülkenin hızlı bir şekilde deforme olmaya başladığının göstergesidir."Herkes yasalar önünde eşittir."hükmü tatbikatta yerini bulmadıkça bu ülkede ciddi bir kalkınma olamaz.Her konuda olduğu gibi basın alanında da bir reforma ihtiyaç vardık.Eline kalem alan kırallığını ilan edememelidir. Gazete sahibi güç sahibi olamamalıdır. Hiçbir zaman halka hizmeti amaç edinmiş bir mesleğin sahibi olmaktan öteye gidememelidir.Hesap sorulamaz boyutuna yükselememelidir.



Halkımızın son zamanlarda bilinçlendiğini, tazminat davaları açarak hakkını aramaya başladığını görmekteyim.
Böyle olmazsa önceden olduğu gibi tüm şer kişilerin birer gazetesi,tüm şirretlerinde elinde birer kalemi ve köşesi olur.
Her konuda olduğu gibi bu meslekte de dürüstlüğünü muhafaza eden insanların bir şeref abidesi olduklarını da belirtmek istiyorum.
Kanunlar herkese haddini bildirmek için vardır.




Bu günlerde siyasallaşmayan adalete her zamandan çok ihtiyacımız var.Adil ve tarafsız hakimlere,cesur ve iyi eğitilmiş savcılara çok ihtiyacımız var.



Kendini dokunulmaz sananlara hak adına,hukuk adına dokunmaları için.




01.09.2007

Hiç yorum yok: