I.Dünya Savaşı’ndan sonra imzalanan Mondros Mütarekesi’yle birlikte, ilk önce İstanbul, daha sonra ise İzmit yöresi işgal edilmiştir. İzmit yöresinin işgaliyle birlikte bu bölgede yaşayan Rum ve Ermeniler, nüfuslarının yoğun olduğu yerlerde Türklerin aleyhinde çalışmalar yapmaya başlamışlardır.
Bahçecik Nahiyesi’de bu yerlerden bir tanesidir. Yuvacık, Döngel (Karşıyaka), Yeniköy gibi yerleşim birimlerinin bağlı olduğu Bahçecik Nahiyesi, özellikle Ermeni faaliyetlerinin yoğun olarak yaşandığı bir bölgedir.
Bu dönem Kocaeli tarihinin acı bir kesitini oluşturmaktadır. Bundan beş sene önce Bahçecik’te oturan işgal tanığı Hafize Ar ile yaptığımız röportaj, o günlere ışık tutuyor. Umulur ki, tarih bir daha tekerrür etmez ve o günler bir daha yaşanmaz.
Sizleri, Hafize Ar ile 25.08.2003 tarihinde yaptığımız röportajla baş başa bırakıyoruz. (Hafize Ar röportajdan bir sene sonra vefat etmiştir.)
V. ŞENEL: Sayın Hafize Ar, bize kendinizi tanıtır mısınız? Kaç yaşındasınız? Nerede doğdunuz? Bahçecik’e nereden geldiniz?
H. AR : Oğlum, inan ki yaşımın kaç olduğunu bilmiyorum ( Sonradan kendisi ile yaptığımız hesaba göre, Hafize Ar 1898 veya 1899 doğumlu olmalıdır.) Biz buraya Moskof’tan (Rus) kaçarak geldik. Batum’un Çığaleti (Borçka-Çıhala) Köyü`nden. Ben o köyde doğdum.
V. ŞENEL: Köyünüzden çıkış nedeninizi, buraya hangi yolla-nasıl geldiğinizi anlatır mısınız?
H. AR: Ben o zamanlar çocuktum. Rus köyümüzü basınca herkes dağlara kaçtı. Bir süre dağlarda saklandık. Babam, Rusların bize bir kötülük yapabileceğini, bu yüzden köyden gitmemiz gerektiğini söyledi. Düştük yollara. Dağ yollarından Artvin’e ulaştık. Oradan Rize’ye, Trabzon’a, Ordu’ya. Ordu’da bizi kayıklara (taka) bindirdiler, denize açıldık, ama gidemedik. Tekrar sahile döndük. Baktık ki gidemeyeceğiz, yamaçtaki bir köye çıktık. Hepimiz çok açtık. Yiyecek yok, içecek yok. Çok zor günlerdi. Halamlar yakın köylere yiyecek bir şeyler bulmaya gittiler. Birkaç gün böyle idare ettik. Babam, buradan da gideceğiz dedi. Ve uzun bir yolculuktan sonra yürüyerek Ankara’ya ulaştık. Yollarda çok sıkıntı çektik. Ankara’da bir kafileyle karşılaştık. Bizi kafiledeki öküz arabalarından birisine bindirdiler. Bu kafileyle İzmit’e geldik. Oradan da Bardızağ’a (Bahçecik) doğru yürüdük. Duyduk ki Bardızağ’da Ermeniler varmış, yanındaki köyde de (Yeniköy) Rumlar.
V. ŞENEL: Peki siz nereye yerleştiniz?
H. AR: Biz, ilk olarak yukarıdaki dağ köylerine doğru çıktık. Daha sonra, Ermeniler Bardızağ’dan gidince de (Tehcir) buraya indik.
V. ŞENEL : O dönemdeki Bahçecik’le ilgili bize bilgi verir misiniz? Bahçecik nasıl bir haldeydi?
H. AR: Bir sürü boş Ermeni evi vardı. Taştan yapılmış evler. Koza fabrikaları vardı. Ermeni çocukların mektebi vardı.
V. ŞENEL: Sizinde bildiğiniz gibi, -bizzat yaşadığınız- İzmit 1921 yılında Yunan işgaline maruz kaldı. İşgalle ilgili neler hatırlıyorsunuz?
H. AR : Duyduk ki Yunan gelmiş, çok korktuk. Biz o zamanlar Bahçecik’te oturuyorduk. Rumlar ve Ermeniler Yunanlıların gelişine çok sevindiler. Yunan askerlerinin Bahçecik ve Yeniköy’de çadırları, yiyecek ambarları vardı.
V. ŞENEL : İşgal yıllarına ait, unutamadığınız bir anınız var mı?
H. AR: Olmaz olur mu evlat. Ne acılar yaşadık, ne korkular çektik. Hiç unutmam bir gün Yunanlılar babamı (Molla Ahmet) evden alıp götürdüler. Annem ağlamaya, bağırmaya başladı:
-Yardım eden yok mu? Yardım eden yok mu? Askerler Molla Ahmet’i götürdüler.
Bunun üzerine adamın biri gelip anneme kızdı:
-Bağırma kadın ! Bağırma ! Yoksa, Yunan askerleri yine buraya gelirler. Bizlere kötülük ederler.
Annem, o gün çok ağladı. Hiç yardım eden de olmadı. Çünkü herkes korku içindeydi.
Babamın bize daha sonra anlattığına göre; O’nu Seymen’e götürmüşler. Götürdükleri yerde silahlı Ermeniler de varmış. Babamın ellerini bağlamışlar. Babam bakmış ki, Ermeniler den birisi tanıdık. Adamda onu tanımış. Hatta, Bahçecik’te oturan bu adam babamı çok severmiş. (Babam hocaydı. Birçok insana iyiliği dokunmuştur.) Neyse, adam babama demiş ki;
-Bak bu adamlar akşama seni kesecekler, onlar yemek yerken, ellerini çözeceğim hemen buradan kaç. Babamda Ermeniler yemek yerken kaçmayı başarmış.
Biz evde ağlaşırken bir de baktık ki babamın sesi geliyor. Biraz sonra babam eve girdi ve hemen buradan gitmemiz gerektiğini söyledi. Hemen birkaç parça eşya alarak evden çıktık ve Çayırdağı’na doğru kaçtık. Bir süre oralarda yaşadık.
Başka bir olay daha var. O da aklımdan hiç çıkmaz onu da anlatacağım:
Yukarı köylerden birisinde oturan Mehmet adlı bir adam vardı. İşte o adamı Ermeniler kestiler.
V. ŞENEL: Nasıl kestiler? Öldürdüler mi adamı?
H. AR: Hayır öldürmediler. Ama, adamın bazı yerlerini kesmişler. Kulaklarını kesmişler, kasaturayla vücudunu yaralamışlar. Ben adamı gördüm. Çok acıdım ona. Daha sonra ilaç getirip adamın yaralarına sürdüler. (Hafize Ar’ın bizzat tanık olduğu bu olayla ilgili yaptığımız araştırmada, kulakları kesilen kişinin Ferfadiye Köyü’nden Mehmet Ulusoy (Kulaksız) olduğunu tespit ettik. Araştırmacı Ahmet Nezih Galitekin’de Gölcük Ferhadiye Köyü’yle ilgili yaptığı araştırmada, bu olayla ilgili bilgilere ulaşmış ve yaşan korkunç olayın doğru olduğunu belirtmiştir. Bkz. Ahmet Nezih Galitekin, a.g.e., s.136 )
V. ŞENEL: İzmit’teki birçok köyün, işgal sırasında Yunanlılar tarafından yakılmış olduğu biliniyor. Sizin yaşadığınız bölgede bu dönemde yakılan yerlerden birisi. Bu dönemle ilgili hatırladıklarınızı bize anlatır mısınız?
H. AR: Biz o zamanlar yukarılardaydık. Dumanlar çıktığını görünce Panayır Tepesi’ne geldik. Birde baktık ki Yeniköy yanıyor. Köyün birçok yerinde yangınlar vardı. Çok korktuk yangın yukarılara doğru gelecek diye. Sonradan duyduk ki köyü Yunanlılar yakmışlar.
(NOT: Yukarıdaki bilgiler Hafize Ar ile yapılan röportajın bir bölümünü oluşturmaktadır.
Bahçecik dolaylarnda Yunanlılarla mücadele eden biriklerimiz (A.Oral Arşivinden)
Bahçecik ve çevresindeki yerleşim yerlerindeki, ermenilerden toplalan silahlar
Batumlu Hafize Ar
Ermenilerin silah sakladıkları Amerikan Koleji
Milli kahraman Fatma Seher Hanım (Kara Fatma)
Yunanlılarn İzmit Körfezi kıyılarında yaptıkları katliamı gösteren belge-Osmanlı Arşivinden
Kaynakça
- Ferudun Emecen, “Akçakoca”, DİA, Cilt:11
- Âşıkpaşazâde, Tevârih-i Al-i Osman, (Haz:N.Atsız), İstanbul, 1947
- Hadîdî, Tevârih-i Al-i Osman, (Haz:N.Öztürk), İstanbul, 1991
- Hoca Sadeddin Efendi, Tacü’t-Tevarih, (Haz:İ.Parmaksızoğlu), Ankara, 1999
- Atilla Çetin, Kocaeli Tarihinden Sayfalar, İzmit, 2000
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder