21 Ekim 2008 Salı

Siyaset Derin Uykuda

Büyük iddialarla ortaya çıkıp, iri iri laflar edip, halkın oylarını alarak Meclise giren bir milletvekilinin en büyük vazifesi, Siyaset üretmek, projeler geliştirmek, ülkeyi her alanda ileriye taşımaktır.

Siyaset üretme yeteneğini yitiren vekiller ise, kısır çekişmelerle gündemi geçiştirme yollarını seçerler.

İşte TBMM şu anda böylesi bir göz boyama oyunlarının arenası.

Dünyada gerçekten çok önemi olaylar gelişiyor. Bu olaylar karşısında basiretlerini yeterince ortaya koyamayan iktidar ve muhalefet birer silahşor çıkardı, milleti uyutup duruyorlar.

Sen daha çok çaldın, ben daha az çaldım, sen kitabına uyduramadın vs vs.

Kirli çamaşırlar karşılıklı birer birer ortaya dökülüyor.

Kim aç, kim evsiz, kim ne zulümlere maruz kalıyor bilen yok.

Haber sıkıntısı çeken kanallar bile artık itfaiyenin kedi kurtarma operasyonlarını verme ihtiyacı duymuyorlar.

Çünkü iki silahşor haber saatini doldurmaya yetiyor. Zira hem ucuz, hem de zahmeti yok.

O ortalığı ayağa kaldıran, kendilerini Cumhuriyet kadınları(!) olarak lanse eden, sokakların kahraman kadınları nerede şimdi?

Nerede fındıkkabuğuna zulmedenler?

Nerede Fatma Nur Sertel, Necla Arat?

Kemal Anadol, Mehmet Sevigen, Cevdet Selvi, Onur Öymen nerede?

Kâbe’nin vize memuru Önder Sav nerede?

Nerede öldük, bittik, Türkiye battı ikazlarının meşhur ismi İlhan Kesici?

Hepsi sus pus, Kemal Kılıçdaroğlu hepsini temsilen kameralar karşısında.

Gerek Dengir Mir Mehmet Fırat’ın ve gerekse Kemal Kılıçdaroğlu’nun iddialarının gerçek payı var mıdır bilmem.

Ancak bir şüphem var; Bu tartışmaların arkasında, daha kötü bir şeyler mi saklanıyor acaba?

Sayın Meclis;

Dışarılarda çok şeyler oluyor, içeride işe yarayacak birileri var mı?

ABD Irak’ta Müslüman katliamını sürdürmek için ayda 10 milyar dolar harcıyor,

Kâbe’nin etrafında iş makineleri yoğun mu yoğun!

Kâbe’nin manevi ve tarihi dokusu tahrip ediliyor.

Espri uzmanı halkım espriyi boşuna yapmaz.

Suudi Arabistan için “Suudi Amerika” sözü işte böylesi vurdumduymazlıklardan dolayı söylenmiştir.

Bu Suudi Arabistan’ın kaçıncı tahribatı?

Bu arada ABD seçimi kapıya dayandı.

Her ülkenin seçimi genelde kendini ilgilendirir.

Ancak seçim ABD’de yapılıyorsa, bu her ülkeyi ilgilendirir.

Bizim siyasi Mir’lerimiz ekranlarda biri birlerine Kılıçlar çekmiş, biri birlerini yerken, Ermeni yetkililer, Rum yetkililer boş durmadılar ve ABD’nin, uydurukça deyimle olası yeni başkanı Obama’ya “Ermeni tasarısını tanıyacağız”, “Türkler Kıbrıs’ta işgalcidir” sözlerini söyletmeyi başardılar.

Peki, şimdi ne olacak?

Güney komşumuz olduktan sonra ABD için eskisi kadar önemimiz de, “Türkiye’yi kaybetme” diye bir endişeleri de kalmadı.

Ve siyasi uzmanlarımız; “Eski başkan adayları da benzeri şeyler söylüyordu” diyerek teselli bulmaya çalışıyorlar.

Ancak işlerin eskisi gibi olmadığını göz ardı etmek, en hafif tabirle gaflettir.

Gaflet; derin uykudur, zordur ona dayanmak,

Bir defa uyuyunca mümkün olmaz uyanmak.

Top değil, tüfek değil, gaflet vurur insanı,

Gaflet varsa vatanı, mümkün olmaz savunmak.

Hiç yorum yok: