Hazreti Mevlana talebeleri ile gezerken sokakta birbirleriyle sarmaş dolaş olan köpekler görmüşler. Talebelerden biri, köpeklerin bu muhabbetli halini görünce “keşke insanlar da bu hayvanlardan örnek alsa da, kardeşliği öğrenseler” demiş.
Aynı davaya hizmet tutkusu ile bir araya geldiklerini söyleyen ve birbirlerine sevgi ve saygı ile hitap eden kişilerin, menfaat paylaşımı konusu gündeme gelince nasıl kanlı bıçaklı hale geldiğini görmüyor muyuz?
*********************
Abdülaziz zamanında iki kere sadrazamlık, 10 yıl kadar da dışişleri bakanlığı yapan Keçecizade Fuad Paşa hazırcevaplığıyla meşhurdur. Kendisine, Sultan Abdülaziz’in 1867’deki Avrupa seyahati esnasında soruyorlar “en güçlü devlet hangisidir?” diye. Fuad Paşa, “şüphesiz ki Devlet-i Aliye-i Osmaniye’dir. Çünkü yıllardır siz dışarıdan, biz içeriden yıkmaya çalışıyoruz ama bir türlü yıkılmıyor” şeklinde cevap verir.
Osmanlı Devletini yıkmayı sonunda başardık. Türkiye Cumhuriyeti için aynı testi yapmaya çalışmak akılsızlığa mı, ihanete mi işaret eder?
***********************
Fransız imparatoru III. Napolyon, bir gün opera salonuna girerken, Osmanlı sefiri (elçisi) Keçecizâde Fuad Paşa’nın ayağa kalkmadığını görür ve protokol nâzırı olan memura der ki: “Gidip sorun bakalım. Yoksa kendisini Kanunî’nin elçisi mi zannediyor?”
Bu suale Keçecizâde’nin cevabı şu şekilde olur:
"Hâşâ!.. Eğer ben Kanunî’nin sefiri olsa idim, sizin kralınız, benim olduğum yere, benden izin almadan girebilir miydi?”
Geçmişteki kudretimizin farkında olan devlet adamlarına bugün ihtiyaç duyuyor muyuz?
***********************
Keçecizâde'nin Rusya’da bulunduğu sıralarda Rus Çarı, Keçecizâde Fuad Paşa'ya takılır:
- Paşa şu Girit'i bize satsanız!
- Hay hay, satalım ekselans
- Kaça satarsınız?
- Aldığımız fiyata!
Girit’in yirmi seneyi aşkın bir zamanda ve binlerce şehitle alındığını bilen Çar sararır...
Şehit kanlarının değerini bilen herhangi bir Türk, Annan planına kolayca evet diyebilir, “Güneydoğu Anadolu varsın Türkiye’den ayrılsın diyebilir miydi?
*************************
FUAT Paşa’nın babası Keçecizade İzzet Molla’nın dili oğlundan da sivriymiş...
Rumlardan Hançerli Bey, Hıristiyan olduğu halde Osmanlıcayı iyi bilir, özellikle hadisler hakkında derin bilgisi varmış.
Bir gün cahil bir Müslüman, İzzet Molla’ya Hançerli Bey için şöyle demiş:
“Madem İslamiyeti bu kadar biliyor, niye Müslüman olmuyor?”
İzzet Molla adama şöyle bir bakmış:
“Sen bu kadar cehaletinle niye Hıristiyan olmuyorsun?”
Bugün de, kimimiz TV’lerden seyrettiğimiz din bilginlerinin Müslümanlığını beğenmezken, kimimiz cehaletimizin farkında değiliz.
**********************
Pırıltılı bir zekâ ve yetenek isteyen nüktelerin gücünü küçümseyemeyiz. Hele TBMM’de ve TV’lerde seyrettiğimiz tatsız, yavan ve seviyesiz tartışmaları izledikten sonra.
************************
Mübarek Ramazan Bayramınızı tebrik ediyor ve Bayram sevinci ile dolu günler diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder