17 Ekim 2008 Cuma

Gündem Oluşturma Sanatı

Gündem; Her ne kadar lügat da program veya liste olarak geçse de, günümüzde günlük konuşulan öncelikli konu(lar) veya popüler konu(lar) anlamında kullanılmaktadır.

Konuşulacak konular belirlenirken de; hedef ve maksadın öneminin yanında, fayda mı yoksa zarar mı isteniyor?

İşte bu, belirleyicilerin niyetlerine göre değişir.

Hani denir ya, “Doğru Tektir”

O şimdi öyle değil!

Olayın doğruluk kararı, bakan kişi ve bakılan açıya göre farklı değer taşır.

Muhtelif bakış açıları vardır.

Mesela; Laik açı, Demokratik açı, Kemalist açı, Leninist açı, Sosyal Demokratik(!) açı, İslami açı, vs.
Bu açıların her birinden bakış, olaylara farklı manalar yükler.

Hele niyet kötü ise, hangi açıdan bakılırsa bakılsın, bardağın boş kısmı görülür, yıkıcılık dürtüleri ağır basar.

Taze bir misal;

Tarih 10 Eylül 2008, Star TV Haber programı, sunucu anlı-şanlı(!) Uğur Dündar.

Haber; Antalya’nın Alanya ilçesi Belediye Meclisinden, Demokrat Partili, Hilmi Arıkan adlı meclis üyesi, turistlerin Ramazan ayında ilçe içerisinde mayolu, bikinili, şortlu gezmesine sınırlama getirmek maksadı ile muhtelif yerlere uyarıcı levha konulmasını teklif ediyor.

Sen misin bu teklifi yapan?

Adamı oracıkta yakalasa dövecek…

Vay efendim o yarı çıplak turistler döviz kazandırıyormuş.

Evet, döviz getiriyorlar da, o dövizle bizim ahlakımıza, kültürümüze, dini icraatlarımıza halel getirmiyorlar mı?

Oruç tutan insanları zor durumda bırakmıyorlar mı?

Ve o turistler kendi ülkelerinde o şekilde dolaştıklarını söyleyebilir misiniz?

Tam bir gün sonrası, aynı kanal ve aynı sunucu,

İki bayan hava alanında, kendilerince müsait olan bir zeminde namaz kılıyorlar.

Bu sahneyi de bir işgüzar, cep telefonu ile kaydediyor ve bir şekilde zatı muhtereme ulaştırıyor.

Bu ortamın hoş bir ortam olmadığı doğru,

Ancak o bayanlar mescidi bulma sıkıntısı yaşamış olabilirler,

Mescidin olmadığını düşünmüş olabilirler,

Birilerine sorma cesareti bulamamış olabilirler,

Mescide yetişemeyecek kadar zaman sıkıntısı yaşamış olabilirler…

Yani o çekimi yapan zat, bayanlara sebebini sorsa, belki de mantıklı bir sebebi vardır.

Ama o zaman haber, hem haber değerini yitirmiş olacak, hem de o bayanların şahsında İslam’a ve inananlara saldırma fırsatı kaçmış olacak. (Bu da benim bakış açım)

Ve sayın sunucunun yorumu; “Bu namaz mı, yoksa gösteriş mi?”

Bu haberlerden sonra söz konusu TV kanalına ve sunucusuna, benim bakış açım daha da netleşmiş oldu.

Bu kanal, ahlaka ve dine saldıran bir kanal. (İnşallah yanılıyorum dur.)

Bu cep telefonuyla haber avcılığı yapanlar; Halka açık muhtelif alanlarda pervasızca görüntü kirliliği oluşturan, edepten, terbiyeden nasibini almamış ahlaksızların ahlaksızlıklarını,
Ağaç diplerinde, halka açık alanlardaki bankların üzerlerinde, yer-yöre ayrımı yapmadan, adeta pornografik bir filmin setinde sanat icra edenleri de çekip yayınlanmasını sağlasalar, bu görüntüler de malum sunucular tarafından kınansa, hem kendilerine çeki düzen vermelerini ve hem de özenmeye müsait genç veya çocukların böylesi bir hataya düşmemelerine yardımcı olurlar.

Gerçi birkaç olayı kaydedip yayınladılar, ama edepsizliklerden rahatsız olduklarından değil, yapanların tesettürlü olduğundan dolayı dile doladılar.

Aslında bu yayıncı vatandaşlar için böylesi olaylar gayet masum olaylardır. Zaten haberi haber yapan da, bayanın başörtüsüydü.

Fakat burada başörtüsü, masumiyet zırhına engel bir unsurdur.

Bu yayıncılık zihniyeti ne kadar da Ergenekon kanunlarına uygun…

Bin derdimiz vardı da, bir daha oldu,

Beynimiz, hafızamız çelişki doldu.

Bir eksiğimiz vardı, Ergenekon’du,

Ondanımız da oldu, gözümüz aydın.

Hiç yorum yok: