18 Ekim 2008 Cumartesi

Terörün ve Ekonomik Krizin Kıskacındaki Türkiye

Türkiye bir yandan terör örgütünün saldırıları sonucu verdiğimiz şehitlerin acısı ile yanarken, diğer taraftan küresel ekonomik krizin ateşinde kavrulmaktan kurtulmaya çalışıyor.
Terörist Eylemlerin Tırmanışı:

Terör örgütünün son Aktütün Karakolu’na ve Diyarbakır’da polis aracına saldırıları ile şehit olan asker ve polislerimizin acısı canımızı yaktı. İstanbul’da yakalanan canlı bombanın taşıdığı bombalar ve miktarı, PKK’nın milletimizin nefret ve tepkisini artıran eylemlerine devam etmeye niyetini göstermekte.

Bu terörist saldırılardan sonra TBMM’de sınır ötesi harekât yetkisi verilmesinin görüşmelerinde bir kere daha dile getirilen ve katıldığımız bazı tespitleri özetleyelim:

Adı çeşitli kesimlerce Güneydoğu/Kürt/PKK sorunu olarak tanımlanan problem bir siyasal projedir. Türkiye’nin bölünmesi ve bir kısmında yeni bir devlet kurulması projesinin iç destekçilerinden daha çok, dış destekçileri önemlidir. Dış destek sadece para ve silah yardımından ibaret değil, maalesef ABD ve AB başta olmak üzere siyasi destek veren birçok devletler vardır.

Güneydoğu bölgemizde mevcut ekonomik, sosyal ve kültürel sıkıntılar giderilse bile, bu projeyi gerçekleştirmeye çalışanlar amaçlarından vazgeçmeyeceklerdir.

PKK’nın ana üsleri Kuzey Irak’ta olup, burada otoriteyi temsil eden Barzani tarafından himaye edilmektedir. Barzani’nin desteğini kesmeden bu bölgeden PKK sızmaları ve saldırılarını önlemek çok zordur.

Barzani’nin ABD’ye rağmen ve ABD’nin işaret ettiği politikaların dışında bir hareket tarzını benimsemesi düşünülemez. ABD’nin Irak politikasında en çok güvendiği unsur Kuzey Irak Kürt yönetimidir. Diğer yandan ABD olmasa, Irak’ta diğer unsurlar Barzani’yi yaşatmaz.

ABD, PKK’yı yok etmek istemiyor. Sadece zayıflatarak kontrolünde bir güç olmasını ve Türkiye ile “siyasi çözüm” için masaya oturtmak istiyor. Nitekim Türkiye devletini terör örgütüyle eşit şartlarda müzakereye oturtmak istediğini ABD’li üst düzey iki generalin açıklamalarında açıkça ifade edildi.

5 Kasım 2007 tarihinde ABD Başkanı Bush ve Başbakan Erdoğan arasında varılan mutabakat ile ABD Türkiye’ye istihbarat desteği vermesi karşılığı, Türkiye’nin uluslar arası hukuktan doğan meşru savunma hakkı (sınır ötesi kara harekâtı yapma hakkı), ABD’nin izin verdiği ölçüde yapabilir hale gelmiştir. Dağlıca saldırısından sonra yaptığımız “Güneş Harekâtı” ABD’nin baskısıyla sınırlı kalmış, daha sonra da bir kara harekâtı yapılamamıştır. Barzani Türkiye’ye karşı arkasında ABD desteğinin var olduğu ve olacağı güvencesini hissetmektedir.

Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan’ın teröristlere “terörü bırakın, siyasetin parçası olun” çağrısı ABD’nin hedefi ile örtüşür niteliktedir. En hafif ifadeyle, bu sözlerin sorunun Türkiye lehine çözümüne hizmet etmediği ortadadır.

ABD ve onun üzerinden Barzani’ye, Türkiye’nin önemi ve kararlılığını anlatacak bir politika uygulanamazsa, terör örgütünün cesaretinin kırılması ve eylemlerinin sona ermesini beklemek doğru olmaz. Ve daha çok şehit cenazesinde acı ve öfkemizi dile getirmeye devam ederiz.

Ekonomik Kriz Sarsmaya Başladı:

Dünyada yaşanmakta olan finansal krizin reel sektörü de vurmaya başladığı görülüyor. Boyutunun ne olduğu tam olarak anlaşılamayan, dibi henüz görülemeyen krizden, Türkiye’nin de etkileneceği artık herkes tarafından ifade edilir oldu.

Türkiye’de de, bankaların kredi vermekteki aşırı tedbirli davranması ile reel sektöre olan kan (para) dolaşımı azalmış durumda. Piyasada her türlü malzemeye talep kesilmiş, ödeme problemleri yoğunlaşmış vaziyette. Önümüzdeki gün ve aylarda üretimin ve büyümenin düşmesi, iflaslar ve işten çıkarmaların artması beklenmekte.

Ekonomik Krizden Siyasi Fırsat Çıkarmak:

Büyük ekonomik kriz dönemlerinden sonra zenginlikleri azalan ülkelerin diğerlerinin kaynaklarına göz dikmesi, savaşlar ve siyasi çalkantılara yol açmıştır. Dileriz bu kapsamda gelişmeler olmaz.

Ekonomik krizin Türkiye’deki yansımasının uzun süreli ve derin olması ihtimali büyüktür. Ancak her kriz gibi bu da süreli olacak ve bir gün normale dönülecektir.

Bu dönemde ABD’nin yaşadığı ekonomik ve siyasi sıkıntılar ile ABD yönetiminde gerçekleşecek değişiklik, Türkiye’nin PKK ve Barzani’den daha önemli olduğunu anlatabilmesi açısından uygun bir zemin oluşturabilir.

Yeter ki yöneticilerimiz kriz yönetimi konusunda başarı gösterebilsin. İç ekonomik ve siyasi sarsıntılar arasında özgüvenini kaybetmeden, dış politikada kararlı davranabilsin.

Hiç yorum yok: