29 Haziran 2008 Pazar

Ensemizde Neler Oluyor

Bir taraftan kadim dostumuz(!) ABD, 1 Mart tezkeresinden dolayı, şimdiye dek gizlediği kinini, artık aleni olarak kusmaya başladı ve her fırsatta intikam imasını dillendirmekte...

Uzun yıllardan beri bizden istediği her şeyi kolayca elde eden ABD, bu tezkerenin reddi ile belki de ilk defa istediğini alamamıştı.

Kinini gizleme gereğinden de, bu alışık olmadığı ret cevabından dolayı vazgeçti.

Son olarak ABD’nin Ortadoğu politikasını şekillendiren Mark Kirk, "ABD eskiden Türkiye’nin AB üyeliği için Almanya ile çarpışmaya bile hazırdı. Ama bizim size ihtiyacımız olduğu zaman siz ortada yoktunuz! 1 Mart tezkeresinden sonra Türkiye’nin önemi yüzde 90 azaldı diyebilirim. ABD artık Türkiye’den hiçbir şeye karışmamasını bekliyor." diyor.

Yani 100 yılda bir defa, istemeye istemeye (!) sırtımızdan indirdik, sırtımızda taşıdığımız asır bir kalemde yok oldu.

İşte böyle nankör dostlarımız (!) var bizim.

Öyle ya Irak, artık istedikleri gibi kullanabilecekleri kocaman bir alan, İncirlik’e ne gerek var?

Ayrıca hala kullanabilecekleri birkaç devletçik de ellerinin altında.

Mark Kirk denen zat, bu ülkeciklerden Ürdün ve Kuveyt’i kastederek “İkisi de çok iyiler ve bize büyük destek veriyorlar.” diyor. Bu söz de, bizim adımıza aba altındaki sopa…

Bu kapsamda Ermeni soykırım saçmalığını da, bir tehdit unsuru olarak hep gündemde tuttuğunu da unutmamak gerekir.

Diğer taraftan Fransa dışişleri bakanı Erbil’e gelip (illegal) bir elçilik kurduğunu açıkladı. Ki şüphesiz bunu diğer birçok AB ülkesi takip edecektir. (Kurulacak bir Kürt devletinin 48 ülke tarafından tanıyacağına dair haberler dünya basınında 2 yıl önce yayınlanmıştı.)

Ardından yine Fransa öncülüğünde AB ordusu kurma kararı konuşuluyor.

Hem de Türkiye dışlanarak yapılıyor bu organizasyon.

Bu ordunun kontrolü de, yıldızımızın en barışıksız olduğu Fransa, Almanya ve Polonya ya veriliyor…

Ve son kahpelik. Tam bir komedi;

Türkiye'nin sınır ötesi harekâtına Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde dava açıldı.
Hem de Özgürlük getirme bahanesiyle Irak’ı kana bulayan iki ülkeden biri olan İngiltere’nin densiz bir Avukatı tarafından.

1,5 milyon Irak’lıyı katleden, 800 bini aşkın Iraklı kadına-kıza tecavüz eden çapulcuları görmezden gelen, Avukat mıdır soytarımıdır bilinmez ama birçok Avrupa ülkesinden destek alacağı kesin.

Şanlı bir Osmanlı tarihi bütün ihtişamı ile sayfaları süsledikçe ve biz bu tarihe layık olmayıp, küçük siyasi hesaplar peşinde koştukça bu baskılar devam edecektir.

Bazıları Domatesimizi gümrükten geri gönderecek, bazıları gözümüzün üstündeki kaş’ı fark edecekler.

Eşsiz coğrafi yapımıza salyalar akıtanların baskılarından kurtulmanın yolu;

Gerçek bir eğitim sistemi, iç barış, kendimize saygı, teknolojide bağımsızlık ve başta Bor olmak üzere yer altı potansiyellerimizi harekete geçirerek enerji de güç sahibi olmaktır.

Tabi kendimize ait bir Anayasanın da biran evvel yapılması da şart.

Çünkü dünyanın bir sürü ülkesinden çalıp çırptığımız maddelerle oluşturduğumuz Anayasa bize yar olmadı, cübbeyi demokrasinin üstüne çıkardı, iç barışı sağlamaya yetmedi…

Ve tabii 411’in 9’dan büyük olduğunu kabullenecek vicdanlar…

Ensemizde kirli oyunların oynandığı şu dönemde Cenab-ı Hak, vicdanlarımızı Pentagondan daha uzak eylemesin…

Hiç yorum yok: