Uzun zamandan beri yazmıyordum. Nasıl olsa plaketimi de almıştım. Yunus Beyin de teşvikiyle tekrar yazmaya karar verdim. Yazmadığım süre zarfında Yunus Beyle birlikte 1985 den günümüze Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın tüm faaliyetlerini internet ortamına taşıdık.
Böyle düşünürken geçen gün okuduğum bir hikaye aklıma geldi. Küçük kasabanın birinde genç bir adam kendi işini kurdu. Perakendecilikle uğraşıyordu. Çevresinde sevilen biriydi. Adam, bir yıl içinde küçük bir kasabadan ülkenin bir ucundan diğerine uzanan bir zincir oluşturdu.
Bir gün aniden rahatsızlandı ve hastaneye kaldırıldı. Doktorları ömründen az bir zamanın kaldığından endişe ediyordu. Yetişkin üç evladını yanına çağırdı ve onlara bir görev verdi. İçinizden birini, yıllarca büyük emeklerle kurduğum şirketimin başına geçireceğim. Hanginizin bunu hak ettiğine karar vermek için sizlere 100 YTL para vereceğim. Bu 100 YTL ile ne alabiliyorsanız alacaksınız. Fakat akşama geldiğinizde paranızla aldığınız şey hastane odamı bir uçtan bir uça doldurmalı.
Çocuklar bu başarılı şirketin yönetimini ele geçirme fırsatı karşısında heyecana kapıldılar. Üçü de kasabada paralarını harcayıp akşama hastaneye geri döndüler. Babaları 100 YTL ile ne yaptıklarını sırayla çocuklarına sordu?
Büyük oğlu, arkadaşımın çiftliğine gittim. 100 YTL yi verdim ve 4 balya saman aldım dedi. Sonra odadan dışarı çıktı, saman balyalarını getirdi ve havada savurmaya başladı. Oda bir anda samanlarla doldu. Ama bir süre sonra samanların tamamı yere indi ve babanın dediği gibi odayı bir uçtan bir uça dolduramadı.
Ortanca oğlu, yorgancıya gittim. 4 yastık aldım dedi. Aldığı yastıkları odada silkeleyerek tüyleri dağıttı. Zaman içinde bütün tüyler yere düştü. Ancak babanın isteği yine gerçekleşmedi.
Küçük oğlu ise, 100 YTL yi bozdurdum. 50 YTL yi bir hayır kurumuna, 30 YTL yi hastane inşaatına verdim. Kalan paramla da kibrit ve mum aldı dedi. Işığı kapatıp mumu yakınca, oda mumun yaydığı ışıkla dolmuştu. Oda, samanla ve tüyle değil ama mumun yaydığı ışıkla bir uçtan bir uça aydınlanmıştı.
Baba, bu durumdan memnundu. Küçük oğlunu şirketinin başına geçirdi ve oğluna, hayat hakkında çok önemli bir şeyi, ışığını yaymasını biliyorsun dedi.
İşte hikayemizdeki gibi Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın kuruluşundan bugüne kadar tüm faaliyetlerini günümüze taşıyan ve örnek bir çalışma yapan büyüklerimize sonsuz teşekkür ediyorum. Bu çalışmalar bundan sonraki faaliyetler için bir yol gösterici olacak ve ışığımızın her tarafı aydınlatmasına vesile olacaktır.
Allah kendilerinden razı olsun…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder