24 Ocak 2009 Cumartesi

Kocaeli’nin Rüzgarları Ekonomi Kokuyor…

Bir zamanlar Avrupalılar  "SEYHAN AKAR TÜRKLER BAKAR" demişler. Şimdi Seyhan yine akıyor ama üstünde üç barajımız, çak sayıda sulama kanallarımız var. Elektrik üretiyoruz, verimli topraklarımızı suluyoruz. Çukurova  bütün Türkiye'yi besliyor, ihracat yapıyor..

Şimdi Avrupa "RÜZGAR ESER TÜRKLER BAKAR" diyorlar. Haklılar. Ülkemiz rüzgar potansiyeli bakımından Avrupa'nın en zengin ülkesi. Kocaeli'de Türkiye'nin zengin rüzgar potansiyeline sahip illerinden birisidir. Ama Kocaeli'nde tek bir rüzgar santralinin kurulduğunu duymadım.

Halkımız, şirketlerimiz ekonomik sıkıntı içindeyken hükümet yeni çözümler üretmesi gerekirken Ergenekon'la yatıp Ergenekon'la kalkıyor. Şimdi bir de Gazze olayları çıktı. Bizimkiler salvolar atan kahraman kesildiler. Neticede binlerce yaralı, binden fazla şehit. üzülüyoruz. Koca başbakan ağlıyor.

Kırım kaybedildiğinde ağlayan padişaha anası - ağla oğlum ağla senin gibi acizlere kadınlar gibi ağlamak yakışır demiş.  Şimdi  bu sözü söyleyecek analar,  insanlar  nerde?..

Kudüs'ün çevresinde  Filistin'de  Suriye topraklarında yatan on binlerce şehidim  bu olaylara ne diyor acaba.?  Osmanlıya başkaldırıp İngilizle, Yahudi ile karşımıza çıkanlar Kudüs'e kol kola birlikte girenlere şimdi ne oldu? Mustafa Kemal Atatürk ordularını Şam'a, Haleb'e , Toros'lara çektiği yılları olayları. birlikte değerlendirilmeli Anadolu  o yıllarda kan ağladı..

Dert söyletir derler. Biz ana konumuza dönelim. Dünyamızda sürdürülebilir kalkınmanın devamı için temiz çevre teknolojilerinin geliştirilmesi ve uygulanması gerekmektedir. Aksi takdirde topraklarımız, yeraltı su kaynaklarımız, akarsularımız, göllerimiz kirlenmektedir. Doğal kaynaklarımız yok olmaktadır.

Bacalardan çıkan sera gazları asit yağmurlarına ve küresel ısınmaya sebep olmaktadır. Asit yağmurları yeşil alanları, ormanları yok etmektedir. Oysa yeşil alanlar ve ormanlarımız Bizim ihtiyaçlarımızı sağlayan ürünler ve olmazsa olmazların başında gelen Oksijen gazını üretmektedir.

Oksijen gazı olmazsa hayat olmaz.  Yüce kitabımız Kuran-ı Kerimin Yasin suresinin 80. ayeti kerimesinde bu husus belirtiliyor. Modern Kimya yeşil ağaçların oksijen ürettiğini son asırda tespit edebilmiştir.

Çevremizin korunması ve sürekli gelişme için başta yapılması gereken iş: enerjiyi temiz kaynaklardan üretmektir. Seyhan nehrinin üzerindeki Hidroelektrik santrali, Rüzgar santralleri gibi temiz enerji üreten santralleri kurmak gerekir. Almanya'da rüzgar santrallerinin üretim kapasitesinin 10,000 MW 'a yükseldiği ifade edilmektedir. Ülkemizde 80,000 MW  Rüzgar potansiyeli olmasına rağmen  kurulu  güç  birkaç  yüz MW civarındadır.

Rüzgar santrallerinde geç kalışımızın en büyük sebebi Hükümetlerimizin bu konuda kanun, yönetmelik, teşvik tedbirleri çıkartmakta gecikmeleridir. Hükümetler ülkemizi doğal gaza bağlamak için gösterdikleri çabanın onda birini  bu sektöre gösterselerdi enerji de dışa bağımlı hale gelmez, halkımız da ısınma sıkıntısına düşmezdi.

Kocaeli'mizin Karadeniz kıyıları da, Dağların tepelerinde esen rüzgarlar, rüzgar santraller kurmak için yeterli gözükmektedir. Bu konuda Türkiye Rüzgar Haritasını ve yerel tecrübeleri incelemek gerekir. Elektik İşleri Etüd İdaresi Genel Müdürlüğü Web sitesi bu konuda en güzel kaynaklardan birisidir.

Ayrıca Googlda  " Rüzgar santralleri " yazıp ve entere basarak Türkiye'mizde bu sektörde yapılanları görebiliriz.

Çevre konularında, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği konularında www.iso.org.tr den büyük ölçüde yaralanılabilinir.

Doğa bize değil, biz temiz bir doğaya muhtacız.. Muhtacız O'na......

Hiç yorum yok: