24 Nisan 2009 Cuma

2009 Yerel Seçim Analizi

İlgi alanıma giren ilk yerel seçimler rahmetli Turgut Özal'ın başkanlığı döneminde 1984 yılının mart ayında yapılan seçimlerdir. ANAP tek başına iktidar Turgut Özal siyasetin yeni ve parlayan yıldızı. İlerleyen saatlerde seçim sonuçlarını takip ederken Başbakan Özal'ın canlı yayında bir açıklaması dikkatimi çekiyor; 25 sene iktidardayız.

ANAP başta İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere silme götürüyor. Siyasette çoğu zaman halkın verdiği yetki halk için kullanılmıyor. Seçimlerden sonra zam yağmuru yapılınca zammı niye seçimden önce yapmadınız diye soran gazeteciye, "Ben enayi miyim?" cevabını verirseniz nasıl olsa halk enayidir.

Boğaz köprüsünden geçerken kasetle neşeni bulurken vatandaşın neşe durumundan haberin olmazsa bir dahaki seçimde olursunuz ters köşe.

89 mahalli seçimlerine gelince ANAP'ın kazandığı il sadece Malatya belediye başkanlığı idi. Anlaşılan enayi yerine konulmak halkın çok zoruna gitmişti, rüştünü ispat etme ihtiyacı hissetmişti. Bu seçim ANAP için sonun başlangıcı oldu.

Rahmetli Özal postu Çankaya köşküne atmak suretiyle kendini garantiye almak ihtiyacı hissetti. Gemi su alıyordu, hasar büyüktü, tamir tutmazdı. 25 yıllık iktidar hayali 6. yılında kabusa dönüştü.

1989 belediye başkanlığı seçimlerini Sn. Erdal İnönü'nün genel başkan Sn. Deniz Baykal'ın genel sekreteri olduğu o günün SHP'si günümüzün CHP'si %27 lik oy oranıyla silme kazanmıştı. Bu seçim SHP'yi 91 seçimlerinde iktidara taşımıştı. Demirel-İnönü koalisyonu kurulmuştu.

Bu başarı SHP(CHP)'lileri seçim sarhoşu yapmıştı. Onlarda ilanihaye iktidarda kalacaklarını düşündükleri için halkı önemsememeye hata üstüne hata yapmaya başlamışlardı. Büyük şehirlerde çöp dağları oluşmaya başlamıştı.

Yolsuzluklar tavan yapmış ASKİ ve İSKİ unutulmazlar arasına girmişti. Halktan yetkiyi alıpta halkı unutanları, halk unutmaz. SHP önce belediyeleri kaybetti, sonra genel seçimlerde baraja takıldı. Deniz Baykal genel başkanlıktan istifa etti. Halk enayi yerine konulmaktan hoşlanmıyor ve hiçbir partiyi hiçbir lideri alternatifsiz görmüyordu. Vatandaş önce sarı kartla uyarıyor hata devam ediyorsa arkasından kırmızı kartı gösteriyordu.

Siyasiler ibret almıyor, tarihte tekerrür ediyordu.

Bu kadar uzun giriş yapmamın sebebi geçmişi bilirsek günümüzü doğru tahlil edebiliriz.

Ben AK Parti iktidarının bu ülke için bir şans olduğuna inanan insanlardanım. Ama AK Parti bunun ne kadar farkında?

Halkımız rahmetli Adnan Menderes ve Turgut Özal'a verdiği yetkiden daha fazlasını AK Partiye verdi. Merhum Menderes'in Sn. Abdullah Gül gibi cumhurbaşkanı Merhum Özal'ın da Tayyip Bey gibi bir başbakanı yoktu.

AK Partinin dolayısıyla Sn. Başbakanımız Tayyip Bey'in bu şansı iyi değerlendirmesi gerekir. Bu seçim büyük şehirlerde bile adayların partilerden daha belirleyici olduğunu gösterdi, vatandaş daha seçici, daha duyarlı hareket etti.

Soba borusunu, ceketimizi aday yapsak seçim kazanırız ifadesi vatandaş cahildir, aklı kesmez, parti lider ismiyle işi götürürüz anlayışı artık bitmiştir.

Vatandaşı cahil görüp küçümsememek gerekir, aksi takdirde son pişmanlık fayda vermez.

Bu seçimde AK Partinin %47 den %39 a inmesi elbette bir kayıptır. Ama 2007 genel seçimlerinde %7-8 lik oy Sn. Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığı'na destek, 367 dayatmasına tepki olarak verilmişti. Onları düşerseniz AK Parti'nin aldığı oy normaldir. Ama başarı bu emanet oyların partide tutulmasıdır. Aday tespitlerinde yapılan hatalar İstanbul ve Ankara'da bir çok ilçenin kaybedilmesi mazeretsiz bir yenilgidir. Bunun yanında bazı il ve büyükşehir belediye başkanlıklarının kaybedilmesi hatanın doğru tespiti için üzerinde doğru düşünülmesi gereken bir husustur. Bu sarı kartın kırmızı karta dönüşmemesini temenni ederim.

Sn. Başbakanın kazanılmasını çok istediği Diyarbakır büyükşehir belediyesi başta olmak üzere Güneydoğuda birçok il belediye başkanlığının kaybedilmesi de üzerine önemle düşülmesi gereken bir durumdur.

Başbakanımız Siirt damadıdır. Siirt belediye başkanlığının kaybedilmesin de ne gibi hatalar yapıldı. Bir çok çamaşır makinesi, buzdolabı, çekyat dağıtılmasına rağmen AK Partinin Tunceli'de bağımsız aday kadar oy alamayıp 3. parti olması da üzerinde önemle durulması gereken bir husustur.

Doğru teşhis yapmadan doğru tedavi uygulamanız mümkün değildir. Doğru tedavi uygulayabilirler mi derseniz, şimdiye kadar uygulanmamıştır. Ak Parti açısından bu seçimde en başarılı il Kocaeli teşkilatıdır.

13 de 12 yapmak hedefi 12 den vurmak demektir. Bunun için Kocaeli teşkilatını tebrik ediyor, seçilen başkanlara başarılar diliyorum.

CHP'nin bu seçimlerde derin güçlerden uzaklaşarak halka ( halkın inanç-kültür ve değerlerine ) azda olsa yakınlaşmanın olumlu sonucunu gördü. CHP oylarını daha da arttırmak, iktidara yürümek yada bir kenarından tutunmak istiyorsa başörtüsünün karşısında değil de yanında olması gerekir. Bunu akıl eder yada buna cesaret edebilir mi onu zaman gösterecek.

MHP'nin bu seçimde diğer seçimlere göre oylarını arttırması bazı büyükşehir belediye başkanlıklarını kazanması doğru aday tespiti ve  olumlu muhalefetin sonucudur. Bu seçimin dikkat çeken bir partisi de SP'dir. Yeni genel başkanın rüzgarıyla oylarını %100 arttıran tek partidir. SP bu seçimde belki %10 lara bile ulaşabilirdi ama halk tarafından benimsenmeyen söylemler, teşkilatların sivri ve itici konuşmaları genel başkan Sn. Numan Kurtulmuş'un rüzgarını kesmiştir. Halkın itibar etmediği söylemler partiye oy getirmez gelecek oyları bile engeller.

SP teşkilat ve söylemini de genel başkana uygun bir şekilde yenilerse %10 barajını çok rahatlıkla aşar ve AK Partiye ciddi alternatif olabilir.

Bu seçimin en üzüntü verici yönü ise Sn. Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının elim bir kaza sonucu Rahmeti Rahmana kavuşmalarıdır. Bu vesile ile onları bir kez daha saygı ve rahmetle anıyorum. Kabirleri nur, mekanları cennet olsun.

Seçimlerin ülkemize ve tüm insanlığa barış ve huzur getirmesi temennisiyle...

Hiç yorum yok: