21 Nisan 2009 Salı

Türkiye’nin Güvenilirliği

Yine bir 10 Nisan'ı geride bıraktık. Ermenilere kötü muamele yapılmasını engelleyemediği iddialarıyla daha önce beraat etmesine rağmen; Divan-ı Harp'te idama mahkum olan, Atatürk tarafından verilen bir teklifle TBMM'nin milli kahraman olarak ilân ettiği, milli şehit Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey'i, Talat, Cemal ve Sait Halim Paşaları, şehit Dışişleri mensuplarımızı ve diğer şehitlerimizi rahmet ve saygıyla anıyoruz.

Rahmetli Kemal Bey'in ipini çekenler; aslında Osmanlı'nın da ipini çekmişlerdi. Dünden ders alarak Ermeni açılımı adı altında, dış dayatmalarla politika oluşturarak Cumhuriyet'in ipinin çekilmesine de fırsat vermeyelim. Gelecek nesiller tarafından lanetle anılmayalım.

Günümüzde Ermenistan'la ilişkileri normalleştirmeye ve sınır kapısının açılmasına zorlanıyoruz. Sınır kapısı açılmasının ve ilişkilerin normalleştirilmesinin şartları bellidir. Doğu sınırınızı tanımayanlarla ve soykırım iddialarını terk etmeyenlerle nasıl ilişki geliştireceksiniz?  Doğu Bölgemizi Batı Ermenistan olarak resmen ilân edenler ve Ağrı Dağı'nı sembol seçenlerle ilişkiler nasıl normalleşecektir? Karabağ işgali basit bir olay mıdır?  Yetkilileri ülke çıkarlarına, tarihi gerçeklere uygun ve sorumlulukla davranmaya davet ediyoruz.

Türkiye bir dönüm noktasına getirilmiştir. Uzun yıllar bürokraside ve birçok kademede yönetimden uzak tutulduklarını, maneviyat ve inanç yönlerini öne çıkararak iddia edenler, bugün imtihan vermektedir. 2009 yılındaki gelişmeler geleceği şekillendirecektir. Milli gurur ve hassasiyetimizi rencide edici uygulamalar Türkiye'ye çok şey kaybettirmektedir. Türkiye güvenilirliğini ve rehber olma özelliğini kaybetmemelidir. Gelişmeler aksi yöndedir.

Sınır kapısının açtırılması Avrupa'ya  enerji hattının ulaştırılması için mi istenmektedir?  Yıllardır sınır kapısı dahil birçok konuda yanlışlar yapılmış, geri adımlar atılmıştır. "Bugün açarız, yarın gerekirse kaparız" anlayışı ciddi devlet adamlığıyla bağdaşmamaktadır. Maalesef bunu Sayın Yaşar Yakış dile getirmektedir. Türkiye demokratik bir ülke ve açık rejime sahip ise;  bazı bilgileri Azeri basınından takip etmek durumunda olmamalıydık. Sayın Cumhurbaşkanı'nın bir  futbol maçı dolayısıyla  Erivan'a yaptığı ziyaret sonrası  Ermenistan  uzlaşma ve işbirliği  sergilememiştir. Tam tersine cesaretlenmiş ve Türkiye düşmanı  bir siyaset uygulamıştır.

Küresel gücün çıkarlarına uygun olarak ülkemiz üzerinde oyunlar oynanmaktadır. Irak'tan çıkacak olan ABD'nin kontrolünde bir gecekondu devlet kurdurulmaya ve bu devletin tarafımızdan desteklenmesine çalışılmakta; İslâm ülkeleri ile Türkiye karşı karşıya getirilmek istenmektedir. Diğer taraftan, kardeş Azerbaycan ile ve dolayısıyla Avrasya-Türk Cumhuriyetleri ile aramız açılmakta ve önümüze engeller çıkarılmaktadır.

29 Mart mahalli seçimlerinden sonra ekonomik krizin bize teğet geçmediği, tam tersine Türkiye'nin geç tedbir almakla krizden en çok etkilenen ülkelerin başlarında olduğu görülmektedir. Hedef alınan kalkınma hızı %4'lerden eksilere düşmüştür. Cari açıktaki artış korkutucudur. İşsizlik ve gelir dağılımının bozulması, IMF reçetelerine bağlı kaldıkça daha da artacaktır. Sanayi sektöründeki daralma geçen seneye göre %20'leri aşmıştır. Yolsuzlukların üzerine gidilmemekte, tam tersine örtülmeye çalışılmaktadır. Sık sık ülkeye gündem değiştirtici konular sunularak sorunlar gizlenmektedir.

Görüldüğü kadarıyla 29 Mart seçimlerinden sonra aşağıdaki sorunlar ülkenin gündemine gelecektir:

IMF reçeteleriyle işsizlik ve vergiler artacak, gelir dağılımı bozulacak, özelleştirmeler hızlandırılacaktır,

Anayasanın başta giriş maddeleriyle uğraşılacak, Türkiye'ye makas değiştirtilmeye çalışılacaktır,

Ruhban okulu Patrikhane'nin istediği gibi açtırılacaktır,

Ermenistan'la ilişkiler çıkarlarımıza aykırı yönde gelişecektir,

Türkiyelilik ve Yeni Osmanlılık gibi garip yapay kimlikler piyasaya sürülecektir,

Milli kurum ve kuruluşlar mümkün olduğu kadar etkisizleştirilecektir,

Terör örgütü dışlanacak ancak, terörün amaçları yönünde siyasallaştırma örnekleri ortaya konacaktır,KKTC'nin varlığı tehlikeye düşecektir.      

 

Hiç yorum yok: