1 Nisan 2009 Çarşamba

Alperenler Yasta

Kurudu gözde pınarlar/Canım içre canım gitti...

Devrildi iri çınarlar nice gül fidanım gitti

Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu

Günler geçti Ağam...

Kaç uykusuz gece aktı zamanın yanağından. Kaç seher düştü gözkapaklarımdan... Kaç sabahı yitirdim gecenin ortasında... Yüreğim Kerbela misali kan içerken, gün niyetine, tan niyetine ben ağarırken, kaç umut huzmesi karanlığın terkisinde kayboldu... Bir ikindi serinliğinde düştüğün yoldan, bir yatsı zamanı gelir diyordum. Zamanı doğradım avuçlarımda, zamansızlığa ayarladım yüreğimi... Hava sisli, dağlar geçit vermiyor, ayaz üşütüyor Ağam, ayaz üşütüyor...

Kesen bir kış hançeri düştü bağrımın üzerine.

Bahar seninle gitti, gül seninle... Umutlarım seninle...

Yollara düştü gönüller, dağlara düştük bir akşam üstü...

Ağam, gözlerim sağnak sağnak yoluna düştü...

Zaman daraldı Ağam,

Yüreğimiz darda, aklımız zorda... Sabah niyetine biz ağardık her şafak vakti. Tespih ettik, saydık geçen zamanı... Duruşun bir ermiş yadigârıydı, gönlümüzün dağlarında... Sözlerin bin umut gibiydi ruhumuzun ağlarında... Sen gittin diyorlar ağam sen gittin diyorlar... Gözlerim kan çanağı şimdi, teselli kar etmiyor. Alpler, Erenler hakkına kime gücendin de gittin ansızın... Gittiğin yol mübarekti, yüceydi... Gül gibi anlamlı, inceydi... Peşindeydik, vallahi peşindeydik... Şimdi karlı dağlar başında ahu zar ediyoruz. Kalbimiz kırık, gönlümüz yasta...

Bir kış vurgunu yedik ansızın...

Bahar seninle gitti, gül seninle...

Yollara düştü gönüller, dağlara düştük bir akşam üstü...

Ağam, gözlerim sağnak sağnak yoluna düştü...

Umut tükendi Ağam,

Yürek tükendi... Sen gittin diyorlar ya aklım almıyor, inanmıyor aklım... Ağam yiğittir, ne karlı dağlar görmüştü, ne zindanlar tanımıştı diyorum. Düştüğü yerden bir daha kalkar diyorum ya... Umut bu ya, Allah'tan ümit kesmiyordum kavlimizce...

O karlı dağlar türküsüz olmaz Ağam, türküsüz olmaz. "Yiğit yarsız olur ülküsüz olmaz" diyordun hani... İlâyı Kelimetullah için, ol bayrak için, şol ezanlar için düşmüştük yola... Çocuk aklım senin peşine düşmüştü, senin sözlerine tutunmuştu işte. Şimdi bırakmış bizi gidiyorsun. Alınlar secdeyi kuşanırken, dualarımızın içindesin, kalbimizin içindesin unutmayası...

Bir kış vurgunu yedik ansızın...

Bahar seninle gitti, gül seninle...

Yollara düştü gönüller, dağlara düştük bir akşamüstü...

Ağam, gözlerim sağnak sağnak yoluna düştü...

Yetim kaldı körpe çağam, feryadımı nice boğam

Gün doğmak üzere Ağam, gün batarken inim gitti...

Alınlar secdeyi kuşandı Ağam,

Alınlar secdeyi kuşandı beş vakit...

Dualar senin niyetine O sevgilinin dergâhına koşuyor... Yürek susuyor, gönüller yasta... Bu yürek yaralı, bu yürek yetim şimdi. Bir kış vurgunu yedik, yaralandık, üşüyoruz... Gözlerimiz şimdi rahmette bulut gibidir. Salkım saçak bir hüzün düşüyor omuzlarımıza. Taş gibi ağır olan bir hüzün, bu ayrılık ölüm gibidir.  Kurşuni bir duman sarıyor gözlerimizi. Masmavi geniş gökyüzü, daralıyor ve kararıyor gözlerimizde. Ufkumuza uzak hatıralarımız yığılıyor.

Sanki sen gitmemişsin ağam, biz bu acıyı hiç yaşamamışız gibi... Saniye sürmüyor, o dağ gibi onulmaz acı, o sis, o karlı dağlar, o karanlık gün düşüyor kalbimin üzerine. O tarifsiz gerçeğin içine düşüyorum ölesi...

Alınlar secdeyi kuşanırken, dualarımızın içindesin, kalbimizin içindesin unutmayası...

Bir kış vurgunu yedik ansızın...

Bahar seninle gitti, gül seninle...

Yollara düştü gönüller, dağlara düştük bir akşamüstü...

Ağam, gözlerim sağnak sağnak yoluna düştü...

Bu bir nesildir sürekli, gözü pek çatal yürekli

Zor günlerimde gerekli, dağlar  gibi Ağam gitti...

Alperenler yasta Ağam,

Umut bitmiş, fitili tükenmiş kandilin. Işık sönmüş diyorlar, karanlık çökmüş Alperenler yurduna. Bir büyük Alperen göç eylemiş diyorlar. İnanmam buna, yürek buna nasıl dayanır, aklımız nasıl... Bütün cihan inansa, ben inanmam Ağam, ben inanmam... Şafak nöbet tutarken ruhumuzda bu karanlık nasıl çöker üstümüze, nasıl susar tan yüzlü Ağamın türküsü... Zaman çok geçmiş. Geç kalmışız sana varmaya. Dağlar geçit vermemiş, tipi yolları tutmuş, kader "tamam" demiş. Hakk'a yürümüşsün, en sevgiliye gitmişsin diyorlar. "Orada gözler aydın/ burada baş sağlığı/ İki ayrı dünyada iki ayrı tören var/Allah katından gelen bir yüce buyruk üzre/Aramızda ansızın çadırını deren var" Diyen şairin sesi düşüyor bağrımın üzerine.

Yıkılıyorum...

Sen gittin diyorlar, yoksun...

Ağlıyorum, ağlıyorum...

Hiç yorum yok: