25 Nisan 2009 Cumartesi

Kafanız Kaç Derece?

İş adamları, ilginç kişiliğe sahip. Olaylara diğer insanlardan farklı bakabiliyorlar, onları farklı dillendirebiliyorlar. Geçen gün, kendisiyle merhabamız olan bir iş adamıyla birkaç dakika sohbet ettim. Sohbetinin bir yerinde söylediği "Sizin gibi kafası üç yüz altmış derece olan insanları her zaman önemserim." cümlesini uzun süre hafızamdan silemedim. "Üç yüz altmış derecelik kafa", ne demekti? Kişileri değerlendirme ve bir bakış açısını ifadelendirme bakımından orijinaldi bu cümle.

Bir eğitimci olarak, biz, öğrencilerimize istikamet sahibi olmalarını, değerler edinmelerini, istikametlerinden ve değerlerinden kopmamalarını ısrarla tavsiye ediyoruz, onlara bunun önemini vurguluyoruz.  İstiyoruz ki, insanlar temel değerlerde birleşsinler, kavga etmesinler, barış içinde yaşasınlar. Üç yüz altmış derecelik bir kafaya sahip insan modeli ile, istikamet sahibi bir insan modeli nasıl ve nerede uzlaşabilecek? Onları uzlaştırmak, kapıştırmak sonucunu doğurmaz mı? Öyle ya, birinde ansiklopedik olacaksın, diğerinde tekdüze...

Dıştan bakıldığında bir çelişkinin olduğu yadsınamaz. Ancak, üç yüz altmış derece olması istenen radarın adı, kafa. Üç yüz altmış derecelik kafa; her bilgiye açık, ön yargılardan uzak, hür düşünceli olan; gözleri kör, kulakları sağır olmayan bir kafa demek. Her şeyi bilen; ancak her şeyi yapmayan kafa demek. Kafa, bilginin; gönül, eylemin yatağıdır. Kafa bilgiyi depolar;  bilgi, idrakle bilince dönüşür ve gönül uzuvlar aracılığıyla bunu eyleme döker. Üç yüz altmış derece kafası olmayanın, eylemi de bilinçsiz olacaktır. Paratonersiz gönül, tehlikelerden uzak değildir. Kafasını bilgiye açmayanlar, gönlünü kör ederler. Üç yüz altmış dereceye açık kafası olmayanların, doğru istikamete sahip olmaları da beklenmemelidir. İş adamı arkadaşımızın niteliğini belirlediği kafa ile bir eğitimci olarak yetiştirmeyi arzuladığımız insan modeli arasında bir çelişkiden değil, bilakis bir gereklilikten söz etmek daha uygundur.

Üç yüz altmış derecelik kafası olanlar, şüphesiz, olayları, olaylardaki esrarı; evreni, evrendeki insan gerçeğini daha iyi idrak edeceklerdir. Bilgisiz inanç kör, inançsız bilgi topaldır. Gerçekleri, tam ve doğru bilgiyle idrak edebiliriz. Bilginin zararlısı, olmaz; en zararlı bilgi bile faydalı bilgiyi bize tanıtacağı için yararlıdır. Bir bilginin faydasız olduğunu söylemek, o bilginin faydasızlığını bilmekle mümkündür. Bilgi, güçtür; kişiye cesaret verir. Bilgi ışıktır; karanlıkları aydınlatır. Bilgi, bir birikimin sonucudur; insana perspektif kazandırır. Bilgi, geçmişle geleceği birbirine bağlayan, bugün ayakta kalmamızı sağlayan köprüdür. Bilginin yatağı kafa, vasıtası dil, amacı mükemmel insandır. Evrenin de insanın da merkezinde insan vardır. Her ikisinin hedefi, insana, insan olduğunu hissettirmektir. Bilgi, hem yaşatır hem öldürür. Yaşatan bilgiyi yudumlamak için, öldüren bilgiyi tanımak lazım. Şeytan, bilgi yönüyle melekten aşağı değildir. Ama, biri şeytan, diğeri melek. O halde, bilgiyi bir değer haline getirmek için, temiz bir gönül gerek.

Doğru bilgiyle beslenen temiz ve zengin gönül, insanın zırhıdır. Sadist, narsis, megaloman duygular yer almaz temiz ve zengin gönülde. Suyu yükseklerden gelen bir pınardır ki ondan her içen serinler, ferahlar. Garipler, yoksullar, biçareler onda huzur bulur. İnsandaki tükenmeyen, tüketilemeyen deryanın adıdır gönül. İhtiyaç sahibi hiç kimsenin eli boş dönmez gönül deryasından. Gönlü geniş ve zengin olanlar, artık istikamet sahibidirler. Gidecekleri yeri, yanaşacakları limanı bilirler. Edinilen her bilgi yani esen her rüzgar, onları limana ulaştıran güç olacaktır. Gönül, beden gemisinin kaptanı, bilgi ise makinesidir ya da yelkenlinin rüzgarı...

Kuş her dala konmaz, arı her çiçekten bal almaz; seçicidir her ikisi de. Gönül de her maşukun aşağı olmamalıdır. Kuş dalı, arı çiçeği tanır. Maşuk da aşığı tanımalıdır. Doğru bilgi gerek bunun için. Kafası darlar, bilgiyi nasıl elde edecek? Dar kafanın ürünü, dar gönül olacaktır. Gönülde genişlik, kafada genişliğin sonucudur.

Kafa ve gönül, birbirinin muarızı veya rakibi değil, tamamlayıcısıdır. Haydi kafalarımızı genişletelim, gönüllerimiz zenginleştirelim.

Hiç yorum yok: