22 Mart 2009 Pazar

İzlenimler

ABD seçimlerinden sonra genel olarak dünya kamuoyu yeni bir dönemin başlayacağı konusunda hem fikirdi. Özellikle ülkemizde bu yönde çok yoğun bir kamuoyu oluşmuştur. Ancak unutulmamalıdır ki büyük devletlerin politikaları da büyük olduğu için kişilere göre değişim göstermez. Söz konusu olan devlet ABD olduğunda ise bunun mümkünü yoktur.

Fakat ABD diğer devletlerden farklı olarak, dünya kamuoyuna kendi politikalarını kabul ettirmek için neredeyse her on yılda bir farklı imaj çizmektedir. Bu imaj değişikliği ise bir dönem sert diğer dönem ise yumuşak hatlı politika izlemek şeklinde olmaktadır.

Mesela yakın dönem ABD başkanlarına baktığımızda baba Bush'un sert müdahaleci bir politika izlediği arkasından gelen Clinton'ın barışçıl bir portre çizdiği görülmekte, yine oğul Bush'un babası gibi izlediği müdahaleci politikası yerine yeni seçilen Obama'nın ise daha barışçıl bir politika izleyeceği kendisi tarafından da ifade edilmektedir.

Reagen döneminde stratejik danışman olan Brezenski "Büyük Satranç Tahtası" adlı kitabında, günümüzde hızlı bir uygulama alanı bulan "Büyük Ortadoğu Projesinin" ana hatlarını çizmektedir. Bu proje doğrultusunda bahsettiğimiz noktalar da dikkate alınınca görülmektedir ki ABD yumuşak politika izlenimi altında gelecek stratejilerini belirlemekte, sert politika izlerken de bu stratejilerini uygulamaya koymaktadır.

Nitekim Reagen döneminde belirlenen Ortadoğu politikası baba Bush zamanında uygulamaya konulmuştur. Yine Büyük Ortadoğu Projesinin Avrasya ayağı ise Clinton döneminde planlanmış, oğlu Bush zamanında uygulamaya konulmuştur.

Yeni dönemde ise dünyada egemen güçlerin gözlerini çevirdikleri bir diğer bölge Afrika'dır. Yani hem yeraltı zenginliği hem de bakir bir pazar teşkil etmesi hasebiyle Avrupa ve ABD'nin yeni satranç tahtası bu bölge olmaktadır.

Buna göre ABD'de yapılan son seçimler neticesinde seçilen başkanın portresi de önümüzdeki dönemde ABD'nin yönünü nereye çevirdiği hakkında bize ipucu vermektedir. Zira Başkan Obama'nın bir tarafının Afrika kökenli olması, diğer yandan babasının Müslüman ve kendisinin diğer isminin Hüseyin olması dünyaya verilen mesaj açısından önem arz eder.

Bu noktada görünen o ki ABD diğer devletlere göre imajın önemini çok iyi kavramış durumdadır. Çünkü, daha önceki bir yazımda belirttiğim gibi, artık devletler de dünyada imajlarına göre algılanmaktadır.

Değerli okuyucular yukarıda aktardıklarımdan anlaşılacağı üzere büyük devletlerin politikaları ve bu politikaları uygulayacak kişiler tesadüfi seçilmemektedir. Her seçilenin belli bir misyonu vardır.

Buradan hareketle umarım önümüzdeki günlerde gerçekleşecek seçimlerde bizler de büyük devletler gibi büyük düşünürüz ve seçtiğimiz kişilerle geleceğe dair dünyaya vereceğimiz mesajımız büyük olur. Yoksa yapılan yardımlara göre verilecek oylar bize, fakirlik ve küçülme olarak geri dönebilir.

İyi haftalar...

Hiç yorum yok: