4 Mart 2009 Çarşamba

Üniversitelerimizde Rektörlük Atamaları Nasıl Olmalıdır?

Yüksek Öğretimin geçmiş 11, 12, 13 üncü yüzyıllara uzanmaktadır. 11. yüzyılda Bağdat'ta Selçuklu Devleti Veziri Nizamülmülk tarafından kurdurulan Nizamiye Medresesi bir nevi Üniversiteydi. Avrupa'da 1088'de Eğitime başlayan İtalya'daki Bologna Üniversitesi, daha sonra kurulan Fransa'daki Paris Üniversitesi ve İngiltere'deki Oxford Üniversiteleri ilk büyük Üniversitelerdir.

1453'de Fatih Sultan Mehmet tarafından kurdurulan İstanbul Darülfunun'da o çağın en önemli Yüksek Öğretim kurumuydu.

Bugün ülkemizde 2009 yılı ilk ayı itibarıyla 114 Üniversite bulunmaktadır. Dünyada mevcut Üniversitelerin sayısı 3000'lere erişmektedir.

İngiltere'de en eski Üniversiteler olan Oxford ve Cambridge Üniversitelerin Üniversite Yöneticisi (Rektör) geleneksel olarak Üniversiteyi oluşturan kolejlerin yöneticileri arasından en kıdemli profesörlerden kurulu Regent House denilen kurumca seçilir.

İskoçya'daki Üniversitelerde Rektör kayıtlı tüm öğrencilerin oylarıyla 3 yıl için seçilir. Üniversitenin akademik ve idari personeli ve öğrenciler Rektörlük için aday olamazlar ve bu Rektör her zaman Üniversite dışından seçilir.

ABD'de Üniversite Yöneticisi (President veya Chancellor), devlet Üniversitelerinde de, özel Üniversitelerde de hep Mütevelli Heyetler tarafından seçilir. Çoğunlukla bu kişi Üniversite dışından biridir.

Almanya'da President / Rektor, öğretim üyeleri, öğrenciler, asistanlar idari personel temsilcilerinden oluşan bir grup tarafından seçilir.  Görevi akademik ve bilimsel konulardır. Onay ve Atama için Eyalet Eğitim Bakanına sunulur. O da göreve atar. Almanyada her Üniversiteye Eyalet Eğitim Bakanı bir de Kanzler atar. Bu kişi genellikle idari ve mali konulardan sorumludur.

Avrupa ülkelerinde Üniversitelerin çoğunda Rektör (President) Üniversitece, Kanzler ise Eğitim Bakanınca seçilir. Örneğin, İtalya'da, Avusturya'da, Belçika'da, Finlandiya'da böyledir. İsveç ve Norveç'de ise Rektör (Üniversite direktörü) Bakanlar Kurulunca atanır. Çeşitli ülkelerde bu göreve atamalarda bazı farklılıklarda olabilir. Örneğin, Fransa'da her üniversitede 3 kurulun (idari, eğitim, bilimsel) ortak toplantısında seçilen ve Yüksek Öğretim Bakanınca atanan bir President vardır. Görev süresi 6 yıldır.

Ülkemizde ise Rektörler, 2557 sayılı YÖK Yasasının belirlediği esaslara ve ölçüklere göre seçilip atanmaktadırlar. Bu seçim sistemi subjektif esaslara dayandığı için birçok haksızlık olabilmektedir. Rektörlük seçimine o üniversitede görevli profesörler girebilmekte, seçimde tüm öğretim üyeleri (Prof. Doç. Y. Doçentler) oy kullanabilmektedirler. Belirlenen tarihte seçim yapılmakta, en çok oy alan 6 kişinin listesi YÖK'e gönderilmektedir. YÖK Genel Kurulu bu 6 ismi, 3 isme indirmektedir. Burada YÖK Genel Kurulu, tarafsızlığını yitirmekte, esen rüzgarlara, üstlerden gelen direktiflere göre 1, 2, 3 sıralaması yapmaktadır. Bu son durumdaki 3'lü liste, Cumhurbaşkanına sunulmakta, O'da buradan bir tanesini 4 yıllığına Rektörlüğe atamaktadır. Bu seçim sistemi çok yanlıştır. (Not: Kocaeli Üniversitesi Rektörlüğüm sırasında, 6 yıllık (2+4) görev sürem süresince YÖK'ün 2 kez haksız işlemine uğradım, birincisinde haksızlığı giderme başarısı gösterdim, ikincisinde başarılı olamadım. Üstelik her 2 seçimde de birinci seçilmiştim.)

Türkiye'de devlet Üniversitelerinde Rektörlük seçimi aşağıdaki şekilde olmalıdır;

1- Rektörlüğe talip olan adaylar, özgeçmişlerini gösteren bir belge, idari ve bilimsel çalışmalarını içeren bir dosya, yapmış olduğu anabilim dalı, bölüm Başkanlığı, Dekanlık, Yönetim Kurulu, Senatörlük görevlerinde bulunmuş iseler belgelerini kapsayan bir dosya ile YÖK Başkanlığına müracaat etmelidirler. YÖK bir bilimsel komisyon kurarak bu belgeleri inceleyip değerlendirmeli bunun sonunda "Rektörlük seçimine girebilir" belgesi vermelidir. Bu komisyon, adayı uygun görmüyorsa, nedenlerini açıkça belirtmelidir. Bu karara aday itiraz edebilmelidir.

Bu incelemeden sonra Rektörlük seçimine geçebilir vizesi alabilen adaylar arasında yapılacak seçim 2 turlu olmalıdır. 1'nci turda, 1'nci ve 2'nci sırada seçilenler 2'nci tura kalmalılar ve bu turda seçimi 1'nci ve 2'nci olarak kazananların listesi, doğrudan YÖK kanalıyla Cumhurbaşkanına, dosyalarıyla arz edilmelidir.

Böyle bir seçim sonucunda seçilecek aday, genelde %50 oyun üstünde bir oyla seçileceğinden, temsil gücü daha yüksek olacaktır. Bu sistemde YÖK'te dönen oyunlarda ortadan kalkacaktır.

Yeni bir YÖK Yasasında veya Rektörlük Seçimlerini yeniden düzenleyen bir Yönetmelikte, bu hususlar yer alabilir. Bu Rektörlük seçiminde yalnızca Öğretim üyeleri (Prof. Doç., Y. Doç.) değil, diğer öğretim elemanları (Öğretim Görevlileri, Asistanlar, Okutmanlar, Uzmanlar), Üniversite çalışanları ve öğrenciler de belli yüzde oranlarıyla seçimlere katılmalıdırlar. Çünkü Rektör, tüm Üniversite mensuplarının başkanıdır. Böyle bir sistem büyük kaosları önleyecektir.

Devlet Üniversitesine, özel Vakıf Üniversitelerindeki Mütevelli Heyetler kanalıyla Rektör seçimi sistemini getirmeye çalışmak doğru değildir.

Çok önemli bir diğer konu da Rektörlük seçimlerinde adayların sıra ile; Temel Bilimler (Fen - Edebiyat Fak, Mühendislik Fak. vb)

Sağlık Bilimleri (Tıp Fak, Eczacılık Fak, Dişçilik Fak vb..) Sosyal Bilimler (Görsel Sanatlar, Hukuk, Siyasal Bilgiler, İşletme Fakülteleri vb.) Gruplarından seçilmeleridir. Özetle, her 4 yıllık bir dönemde Rektör ayrı bir gruptan olacaktır.

Bu seçim sistemi, olmaması gereken siyasal baskıyı oldukça azaltacaktır. Ama esas olan YÖK sistemini, YÖK kurumunun siyasi iradeye bağımlılığını ortadan kaldıracak yeni bir Yüksek Öğretim Yasasının hazırlanıp, uygulamaya sokulmasıdır... bu bir hayal olsa da...

Hiç yorum yok: