Ülkemizde kümelenme çalışmaları 1999 yılında başlatıldı. Michael Porter'in başında olduğu Ortadoğu Rekabet Stratejileri merkezi ile Türkiye'nin Rekabet Avantajı platformu tarafından başlatıldı. Sonra bu platform bir derneğe dönüştü ve URAK(Uluslararası Rekabet Araştırma Kurumu Derneği) adını aldı.
Ülkemizde ilk kapsamlı Kümelenme projesi; AB tarafından desteklenen AB proje ofisi gözetiminde yürütülmüş olan Ülkemizin dünyada rekabet edebileceği önemli sektörlerden olan Moda ve Tekstil iş Kümesi (MTK) olmuştur.
Klasik anlamda rekabet; üretim maliyeti, coğrafi avantaj, doğal liman, lojistik imkanlar, ucuz iş gücü faktörlere bağlıydı. Bir firmanın başarısı, uzun dönem rekabet avantajı oluşturabilmesi ve oluşturduğu bu avantajı sürdürebilir hale getirmesinde gizlidir. Porter ekonomik büyümeyi kümelenme stratejilerine bağlar. Buna göre ülkeler stratejik ve rekabet analizleri yaparak elde ettikleri verilere göre davranışlarını belirlemeliler. Ülkelerin kesinlikle firmaların önünü açacak yasal düzenleme ve teşvikleri yapmaları gerekir.
Birçok rekabet ve strateji analiz metotlarından bahsedebiliriz. Ancak bunların içinde en dinamik esnek olanı Porter'ın elmas metodudur. Bu metot ülkelerin, bölgelerin, sektörlerin rekabet avantajlarını değerlendiren bir metodolojiden ibarettir. Porter, bu modelle aslında firmaların rekabet avantajı sağlamasında önemli etki olarak dört faktörden bahseder. Elmasın dört köşesine "girdi koşulları", "talep koşulları", "firma stratejisi ve rekabet yapısı" ve "ilgili ve destekleyici endüstrilerin varlığı' gibi kavramları koymuştur. Kısaca bunlardan bahsedecek olursak;
Girdi koşulları: Ülkeler kendi kaynakları ve teknolojileri ile önemli girdiler oluşturabilirler. Bölgesel dezavantajlı girdiler varsa eğer bu girdilerin avantajlı hale getirebilecek yenilikler ve yeni metotlar geliştirmeyi zorlar. Bu amaçla firmaların yerleri, insan sermayesi, sermaye kaynakları, fiziksel altyapısı, bilgi alt yapısı, sosyal imkanların avantajlı olması çok rekabet için önemlidir.
Talep koşulları: Bir ürüne olan talep dış pazardakinden fazla ise bölgede o ürün kıymetli olur ve daha fazla firma bu ürünü üretmeye başlar hem ürünün kalitesi artar hem ürünün üretilmesi konusunda farklı yaklaşımlar oluşabilinir. Eğer bu ürün ihraç edilmeye başlandığında ise rekabet avantajını da beraber getirmek zorundadır.
Ürüne talep artışı ürün için ciddi bir pazar oluşur.
Değişimleri takip eden gülcü bir pazar, firmaları küresel değişime ve yeniliklere zorlar.
İlgili ve destekleyici kuruluşlar: Bölgesel destekleyici endüstriler rekabetçi ise, kuruluşların maliyeti düşük yenilikçi girdilerin avantajını yaşar.
Maliyetler ve girdi çeşitliliği tedarikçiler küresel rekabet yaşadığında güçlenir.
Firma Stratejisi ve Rekabet yapısı:
Bölgesel şartlar firma stratejilerini etkilerler.
Firmalar genellikle düşük rekabet ile çalışmak isterler. Aslında bölgesel rekabet firmaları yeniliğe ve gelişmeye zorlar. Firmaları küresel arenada boy göstermeye zorlar.
Elmas modelinde bir bileşenin etkisi diğer bileşenlere de bağlıdır. Onun içinde bu model kendi kendini güçlendirir ve geliştirir.
Türkiye'de kümelenme konusunda başarılı iki örnekten bahsedebiliriz. Biri Adıyaman'da Tekstil ve Hazır Giyim kümelenmesi. Adıyaman'da ciddi bir bayan istihdamı sağlanmıştır. Fason üretimden markalaşmaya gidilmeye başlanmıştır. Diğeri Ankara ODTÜ Teknokent'de Bilişim Kümelenmesidir. Diğer başarılı kümelenme örnekleri de vardır. Kümelenme konusu hem sanayi odaları, hem ticaret odaları ve üniversitelerin bu konuyu ciddiye alıp geliştirmeleri ile alakalıdır. Kümelenmeler sonra bölgesel havzalara dönüşmesi gerekir buda ciddi bir değer zinciri oluşturacaktır.
Kümelenme ve bölgesel havzaların oluşması firmalar için rekabet gücünü artıracak, insanlar için işsizlik azalacak, ülkemiz için vergi gelir artışı ve dünyada ciddi bir itibar artışı sağlayacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder