Toplumları bir arada tutan en büyük bağ, yaşadığı kente ait olabilme şuurudur. Bu şuuru taşıyan bireylerin yaşadığı şehirler kalkınır, geleceği daha parlak hale gelir. Birlikte, beraberce huzurlu ve mutlu bir şekilde hayatlarını idame ettirirler.
Yaşadığımız kentlere bağlılığımız bu kadar önemliyken, bugün kaç kişi göğsünü gere gere Kocaeliliyiz, İzmitliyiz diyebiliyor?
Birçok sivil toplum kuruluşlarının organizasyonlarına katılmaktayım. Tertip edilen toplantıların tanışma faslında katılımcıların kimisi Türkiye'nin şu ilinden, kimisi bu ilinden, kimisi de o ilinden olduğunu söylemekte, ülkemizin 80 vilayetinden olduğunu vurgulamak gereğini duymaktadırlar. Sıra bana geldiğinde ise birazda hiddetlenerek Kocaeliliyim! Diye haykırma gereği duyuyorum.
Aslında şu soruyu kendimize sormamız gerekiyor. Niye Kocaeliliyim, niye İzmitliyim demekten kaçınıyoruz?
Bu yaşadığımız coğrafya bunu hak etmiyor mu?
Kimsenin atasının, babasının veyahut kendisinin Türkiye'nin başka bir vilayetinden, Balkanlardan, Kafkaslardan, Kocaeli'ne gelip yerleşmelerinin bir sakıncası yoktur. Hatta bu bir kültürel bir zenginliktir. Bu insanları yabancı olarak da görmemeliyiz. Ama bu kente başka bir yerden gelmiş, kentte üç kuşak yaşamış, şehrin sosyal, siyasi birçok alanında rol almış kimselerinde ısrarla Kocaelilik kimliğini reddetmesini de anlamış değilim.
Kocaelilik kimliği bu memlekette yaşayan herkesin çocuklarına bırakacağı en güzel miras olmalı. Çocuklarımıza kent kültürünü verme noktasında aslında hepimiz çaba sarf etmeliyiz. Bu çabayı kent insanı olarak yıllardır veremediğimizden dolayı birçok problemle karşılaştık.
Bölgemize yatırım yapan işadamları İzmit'le kaynaşamadığından dolayı, şehrimizin birçok sosyal meselesinde duyarlı olamadılar. Denizimizi, toprağımızı, havamızı, suyumuzu, sırf sanayi yatırımları için kirlettiler. İşçi istihdamının birçoğunu başka illerden yaptılar.
İzmitlilik ruhu tam gelişmediğinden dolayı, son yıllarda suç oranları yükseldi. Asayişle ilgili problemler her geçen gün artıyor.
Bu ruhu yaşatamadığımızdan dolayı, görüyoruz ki İzmitli esnaf tükeniyor. Mağazamın bulunduğu Ankara caddesinde dükkânlar her geçen gün kapanıyor. En büyük binaları, en geniş iş yerlerini, başka kentlerden gelenler alıyor. İzmit'in yerli aileleri ticaretten çekilip, iş yerlerini kiraya veriyor veya satıyor. Büyük alışveriş merkezleri dört bir tarafımızı sarıyor. Çok yakında Kocaeli'nde Kocaelili esnaf kalmayacak gibi görünüyor.
Yukarıda biraz iç karartan tablo, eğer bir dizi önlemler alınmaz ise her geçen gün daha da çoğalacak gibi görünüyor. Birçok kuruma Kocaelilik bilincini oluşturmak için sorumluluk düşüyor.
Bu yıl sevindirici bir gelişme olarak, Kocaeli Büyükşehir Belediyemiz, İzmit'in kurtuluş günü olan 28 Haziranda "Kocaeli Anadolu Kültürlerinin Buluşma Yeri" adlı etkinlik düzenlemiş, ilimizde ki birçok hemşeri derneği bu organizasyona katılmıştır. Büyükşehir Belediye Başkanımız İbrahim Karaosmanoğlu bu konuyla ilgili "İlimizde pek çok ilden insan var, bunları bir araya getirmek, onları Kocaelilik potasında eritmek büyük bir zenginliktir." Sözüyle Kocaelilik ruhunun gelişmesine katkısı olacağı kesindir. Etkinlik geleneksel hale getirilmelidir.
100'e yakın hemşeri derneğinin bulunduğu ilimizde, bu dernekleri bir federasyon çatısı altında toplayıp, Kocaelilik ruhu ortaya konulmalıdır.
Bu konuda Kocaeli Valiliği, Kültür Müdürlüğüne de Kocaeli'nde ortak bir kültür oluşturma noktasında büyük sorumluluk düşmektedir.
Sivil Toplum Örgütleri bu ruhu oluşturmak, toplumsal bilinci yaşatmak için paneller, kampanyalar, tertip etmeli; bizi biz yapan değerin Kocaelilik bilinci olacağı vurgulanmalıdır.
Artık "Doğduğum yer, doyduğum yer" söylemi terk edilmeli, "Yaşadığım yer memleketimdir." Bilinci toplumda yaygınlaşmalıdır. Çocuklarımıza bıkmadan, yorulmadan, bu bilinci aşılamalıyız.
Kocaeli'ni sevenlerin, bu kentte yaşıyor olmaktan keyif alanların, bu kent için çabalayanların, gerçek İzmitlilere, gerçek Kocaelililere ihtiyacı var. Yeter ki bunu sinelerimizde hissedelim.
12.08.2007
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder