24 Ağustos 2007 Cuma

Sokakta Yaşayan Kalmasın

Gazetelerden okuyoruz."Fakir ve muhtaç bir aile çocukları ile birlikte parkta yaşıyor. Bir başkası geçici konutundan çıkarılmış sokakta yaşıyor. Bir başkası ise kimsesiz kalmış, banklarda geceliyor."


Gün geçmiyor ki bir gazetede bu tür haberlerle karşılaşmayalım. Her Türk vatandaşının Anayasal olarak barınma hakkı olduğuna göre, barınma imkanı olmayana da barınak temin etmek devletin görevidir.


Devletin yetkili kurumları kısa zamanda muhtaç barındırma evleri, hatta barınma bölgeleri oluşturmalıdır. Belli kriterler koyup, fakirlik ölçeği belli bir seviyede olan insanlar bu evlere yerleştirilmelidir.


Sadece derneklerin münferit olarak el uzatması ile bu sorunun çözümü mümkün değildir. Vatandaş olarak kabul edilen, sınırlarımız içinde yaşama hakkı tanınan, askerlik yaptırılan, oy kullandırılan her vatandaş, devletin himayesi altındadır. Yaşaması için gerekli asgari yaşam gereçleri devlet tarafından karşılanmalıdır. Şehirlerin yaşam konforuna kavuşması bir ihtiyaçtır. Güzel gözükmesi de bir ihtiyaçtır.


Bu güzelliklerin içinde vicdanları sızlatacak ölçüde mağdur insanların yaşıyor olması da o ölçüde bir eksikliktir. Ortak yaşam felsefesi budur. Varlıklı olanın memnun olduğu, yokluk içinde olanın ezildiği bir düzen sağlıklı işleyen bir düzen değildir. Tabii ki herkese eşit bir yaşam sunulamaz. Böyle bir talepte imkansız bir taleptir.


Yaratıcımız dahi herkesin imkanını eşit yaratmamıştır. Herkes eşit olmuş olsa idi insanların bir birlerine hizmet edebilmesi mümkün olmazdı. Düzen aksar,çalışma azmi yok olurdu. Ben asla eşitliği savunmuyorum. Sadece herkesin yaşama hakkı olduğunu, bu yaşam koşullarının da asgari ölçeğini devletin mutlaka sağlaması gerektiğini düşünüyorum.


Aş evleri çok önemli bir hizmetti. Darülaceze çok önemli bir hizmetti.


Sokağa atılmış kadınlar sığınma evi çok önemli bir hizmetti. Kimsesiz çocuklar evi, kimsesiz genç kızlar evi, Sahipsiz sokak çocukları yaşam evi, sakat insanlar yaşam evi, seyahat esnasında sokakta kalmış insanların barınma evi gibi örneklerini çoğalttığımız bir çok sosyal hizmetlerin gerçekleştirilmesine ihtiyaç var.


Sosyal hizmetler il müdürlüğü sanırım bu işler için var. Var ama bütçesi sınırlı. Yetki alanları sınırlı. Kadrosu sınırlı. Aslında bu kurumun yasal düzenlemeler ile imkan yetki ve sınırları ile kadroları genişletilse sokakta kimse kalmaz. Herkese yaşayacağı bir mekan temin edilir. Bu kurum istismar edilse bile yinede gerçek ihtiyaç sahiplerine verebilecekleri sosyal hizmet anlayışını yerine oturtacaktır.


Ülkenin imkanları genişlerken, yaşam lüksü artarken, sokaklardaki bu manzaralar insanın vicdanını incitiyor.


Ziyanı yok bizim refahımız daha az sağlansın fakat bu tür insanlar artık şehir yaşamında gözümüze batmasın. Onları da barındıralım ve karınlarını doyuralım.


Bu durum beni çok rahatsız ediyor.




19.08.2007

Hiç yorum yok: