28 Ağustos 2007 Salı

Manda Söğüt Dalına Yuva Yapar mı? Ekonomide Kriz İhtimali

Kastamonu’nun Tosya ilçesinden derlenen "Manda yuva yapmış söğüt dalına" diye başlayan türküyü çoğunuz hatırlarsınız. İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuarı’ndan Kastamonulu akademisyen İrfan Kurt bu yöre türküsünü makale konusu yaptı. İlk anda çok manasız gibi gelen bu türkünün sözlerinin sanılanın aksine saçma olmadığı gibi olağanüstü, sıra dışı olayları da anlatmadığını, böyle anlaşılmasının bilgisizlik sonucu olduğunu ortaya koydu.


Manda yuva yapmış söğüt dalına- Aman aman

Yavrusunu sinek kapmış gördün mü, amanin yandım.



Bu ifadelerin gerçek anlamını işin uzmanı bakınız nasıl açıklıyor:


“Türkünün derlendiği Tosya, bilindiği gibi pirinci ile ünlüdür. Çeltik tarlalarının sürülmesinde kullanılan manda, yaz sıcağında serinlemek için az kıllı olan derisini çamura bular. Bunun için de göletlerin kenarlarında bulunan ve dalları da suyun içine kadar uzanan salkım söğütlerin gölgesine yatar. İşte mandanın söğüt dalına yuva yapması budur. "Yavrusunu sinek kapması" yavrunun sinek tarafından ısırılmasıdır. Çünkü yörede kapmak sözcüğü alıp götürmek değil, ısırmak anlamı taşıyor.”



* * *



Konusunun uzmanı olan ekonomistler, Türkiye’nin ekonomik durumunu izah ederken ekonomimizin temel özelliğini ve uygulanan politikaların ana hatlarını şöyle ortaya koyuyorlar:


Türkiye’nin ihraç ettiği mal ve hizmetler, ithal ettiklerinden daima fazla olmaktadır. Bu durumda döviz gelirleri ile döviz giderleri arasında oluşan ve adına cari açık denilen bir fark oluşmaktadır. Bu ikisi arasındaki açığı kapatmak için sıcak paraya ihtiyaç duyulmaktadır.


“Sıcak para Hisse senedi satın almak için, Hazine bonosu ve tahvili satın almak için, bankalardan faiz almak için gelen dövize deniliyor. Sıcak para hareket kabiliyeti bulunan, bağlandığı yerden her an çözülebilecek paradır.”


Cari açık belli bir oranı aştığında ise sıcak parayı getirenler bu ülkenin riskinin büyüdüğünü, yani borçlarını ödeyemeyeceğini düşünerek getirdikleri sıcak parayı daha az riskli ülkelere kaydırırlar. “Daha önce satın aldığı hisse senedini, bonoyu, tahvili satar, bankadan mevduatını alır. YTL'den dövize döner, dövizini alır, çeker gider.”


”Soğuk para hareket kabiliyeti olmayan paradır. Örneğin fabrikaya, arsaya bağlanan paradır.”



”Sıcak para içeri aktığında ekonomi büyür, akış ters döndüğünde yavaşlar. Eğer kaçış büyük ve ani olursa sonuç 2001'deki gibi büyük bir devalüasyon ve krizdir.AKP'nin birinci iktidar dönemine rastlayan beş sene içinde sıcak para Türkiye'yi hayal kırıklığına uğratmadı.” Uluslararası finansman bolluğu ve dışarıdaki düşük faizler, içerideki istikrar ve yüksek faizle birleşince Türkiye’ye sıcak para akışı rekor düzeylere çıktı.



”Yabancı yatırımcıların halen İstanbul Menkul Kıymetler Borsası ve Hazine tahvillerine bağlı yaklaşık 90 milyarı var.”



”Son bir yılda 12 aylık dönemde Türkiye'ye 50.2 milyar dolar sıcak para girişi oldu.” Bu kadar parayı çekebilmek için çok yüksek faiz ödedik. Sadece faiz yüksek değil. Buna ek olarak izlenen yüksek faiz politikası nedeniyle, döviz fiyatı da devamlı ucuzladığı için, döviz getirerek bozduranın, parasını YTL cinsi faize yatıranın getirisi (reel faizi ) daha da artıyor.


Türkiye’ye gelen sıcak para, dünyanın en yüksek oranlı gelirini Türkiye’den kazandığı için geliyor. Ancak bu kazancın Türk halkının sırtından ödendiğini de unutmamak gerekiyor.


ABD’de konut finansmanı piyasasında göze alınan aşırı risklerin gerçekleşmeye başlamasıyla, oluşan likidite sıkışıklığı ve sermaye akışkanlığı problemi, Türkiye’nin ekonomisinin ne kadar kırılgan bir yapıda olduğunu hatırlattı. Uluslar arası sermayenin en riskli ülkelerden gördüğü Türkiye’den, ani ve önemli miktarda sıcak para çekmeye başlaması adeta direkten döndü. Bereket, başta ABD Merkez Bankası (FED) olmak üzere diğer gelişmiş ülke Merkez Bankaları piyasalara para akıtarak ve faizlerle oynayarak gelmekte olan fırtınayı şimdilik durdurdu.


Ancak tehlike henüz geçmiş değil. Dışarıdan kaynaklanacak böyle bir kriz dalgasına dayanmak için Türkiye’nin yeterli hareket alanı da yok.


Türkiye’de son 5 yılda ekonomik mucize yaratıldığını söyleyenler, mandanın söğüt ağacının tepesine yuva yaptığına, sineğin mandayı havaya kaldırdığına inanmamızı sağlamış olabilirler.


Ancak bilim adamlarının gerçekçi açıklamaları ve son dalgada yaşananlardan sonra ekonomimizin kırılgan durumunu ve yaşanması muhtemel risklerin ne olduğunu daha iyi anlıyoruz. Açıkçası bir kriz ihtimali ile ürperiyoruz.


Umalım ve dileyelim ki ABD bu dalgayı krize dönüştürmeden yönetebilsin. Yoksa milletçe yukarıdaki türkünün nakaratını söyleyebiliriz:


Amanin amanin amanin yandım



Tiridine tiridine tiridine bandım

Bedava mı sandın para verip aldım.



Not: Ekonomik açıklamalar için Güngör Uras ve Metin Münir’de yararlanılmıştır.



27.08.2007

Hiç yorum yok: