3 Şubat 2008 Pazar

Ayağını Yorganına Göre Uzat

Hükümet adım adım tıp merkezlerini kapatmak istiyor. Bu konuda hükümeti zorlayan etkin güç ise özel hastaneler. Özel hastaneler büyük yatırım yaptıklarını, yatırımlarını amorti edemediklerini, poliklinik hizmetlerini tıp merkezleri ve özel poliklinikler sağladığından rantın ciddi bir bölümünün buralara gittiğini savunuyorlar.

Acımasız rant ekonomisi olan bu günün küresel ekonomi anlayışından baktığınızda göreceğiniz tablo tabii ki bu olacaktır. Türkiye AB sevdası içinde giderek bu emperyalist sistemin içine çekilmekte, fakirin  yaşam alanı bulamadığı acımasız bir sisteme monte olmaya çalışmaktadır. İşte bu zulüm sisteminin getirdiği güçlü sermayenin maddesel eziciliği sağlık alanında da kendini belli etmeye başlamıştır. Devlet hastanelerinin özelleştirilmeye çalışılması, sağlık merkezlerinin kapatılması, tıp merkezlerinin sınırlandırılarak zaman içinde bitirilmesi tamamen büyük sermayeli özel hastane yatırımcılarının talebidir. Hükümet te bu talebe sıcak bakmaktadır.

Büyük hastane yatırımcıları amacına ulaşırsa ne olacaktır?.

Olacak olan şudur. Cebinde ciddi parası olan sağlık hizmetlerinden yararlanacak, parası olmayan otlardan istifade etmeye çalışacaktır. Ortaya gayri resmi şifacılar çıkacaktır. Ameliyat söz konusu olduğunda istenecek olan astronomik rakamların karşılanamaması sebebiyle ölüm oranları artacaktır. Çünkü az sayıdaki büyük sermayeli yatırımcıların anlaşmaları kolaydır. Bu boyuttaki yatırımcıların rekabet ahlakı yoktur. Onlar belli kurallarda çarçabuk anlaşabilirler. Olan sağlığı bozulan halka olur. Zaten modernlik adına konforun götürdüğü refah ve saadetle boşluğu dolduran stres ve sıkıntı insanların sağlığını giderek daha çok bozmaktadır. Bir taraftan zamanın konforuna ulaşma çabaları, diğer taraftan küçüğü yok et sisteminin geniş kesim üzerindeki kabusu insanların bir çoğunun hasta olmasına sebep olmaktadır. Bu hastalıklara geniş manada sistem hastalıkları da denilebilir. Bu sistem hastalıkları fakir-zengin tüm kesimi kapsayan hastalıklardır. Zengin parası ile hastalığının çaresini bulabiliyor ise, fakir veya orta gelirli de kendi boyutunda bir sağlık kurumundan bu hizmeti alabilmelidir.

Çokluk ta rekabet vardır. Denetlemekten aciz kalınan bir yönetim sisteminde kapatarak çözüm aramak kolaycılıktır. Halkın geniş kesimine yapılabilecek en büyük zulümdür.

Orta gelirli kesimin sağlık hizmeti alabildiği bir sektörü yok edemezsiniz.

Hele hele bir çok fakire ücretsiz sağlık hizmeti sağlayan, az gelirlilere modern ve kaliteli hizmet sunan Kızılay Tıp merkezlerinin bu hizmetlerini hiçbir şekilde aksatamazsınız. Fakir halkı acımasız sermayenin önüne atamazsınız. Onları ölüme terk edemezsiniz.

1000 inin üzerinde özel sağlık kuruluşu kapatılmakla karşı karşıyadır. 80.000 civarında çalışan sokakta kalacaktır. Bu sağlık kuruluşları sayesinde ekmek yiyen 100.000 lerce insan aç kalacaktır.

Bakkalları, marketleri kapatarak insanları süper ve hiper marketlerin kucağına attığınız gibi, sağlık merkezlerini kapatarak insanları büyük hastanelerin insafına teslim edemezsiniz.

Çaresiz insanların hastane paralarını ödeyememekten dolayı hapishanelerde çürümesinin vebali sizin üzerinize olur.

Sayın Bakan

Büyük devletlerin büyük çözümleri saadet getirmiyor. Öyle olsa idi. En mutlu ülke onlar olurlardı. Bazı alanlarda küçük çözümlerle de mutlu olunabilir. Büyük devletlerin ekonomik seviyesine gelmeden onların sistemlerini kopya etmek,e mekli ikramiyesi ile lüks araba almaya benzer. Bizim çok güzel bir sözümüz var

AYAĞINI YORGANINA GÖRE UZAT.

Bence bu söz  göz ardı edilmemeli.

Hiç yorum yok: