Barışı, özgürlüğü, demokrasiyi, insan haklarını savunanlar, her fırsatta ülkeyi başkalarının gerdiğini iddia edenler son günlerde türban konusunda bu iddiaları ile tam tezat icraatlara teşebbüs ettiler. Kimi ihtilalden söz etti. Kimi "türbanlı sınıfa girerse ona eksik not veririm." dedi. Kimi cüppesini aldı yürüdü. Kimi hakarete varacak şekilde köşesinde yazılar yazdı. Kimi de ağzına ne geldi ise kürsülerde ve meydanlarda söyledi. Millet ise her zamanki gibi sessizce dinledi.
Bazıları her nedense kendilerini ülkenin tek efendisi zannediyor. "Ben nasıl düşünürsem diğerleri de öyle düşünmeli" diye kendisine bir görev tanımlamış. Aksine bir icraatta bulunanı hemen aforoz etmeye başlıyorlar. Kimi Yazarlar,".. sana yakıştıramadım. Senin kocanı iyi tanırdım." vs. diye başlayan bir sitem zinciri yürütüyor. Kimi derneklerde sanki cumhuriyeti onlar kurmuş gibi, her hareketi cumhuriyet değerleri ile irtibatlandırarak insanları baskı altına almaya çalışıyorlar.
Üniversite Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Sezer Komsuoğlu’nu hepimiz tanırız. Bende tanırım. Kendisi ile siyasi görüşümüz uyuşmaz.
Yaptığını yanlış bulmuyorum. Lüzumsuz yere insanları birbirine düşman etmeye çalışan bazı aklı evvellerin yolundan gitmek yerine itidali tercih etmiş, kapı nöbetçilerine “probleme sebebiyet vermeyin.” demiş. Bu davranış yanlış bir davranış değildir. Türbanlıyı öncelikli içeri almak sureti ile birilerine yaranma gayreti asla değildir. Buna da hiç ihtiyacı yoktur.
Hayret ediyorum. Son zamanlarda gerek sağda, gerekse solda dostlar ne çabuk düşman oluveriyorlar. Anlayıp dinlemeden hüküm veriyorlar.
Sayın Sezer Komsuoğlu’nun yaptığına benim sahip çıkmama ihtiyacı yok. Benimde böyle bir adetim yoktur. Şimdiye kadar gerek kocasının, gerek kendisinin yaptıkları icraatları hiç gündeme getirmedim. Biliyorum ki burası bir Üniversite. Yaptıklarının bir sebebi vardır. İçinde ben olmadığım için bazıları bana garip gelebilir. Belki işin içeriğini bilsem ve onların yerinde olsam bende aynısını yapardım. Onlar kendi görüş penceresinden yorumlarlar, ben kendi görüş penceremden yorumlarım. İşte bu düşünce farklılıkları ülkemizin zenginliğidir.
Şu kısa zamanda yaşanan hücumu görünce gayri ihtiyarı bu satırları yazma ihtiyacı duydum.
Başı örtülü olanları şimdi içeri almamasını da yadırgamıyorum. Yasa hukuki prosedür içerisinde tatbik edilebilecek şekilde safhalardan geçtikten sonra uygulanabilir hale gelecektir.
Şayet yasa herhangi bir şekilde geri dönmez de tatbik edilmeye başlanırsa, merak etmeyin kavga çıkmaz. (şayet bazılarının tahrik edici yazıları devam etmez ise). Kimse kimseyi ne zorla kapatabilir, nede zorla açtırabilir. Artık aileler bile çocuklarına zorla bir şeyi dayatamıyor.
Gençlik önceki kuşak gibi boyun bükmüyor. Sorguluyor. Araştırıyor. Az bir kısmı dolduruşa geliyorsa da çoğunluk sükunetle okumasına devam ediyor. Bir kaç kasıtlı yazılmış, düzmece mektuplara sığınarak vaveyla koparanlar olmasa ortam daha da yumuşayacaktır.
Değerli Dostlar
Bu Ülkede huzurlu yaşamak mümkün. Birbirimizin huzurunu bozmaya hakkımız yoktur.
Alışveriş ederken bu dükkan alevi dükkanı, şu dükkan sünni dükkanı mı diyoruz? Hayır.
Bu dükkan sahibi solcudur. Şu dükkan sahibi sağcıdır mı diyoruz? Hayır.
Bu memur solcudur, işimizi şu sağcıya yaptıralım mı diyoruz? Hayır.
Şu vatan evladı sağcıdır. belki gericidir askere almayalım mı diyoruz? Hayır.
Çıkan gazeteleri sadece solcular mı alıyor? Hayır.
Solcu gazetelerde sadece solcular mı yazıyor? Hayır.
O halde derdimiz nedir?
Bizim derdimiz yok ama bazılarının derdi var. Onların derdi artık kırk yıldır süren ve sadece kendilerine çalışan çarkın değişmeye başlamasıdır.. Çünkü bu tür gelişimler olursa bazıları yerlerinde tutunamayacaklar. Sadece siyasi söylemlerle makamların işgal edildiği düzen ortadan kalkacaktır. Zaten "Ülke sömürülüyor." diye feryat edenler, asıl ülkeyi sömürenlerdir. Yan gelip yatıp yapılan her şeyi eleştirerek mevkilerini korumaya çalışanlardır. Devletten geçinip devlete saldıranlardır.
Yavuz hırsız ev sahibini bastırıyor.
Milletimiz asla aptal değildir. Dinle alakası olmayanın din fetvacılığına soyunmasını yemiyor. Milliyetçilikle alakası olmayanın milliyetçilik taslamasını yemiyor.
Ülke idare etmesini bilmeyenlerinde yaptığı komik ve kışkırtıcı hamlelerini kimse yemiyor. Milletin çoğunluğuna karşı yapılan her hareket ileride alınacak seçim neticelerini yarıya indirecektir. Rüzgara karşı su dökülmez. Dökenler sadece kendini ıslatmakla kalır.
İnsanları doğru iş yapmaktan alıkoyacak şekilde ürkütmeyin.
Millete inanın. Milletin sözüne kulak verin. Yoksa her seçimde tekrar tekrar hezimete uğramaya devam edersiniz..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder