23 Şubat 2008 Cumartesi

Geçmişe Özlem ve Tedbirli Olmak

Arif, yarı yıl karnesini almıştı. Memleketine, babaannesinin yanına gitmek istiyordu. Bunları hayal ederken İran’a yük götürüp geri dönen komşuları, Arif’lerin Kars’taki evine uğramıştı.

Arif, annesini ikna edip komşularının kamyonuyla memleketine gitmek için yola çıktı. Yollar karla kaplıydı. Göle’ye vardıklarında iyice acıkmışlardı. Şoför Gürcü Mustafa  Arif’e, gel karnımızı doyuralım yoksa yollarda aç kalabiliriz dedi. Hemen yakındaki kamyoncular lokantasına girdiler. Arif, burada yediği kuru fasulyeyi çok beğenmişti.

Tekrardan yola çıktılar. Artvin- Cankurtaran’a geldiklerinde tipiden yollar kapanmıştı. Araçları ilerleyemiyordu.

Gürcü Mustafa, kamyonu orada bırakıp kar küreme aracının arkasından yürüyerek az ileriden otobüslerle yola devam edelim dedi. Maceralı bir yolculuktan sonra Arif, akşam saatlerinde köydeki evlerine babaannesinin yanına ulaşmıştı.

Ertesi gün uyandığında, yollar kapanmış, 1.5 metreden fazla kar yığınları oluşmuştu. Komşularının oğlu Yüksel ve Faruk’la beraber evlerin birbirine bağlantısını sağlayan yolları açtılar. Değirmene mısır öğütmeye gittiler. Mısırı öğütürken bir taraftan da çalı çırpı toplayıp ateş yaktılar, karın keyfini çıkardılar.

Akşamleyin komşularıyla bir araya toplanıp sobanın üzerinde fındık kavurdular, çayla birlikte afiyetle yediler. Elektriklerin kesilmesi bile, keyiflerini kaçırmamıştı. Hemen gaz lambalarını faaliyete geçirdiler.

Arif, sonraki gün için Faruk ve Yükselle kapılarının önünde büyük bir kardan adam yapmak için sözleşti.

Kar, yağmaya devam ediyordu. Kardan adam ekibi halinden çok memnundu. Kardan adamın sırasıyla, gövdesini , kafasını, havuç burnunu, kömür gözlerini yaptılar. Boynuna da bir atkı taktılar ve 2 metre boyunda bir kardan adam ortaya çıkardılar.

Arif, o yılki yarıyıl tatilinden çok keyif almıştı. Karın zevkini doya doya çıkarmıştı.

Dün sabah uyandığımda etrafı beyaza bürünmüş görünce, aklıma Arif’in yukarıda anlattıkları geldi. Karın keyfini nasıl çıkarttığını, hayattan nasıl zevk aldığını düşündüm. O esnada elektrikler kesilmez mi? Saatler ilerledi ve hala elektrikler gelmedi. Ev, bumbuz  olmuştu. Evin milleti donuyordu. TEK’i arıyorsun telefon hep meşgul. TEK’e mi kızsam kendime mi kızsam.

Doğalgaz geldi mertlik bozuldu. Evdeki bütün soba bacalarını kapattık. Tüplü ısıtıcıları dağıttık. Hiç elektrikler kesilmeyecek ve kaloriferler sürekli yanacak ya.

Bizim iş, Nasreddin Hoca’nın işine döndü. Bir gün Hoca’nın evine hırsız girmiş. Evde ne var ne yok alıp götürmüş. Mahalleli hocaya kızıp duruyor. Hocam kapıyı niye kilitlemedin, niye zincir takmadın? Sonunda Hoca isyan ediyor ve yahu be kardeşim hırsızın hiç mi suçu yok?

Arif, 25 sene önce bile elektriklerin kesilmesinden etkilenmemiş ve hemen gaz lambasını devreye sokmuş. Biz ise hemen TEK’i suçlayıp kendi tedbirsizliğimizi görmemezlikten gelmişiz.

Sevgili ağabeyim ne güzel söylemiş, her zaman bir B planın olacak diye…        

Hiç yorum yok: