2 Şubat 2008 Cumartesi

Tarım S.O.S. veriyor

Geçen akşam amcamla telefonda konuşuyordum. Gübre sezonu da yaklaşıyor, gübre almamız lazım. Bugün gübre fiyatlarını sordum, tonuna 800 YTL dediler, herhalde kafa buluyorlar benle diye düşündüm, fiyatlar doğrumu diye sordu? Evet doğru dedim. Olur mu geçen yıl 400 YTL ye aldığımız gübrenin tonu bu yıl nasıl 800 YTL olur?

Yıllık enflasyonun %10 larda olduğu ülkede bu kadar zam olur mu diye isyan ediyordu. Haklıydı da. Düşünün şimdi geçen yıl 1 ton çay gübresinin fiyatı 400 YTL, yaş çayın tonu 640 YTL, bu yıl ise çay gübresinin tonu 800 YTL yaş çayın fiyatının ise yıllık enflasyonu eklersek 700 YTL olacağını tahmin ediyorum. Geçen yıl 1 ton yaş çay bedeli ile 1.5 ton çay gübresi alınırken bu yıl tahminen 0.85-0.9 ton çay gübresi alınabilecek. Yani bir yıl içinde çay üreticisi bu kadar oranda fakirleşmiş olacak.

Çay üreticisinden hareketle, bu sıkıntı, ülkemizdeki tüm tarımsal ürünler için geçerlidir. Çiftçi, bugünkü gübre fiyatlarıyla toprağa gübre atmakta zorlanmaktadır. Ancak iyi bir ürün hasadı için ise, toprağa gübre atmak mecburiyetindedir. Gübre, verim üzerinde %50 oranında etkilidir.

Mazot fiyatlarının da bir o kadar arttığını düşünürsek, çiftçi ya toprağını ekemez ya da gübre atamaz duruma gelmiştir. Bir de buna kuraklığı eklersek gerisini siz düşünün.

19 Ocak 2008 tarihli Milliyet gazetesinde Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarım sektöründeki istihdam ve nüfustaki çözülmenin devam ettiğine işaret ederek, toplam işsiz sayısındaki artışın da bundan kaynaklandığını belirtmiştir.

Şemsi Bayraktar, 2002-2006 döneminde 2.4 milyon kişinin tarımı terk etmesiyle bu sektörde çalışan sayısının 7.4 milyondan 6 milyona düştüğünü, toplam istihdamda tarımın payının da yüzde 35 ten yüzde 27 ye indiğini belirtti. Bayraktar, henüz kesin verilerin alınmadığı 2007 yılında bu oranın yüzde 27’nin de altında çıkacağını belirterek, “tarımsal istihdamdaki azalma nispi olarak yavaşlasa da devam etmektedir” diye belirtti.

Ekim 2007 dönemi istihdam verilerinin beklendiği gibi oldukça olumsuz bir tablo oluşturduğunu ifade eden Bayraktar, aynı dönemde tarımda çalışan sayısı 225 bin kişi azalırken tarım dışı sektörlerde 170 bin kişi artmıştır. Ekim 2007 döneminde tarım sektörünün istihdamdaki payı 0.9 puan azalarak yüzde 25.9 a inmiştir dedi.

Nüfusunun büyük bir kısmının tarımla uğraştığı ülkemizde, toprağını ekemeyen ya da ektiği üründen yeterli verimi alamayan insanların hali ne olacak?

Bu insanlar tarımı terk edecek, kendine yeni iş sahaları arayacaktır. Ve köyden şehre göç edecektir. Şehirlerde yeni varoşlar oluşacak ve bu varoşlarda birçok sosyal problemlerle karşılaşacaktır. Hatta işsiz kalanlar, kendilerini her an illegal faaliyetlerin içinde de bulabileceklerdir.

Tarım ürünleri açığı, son yıllarda ithalat yoluyla giderilmeye çalışılmaktadır. Tarım ürünleri açısından kendi ihtiyaçlarını karşılayan ülkemiz artık tarım ürünlerini ithal eder duruma gelmiştir.

Son zamanlarda gündemde olan biyolojik savaşın, en fazla tarım ürünleriyle yapıldığını bilmeliyiz. Bazı ülkeler, tarım ürünlerinin genetik yapılarıyla oynamakta ve geliştirdiği modellerle insanoğluna zarar verecek birçok faktörü, ürününü ihraç ettiği ülkelere göndermektedir.

Katılmak için kapısını aşındırdığımız AB de, tarıma uygulanan sübvansiyonları neden öncelikli dikkate almıyoruz.

Önceliğimiz neden Türk büyüklerine hakareti serbest bırakmak?..

AB seviyesinde yapılacak bir sübvansiyonla, ülkemiz tarımı ayakta kalacak, hem sağlıklı nesiller yetişecek, işsizlik ve köyden şehre göç azalacak ve dışa bağımlılık ortadan kalkacaktır.

Ayşe teyzelerin, Ali amcaların, Osman ağabeylerin yetiştirdiği ürünlerden aldığım zevki Helmutların, Sophiaların, Jackların yetiştirdiği ürünlerden alamıyorum.

Ayşe teyzenin yetiştirdiği domatesten, Ali amcanın yetiştirdiği elmadan, Osman ağabeyin yetiştirdiği çaydan sürekli tatmak istiyorum.


Hiç yorum yok: