23 Ocak 2008 Çarşamba

Bir, Elliden Büyük müdür?


- Üstadım, bir mi büyüktür, elli mi?

- Bu, 1 ile 50'yi nerede kullanacağına bağlı.

- Yani 1, 50'den büyük olabilir mi?

- Oluyor ki soruyorsun Kertenkele!

- Üstadım, sizinle de bir şey konuşulmuyor. Size bir hava atayım, dedim; havamı hemen söndürdünüz. Ne demek istediğimi anladınız.

- Kertenkele, matematik, semboller sistemidir, bir dildir. Matematik, mutlak doğru değildir; doğruları anlatmaya yarayan bir lisandır. Bu lisana göre 50, her zaman 1'den büyüktür. Fakat sosyal bilimlerde işin rengi değişir. Bazen 1 gün, 50 günün anası olur, 1, 50'den önemli ve büyük olabilir. Çevrene bak, üniversite için hazırlık yapan pek çok öğrenci göreceksin. Bunların bir kısmı bir yılı değerlendirirken, bir kısmı da heba ediyor. Bir yılını iyi değerlendirerek yeterince hazırlık yapanlar elli yıllarını kurtaracaklar. Bir yılını israf edenler, üzgünüm ama, bundan sonraki muhtemelen elli yıllarına yazık etmiş olacaklar. Somutlaştırırsak, bir yılını değerlendiremeyenler arabanın altına girer, tamirci olur; iyi değerlendirenler arabanın üstündeki yerini alır, keyifli bir sürüş yapar. Şu halde 1 yıl, 50 yıldan büyüktür, önemlidir. Somut değerlerin büyüklüğü, ona yükleyeceğin soyut değere bağlıdır. Madde, mana ile, kemiyet keyfiyetle büyür, kıymetlenir.

- Üstadım, dediğinizi çok iyi anlıyorum. Bu, davranışlarımız için de geçerli değil mi? Sözgelimi, yanlış gibi görünen ancak yerinde ve zamanında yapılan bir davranış güzel bir sonuç doğurabilir. O davranıştan elde ettiğimiz sonuç, ona yüklediğimiz anlam, davranışın yanlışlığını yanlış olmaktan çıkarabilir.

- Kertenkele, çok güzel konuşuyorsun. Senin bildiğin bir şey olsa gerek. Anlat da dinleyelim.

- Üstadım, haddime değil; ama yeni öğrendiğim bir öykücük geldi aklıma. Bir Amerikalı işadamı ile Japon meslektaşı ormandaki bir otelde düzenlenen seminer arasında ormanda gezintiye çıkarlar. Birden vahşi bir aslanın kendilerine doğru gelmekte olduğunu görürler her ikisi de kaçmaya başlar. Kaçarken Japon aniden durur ve yere oturarak çantasından çıkardığı spor ayakkabılarını giyer. Öne geçen Amerikalı: "O spor ayakkabılarını giyince aç bir aslandan daha hızlı koşabileceğini mi sanıyorsun?" diye bağırarak kaçmaya devam eder. Ayakları hafifleyen Japon fırlar, öndeki Amerikalıyı yakalar sonra da geçer. Aslanın iyice yaklaştığını gören Japon: "Evet, ben bu spor ayakkabı ile aç bir aslandan daha hızlı koşmayabilirim; ama senden hızlı koşarım." diye bağırır.



- Bireysel gelişim adına müthiş bir öykücük. Seni kutlarım Kertenkele. Öykücükten çıkarılacak ders doğrultusunda bir yaşam kuracağını ümit ediyorum.



- Evet, Üstadım. Artık ben de aç kurtlara, vahşi aslanlara karşı yem olarak kullanılmak üzere yanımda bir Amerikalı bulunduracağım. O, beni tam kurtarmasa bile bana zaman kazandıracaktır. En iyi Amerikalı, ormanda vahşi hayvanlara yem olan Amerikalıdır.



- Kertenkele, yine kırık plak gibi takıldın. Öykücükteki sembolleri hayata aktarmanı dilerdim. Cümlelerinin bir şaka olduğunu sanıyorum.



- Üstadım, hemen de kızıyorsun. Demek, insan yaşlılıkta tahammülsüzleşiyor.



- İnsanı yaşlı kılan, ümitsizlik ve inançsızlıktır. Ben inançlarımı ve ümitlerimi hiçbir zaman yitirmedim.



- Üstadım, uzun ve verimli yaşamak için bir de stratejik hareket etmek, risklerden kaçmamak gerekiyor, diye düşünüyorum. Öykücükte Japon'un yaptığı tam bir risk örneği.



- Ancak akıllı insanlar riski artı değere dönüştürebilir. Riski kullanmada, yerindelik esastır. Riske yersiz girmek, ahmaklıktır. Japon'un burada riske girmesinin nedeni, yanında aslanı meşgul edecek birinin olduğunu bilmesidir. Biz buna riski yönetmek de diyebiliriz. Doğru yönetilemeyen riskler, krize neden olur. Japon, geçici de olsa, girdiği riskle bir rahatlama sağlamıştır, zaman kazanmıştır. Hayattaki enstrümanları iyi kullanan, riskleri iyi yöneten, krizleri kazanca dönüştüren, yaşatmak için yaşayan her bir kişi, bu niteliklerden yoksun elli, yüz, bin, milyon kişiden daha büyüktür. Biri elliden büyük yapan, içindeki manadır, taşıdığı keyfiyettir. Sen şimdi sembollere, öykücükteki simgelere takılıp kalma. Soyut anlatımı somutlaştıran ya da bizi amaca ulaştıran araçlara, ancak küçük beyinliler takılır. Özellikle Doğu kültüründe fazlaca kullanılan semboller, manayı anlamamızı kolaylaştırmak içindir.



- Üstadım, inanıyorum ki, ben de bir gün zahirde batını yani görünende görünmeyeni göreceğim. O zaman siz bana Kertenkele diyemeyeceksiniz.



- Tebrikler Kertenkele; bir kertenkele, elli kertenkeleden büyük olacak. Şimdi oldu.



Hiç yorum yok: