6 Ocak 2008 Pazar

Cami Bastıran Vaaz


İki gün önce gazetelerde şöyle bir haber yer aldı:


Beylikdüzü Fatih Sultan Mehmet Camii imamı Hasan Hakyemez, verdiği vaazla camiyi bastırdı. İşte Hakyemez'in vaazı; “Eşini çalıştıran adamın biri gelerek, karısının kendisini patronu ile aldattığını söyledi. Bakın, karılarınızı çalıştırmayın, günaha girersiniz. Çünkü kadının 9 nefsi var. Hangisine hakim olsun. Erkeğin tek nefsi var ve buna hakim olabiliyor. Bunları kendim uydurmuyorum. İslam’ın emrini tebliğ ediyorum” dedi.


Bunun üzerine Cami Yaptırma ve Yaşatma Derneği üyeleri, imamı Büyükçekmece Müftülüğü’ne şikâyet etti. Dernek Başkanı, “Bunu duyan 15 AKP’li kadın camiyi bastı” dedi. Şikâyet üzerine adı geçen imamdan yazılı savunma isteyen Büyükçekmece Müftüsü, “Böyle bir görüş ne Kur’anda, ne ayetlerde, ne hadislerde hiçbir yerde yok. İslam bilginlerinin de böyle bir yorumu yok” açıklamasını yaptı.



Birkaç açıdan bu haberin analizini yapmaya çalışalım:





  • Haberdeki imamın görüşünün bütün din görevlilerinin ve özellikle de Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görüşlerini yansıtmadığına kesinlikle inanıyorum. Elbette Türkiye’de bu görüşte olanlar vardır. Ancak bunlar İslam’ın Vahhabi Arap yorumunun tesirinde kalmış sadece (verilen haber doğruysa) adı geçen imam ve bazı marjinal (uç) gruplardan ibarettir kanaatindeyim.


  • Kadının çalışmasına karşı çıkan bu görüş, İslam’ın özüne ve Hazret-i Peygamberin uygulamalarına aykırıdır. Peygamberimizin eşleri Hz. Hatice’nin zengin ve faal bir iş kadını olduğunu, Hz. Ayşe’nin hukuk ve siyaset alanında yaşanan problemlerin çözümünde öncü olan özelliğini hatırlayınız. Yukarıdaki görüşü savunanlar, herhalde İslam Peygamberinden ve O’nun ev halkından daha Müslüman değildir.


  • Bu yorum tarzı ve kadına bakış açısı yüzyıllardır İslam’ın şerefli sancaktarlığını yapmış Türk Milletinin inanç ve yaşayışına aykırıdır. Zira Türk Milleti tarih boyunca kadını sosyal ve ekonomik hayattan dışlamamış, ancak şehirleşmenin gelişmesiyle Türk halkının içinde Suudi ve İran yorumlarının yer etmeye başlaması ile birlikte kadınlarımızın sosyal hayatın dışına itilme oranı artmıştır. Bugün hala geleneklerimizi yaşatan köylerimizde kadın, şehirlerimizdeki muhafazakâr kesimden daha fazla sosyal ve ekonomik hayatın içindedir.


  • Fuhuş veya zina tek taraflı bir eylem olmadığı, taraflardan biri erkek olduğuna göre kabahati tek taraflı olarak kadına yüklemek ve hele hele olayımızda olduğu gibi kadına nazaran daha güçlü konumdaki erkek patronun nefsinden bahsetmemek akla ve vicdana aykırıdır.



  • Sosyal araştırmalar ve toplumumuzdaki gözlemlerimiz bize zinanın çok fakir kesimler ile hak edilmemiş haram para ile edinilmiş aşırı zenginlerde daha yaygın olduğunu göstermektedir. Bu alanda da toplumsal sağlık sigortamız orta tabakadır. En sağlam aile yapıları orta tabakada kurulabilmektedir. Çok fakir kesimdeki vatandaşlarımızın ekonomik olarak orta tabaka standartlarına yaklaşması, ailede erkeğin yanında kadının da çalışması ile daha mümkün olacaktır.


  • Kadınlar bu toplumun yarısını teşkil ediyor. Toplumun yarısını ekonomik faaliyetin dışında bırakarak bir toplumun kalkınması ve diğerleriyle yarışması mümkün olamaz.


  • Kadınlarımız birçok iş kolunda erkekler kadar, bazı işkollarında da erkeklerden daha verimli olabilmektedir.


  • Kadının iş hayatı içinde olması günümüz şartlarında geri dönüşü mümkün olmayan bir süreçtir. Bugün en muhafazakâr ailelerin oğullarına eş ararken çalışan bayanları tercih ettiğini görüyoruz. Ayrıca hastanede eşini, kızını tedavi ettirmek için bayan hemşire, bayan doktor arayan muhafazakâr erkeklerin kadınların çalışmasına karşı çıkmaları da bir çelişki değil midir?


  • Kadınlarımız artık bir işyerinde çalıştıkları için veya evlerinin ihtiyaçlarını karşılamak için eskisine kıyasla sadece işyerinde değil, evinin dışında, çarşıda, pazarda, sokakta daha fazla vakit geçirmektedir. Herhalde bu kadınlarımızın iffetlerini koruyarak, anne ve eş rollerini yapmalarını kolaylaştıracak tedbirleri tartışmak daha anlamlıdır.


  • Bahsi geçen imam bu gerçekleri fark etmiş olsaydı, vaazında 11 milyon insanımızın tuvaletsiz evlerde oturduğunu, camilerimizin de çok önemli bir kısmında ya tuvalet bulunmadığı veya berbat durumda olduğunu, daha büyük kısmında kadınlarımız için tuvalet ve abdest alma mahallinin bulunmadığı gibi konuları anlatarak çare bulunmasını isterdi.


  • Eğer Diyanet İşleri Başkanlığımız, Müftülüklerimiz ve cami imamlarımız evinin dışındaki kadınlarımız için camilerimizde abdest alma ve namaz kılma mahallerini ıslah edip, kadınlarımızı da camilere çekecek bir beceriyi gösterebilseydi, “çalışan kadın aldatır” saçmalığı yerine toplumun gerçek ihtiyaçlarını tartışıyor olurduk.




05.01.2008

Hiç yorum yok: