8 Ocak 2008 Salı

Haccı Anlamak


Değerli okuyucular.


Sizlerden bir ay ayrı kaldım. Bu zaman zarfında kendimle baş başa idim. Yaşadığımız bu çevrede yoğun bir trafikten olacak ki kendimizle baş başa kalma fırsatı elde edemiyoruz. Hayatın akışı bizi rutin bir mücadelenin içinde eritip duruyor. Günlerin ayların senelerin bile bu kadar süratli geçmesine şaşırıyoruz. Hayatımızın hızla sonlandığının farkına bile varamıyoruz. Daha çok işler yapacağız diye planlar hazırlarken bir bakıyoruz ki hayatımız sona ermiş.


Bir mezar taşında okumuştum. Şöyle yazıyordu;



“Niçin burada olduğumu anlayabilmiş değilim. Halbuki yapacak o kadar çok işim vardı ki.”



Bende aylar önce kuraya iştirak etmek üzere Müftülüğe müracaat etmiştim. Meğer nasipmiş. İleri bir tarihte kura bana çıkabilir diye düşünürken bu sene gidebilirsin dediler.



1 Aralıkta kutsal topraklara doğru yol aldık. Müthiş güzellikler yaşadım. Geri dönüş tarihimiz olan 24 Aralık’a kadar yaşadıklarımı burada hakkı ile anlatmam mümkün değil. Ancak yaşanarak anlaşılabilir. Günde üç saat uyku ile yaşanan müthiş güzel bir 23 gün diyerek özetlemek istiyorum. İnsanın kendini hesaba çektiği, Yaratanı ile baş başa kalma fırsatı bulduğu, yaradılış sebebi olan kulluğun gereklerini dolu dolu yerine getirebildiği 23 gün.


Sabrın sınırlarının zorlandığı halde, kendine hakim olmanın ne demek olduğunun anlaşıldığı en güzel yer. Bir şehirde Kabei-Muazzama nın, diğer şehirde Ravzai-Mutahhara’nın müthiş ihtişamı, ulviyeti ve güzelliği insanı tarifsiz bir huzur içine çekiyor.. Sınırsız bir huzur duyuyorsunuz. Bu beldede fiziğinizle nefsinizle aklınızla bir hercümercin içerisindeyken orada tamamen ruhunuzla baş başa kalıyorsunuz. Orda ruhunuzun şarj olduğunu, maneviyatınızın zevk aldığını hissediyorsunuz.


Değerli okuyucular.



Bu görev her imkanı olan Müslümana farz olduğuna göre, görevi genç iken yerine getirmek daha güzel. Zira hacc yapmak enerji istiyor, dayanıklılık istiyor, sağlam bir bünye istiyor. Güçlü bir adale yapısı istiyor. Bunun içinde gençlik gerek, İmkanınız varsa gençken bu farzı yerine getiriniz. Yaş ilerledikçe iş zorlaşıyor.


Size oralardan hiç bahsetmedim. Bu sınırlı alanı kullanarak anlatmak mümkün değil. Görme özürlüye kırmızıyı tarif etmek gibi bir şey. Yaşamak gerekiyor. Şayet gitmek nasip olurda giderseniz sizde dostlarınıza benim gibi söyleyeceksiniz. Son olarak şunu söyleyebilirim.


Orada yaşadığınız duyguları burası ile mukayese ettiğinizde hayatınızda boşa harcadığınız ne kadar çok vakit olduğunun farkına varıyorsunuz.


Haftaya inşallah görüşmek üzere..



Hiç yorum yok: