10 Ocak 2008 Perşembe günü, 1 Muharrem 1429 hicri yılbaşı…
Hicri Yılbaşının tüm insanlığa barış ve huzur getirmesi dileği ile yazıma başlamak istiyorum.
Hicri yılbaşı Peygamber (sav) ve müslümanların Mekke'den Medine'ye hicret etmelerini esas alan bir takvimdir.
Miladi takvim Hz. İsa (as)'ın doğumu ile başlar, bu takvimde bir sene 365 gündür. Dünyevi işlerimizi bu takvime göre yaparız.
Hicri takvim 622 yılında Medine'ye yapılan hicreti başlangıç kabul eder 354 gündür. Ramazanın başlangıcı, dini bayramlar, hac vb ibadetler bu takvime göre tespit edilerek yapılır. Hicri takvim miladi takvime göre 10-11 gün kısa olduğundan her sene ramazan ayı ona bağlı olarak da bayramlar 10 gün önce gelir. Böylece biz müslümanlar 4 mevsim oruç tutmuş oluruz.
Müslümanlar Mekke'den Medine'ye niçin hicret etmişlerdir. İnsanlar durduk yere niçin memleketlerini terk etsinler ki? Hz. Muhammed (sav) peygamberlikle görevlendirilip islamiyeti açıkça anlatma emrini alınca Mekkelileri bir tepenin önüne toplayıp; "Şu dağın arkasında düşman ordusu var, size saldıracak desem bana inanır mısınız." diye sordu ve "evet" cevabını aldı. Yani doğruluğunu onlara topluca bir kez daha tasdik ettirdi. İnsanlar onu "Muhammedül emin" olarak nitelendirmelerine rağmen onlardan gelen evet cevabı üzerine peygamberliğini onlara bildirdi. Bildirmesiyle beraber müşriklerin elebaşları ve onların ayak takımları arasında kızılca kıyamet koptu.
O zamana kadar Mekke'nin ekabirleri tarafından sevilen sayılan ve alaka gören şahıs artık kötü insan, dalga geçilen, alay edilen, önemsenmeyen bir şahıs konumuna gelmişti. Burada üzerinde durulması gereken bir kaç husus var.
1- Müşrikler onun peygamberliğini kabul etmekle beraber ona yalan söylüyorsun Allah (cc) seni peygamber olarak görevlendirmedi demiyorlardı. Onun doğru söylediğini de biliyorlardı.
2- Hz. Muhammed (sav)'in dürüstlükten başka sermayesi yoktu ki kabile reisleri, Mekke'nin yöneticileri, etrafında bir çok kölesi bulunan toplumun varlıklı insanları hep emir vermeye yönetmeye, insanlara tepeden bakmaya alışanlar nasıl olurdu da Muhammed (sav)'in emrine girebilirlerdi.
3- Peygamberlik gibi bir görev onlar ve onlar gibi zenginler ve yöneticiler varken nasıl olurda bir başkasına verilirdi. Günümüzde de böyle değil midir? Önemli makam ve mevkiler sıradan insanlara layık görünür mü?
Kısacası Hz. Yakup (as)'in çocukları kardeşleri Yusuf'u nasıl kıskanmış, haset etmiş, kuyuya atmak suretiyle onu cezalandırıp ondan kurtulmak istemişlerse Mekkelilerde Hz. Muhammed'e aynı duygularla bakmışlardı.
Kıskançlık ve haset zamanla düşmanlığa dönüşmüş. Mekke müslümanlar için yaşanmaz hale gelmiş. Yusuf (as)'ın kuyusundan farksız olmuştu.
"Kul bunalmayınca Hızır yetişmez." ifadesi gereği 620 yılında Medine'den gelen bir grup insan müslümanlığı kabul eder bir yıl sonra daha kalabalık gelen diğer bir grupta müslüman olunca bunlar peygamberimizi ve diğer müslümanları Medine'ye davet ederler. Bu olaya islam tarihinde AKABE biatları denir. Hicrete izin veren ayette inince 622 yılında hicret gerçekleşir.
Ne hazindir ki komşuları, arkadaş ve akrabaları onlardan farklı inandığı için müslümanları yurtlarından çıkarıyordu. Peygamberi öldürme kararı alıyorlardı. Oysa o peygamber müşriklerin kendine emanet ettikleri değerli eşyaları sahiplerine vermek için Hz. Ali'yi o gece evine bırakıyordu. Biz olsak acaba ne yapardık. Müslümanlar Medine'ye geldiklerinde evsiz, yurtsuz başkasına muhtaç bir durumla karşı karşıya kaldılar.
Bir tarafta dini için vatanını terk eden muhacirler, diğer tarafta onlara gönlünü açan Medine'nin müslüman halkı ensarlar. Peygamberimiz bir muhacirle bir ensarı kardeş ilan ederek onların inançları uğruna yaptıkları fedakarlık sebebiyle mağdur olmalarını önlemiştir.
Medine'nin iki büyük arap kabilesi olan EVS ve HAZREC kabileleri arasındaki düşmanlık ve kan davalarını kaldırarak onları kardeş haline getirmişti.
Medine'de yaşayan diğer kabile ve inanç mensupları ile bir antlaşma yaparak her kesimin barış içerisinde yaşamalarını sağlamıştır ki buna islam tarihinde MEDİNE VESİKASI denir. İslam dini Mekke'de yayılıp güçlenince cemaat olarak Mekke'den çıkan müslümanlar devlet olarak Mekke'ye geri dönmüş, kendilerini vatanlarından çıkaran insanları affetmişler, intikam alma duygusuyla hareket etmemişlerdir.
Hicret müslümanların cemaat halinden devlet haline getiren yolun ilk adımıdır.
Toplum mühendisleri her devirde hesap yaparlar ama hiç bir zaman on sene sonrasını göremezler. Kendileri dışında hesap yapan bir varlığın hesabını hesaba katmazlar.
Hicri yılbaşının size ve ailenize huzur ve mutluluk getirmesi temennisiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder