12 Ocak 2008 Cumartesi

Kısa Hac Anıları


Sevgili Dostlar,

30 Kasım 2007 de Marmara Balık restoranda güzel bir uğurlama yemeği ile sizlerle vedalaşmıştık. Her arkadaşımız ayrı bir tarihte hac görevi için Suudi Arabistan’a hareket etti.

Önce Mekke’ye gittik.

Bilindiği gibi bayrama doğru Hüccac Mekke’de toplanmaya başlar. Dolayısıyla tavaf için Kabenin gittikçe kalabalıklaşacağını biliyorduk ve elimizi çabuk tutmalıydık. Arefe günü Arafat’a çıkana kadar Temettü haccı için niyet edenler önce umre yaparlar.. Bizde umremizi yaptık. Arkasından yapabildiğimiz kadar tavaf yapmaya gayret gösterdik.

Kardeşiniz daha önce 1999’da bekar olarak Hac görevini yerine getirmişti. Bu sefer hanımımla beraber olarak bu görevi yapmaya gittik. Tabi şimdiden bir tavsiye mahiyetinde söylüyorum, şimdi niyetlensem önce umre yapardım. Tecrübemi öyle kazanırım. Hem hacda kuyruk var. O zaman tabi 30 günden kısa hac imkanı yoktu. Bugün imkanlar çok fazla 14-15 günden başlayan kısa hac yapmak mümkün. Eskiden yemekli değildi. Şimdi gittikçe hüccac maddi imkanına bağlı olarak iki kişilik odaları tercih ediyor. Tabi otel sayısı çok artmış. Hergün de artıyor.


Gelelim Mekke’ye. Orada Mustafa Toka Bey’le ve başka arkadaşlarımızla görüşme imkanı da bulduk. Mekke’de hava genellikle gündüzleri 28-30, geceleri de 21-22 derece idi. Dolayısı ile mükemmel denecek hava şartları mevcut idi.

En çok koktuğumuz Arafat’a çıkıldığında geceleri geçen senelerde olduğu gibi üşüme ihtimali idi.Böyle olmadı. Mükemmel bir hava vardı ve hemen hemen çoğu hüccac hiç rahatsızlanmadan haccın bu farzlarını yapabildi.

Haccın Farzları Arefe günü İhram giyinilmesi ile başlar. İhramdan sonra iki rekat namaz kılınır ve hacca niyetleniş yapılır. Diğer ibadetlerde olmayan bir şekilde Cenab-ı Hak’tan Haccı kolay kılması ve kabul edilen Haclardan eylemesi dilenir. Daha sonra Arafat’a çıkılır otobüslerle. Arafat’ta her ülkenin çadır yerleri ayrılmıştır. Bizde bize ayrılan çadırlara gittik. Öğlene kadar telmiye, tekbir getirildi, zikirler yapıldı, vaaz, Kuran-ı Kerim dinlenildi. Öğlen namazı vakti girdiğinde öğlen ve ikindi cem edildi. Bir süre sonra vakfeye duruldu. Bu hayatın en önemli anlarından biri. Çoğu kimse gözyaşı içinde. Sadece kefen gibi iki havlu içinde herkes eşit ve Rabbiyle baş başa…

Akşam vakti girince Otobüslerle Müzdelife’ye hareket edildi. Burada Mina sınırına yakın bir çadırda konaklama yapıldı. Yatsı namazı vakti beklenildi. Akşam namazı zamanında kılınmayarak yatsı vakti girdiğinde yatsıyla cem edilerek kılındı. Tabi cemaatle. Bir süre sonra Vakfeye duruldu. Dualar, zikirler. Birkaç senedir Diyanetin aldığı karar doğrultusunda Hüccac sabah saat 06’ya kadar büyük şeytanı taşlayarak bu bölgeden uzaklaşıldı.

Şeytan taşlamada üç kat halinde geniş yollar yapılmış. Tek yönde hareket mümkün. Yollarda oturma ve çadır kurma kaldırılmış. Artık izdiham bitmiş denebilir. Yani geçmişteki sıkıntıların uzun bir süre yaşanmayacağı kanaatindeyim. Haccın teknik altyapısı gittikçe iyileşiyor. Böylece daha huzurlu bir ibadet yapma imkanı artıyor. İlk gün müzdelife’de topladığımız 72 taştan (Bunlar nohut ile bakla arasındaki büyüklükte) 7 adedi sadece büyük şeytana atılıyor. Burada amaç gönülden samimi duygularla sembolik olarak şeytanı taşlamaktır. Kimi terliklerini fırlatıyor veya taşların hepsini kızgınlıkla birden fırlatıyormuş. Bunlar yanlış. Daha sonra Haremi-şerifte farz olan ziyaret tavafı yapıldı. İki rekat tavaf namazına müteakip Safa ve Merve tepeleri arasında say yapıldı. Otelimize döndük Her vakit namazımızı ıskalamadan Kabe’nin etrafında Haremde kılmak nasib oldu Allah’a şükür. Kurban kesilme haberini alır almaz traş olup ihramdan çıktık. İkinci ve üçüncü günlerde üç şeytanı da taşlamak gerekiyor. Mekke’den ayrılmadan önceki son tavafınız veda tavafı olmuş oluyor.
Mekke’den Medine’ye otobüslerle gidiliyor. 466 Km.7-9 saat arası sürüyor. Orada havalar biraz daha soğuktu .Geceleri 8 derece. Burada Peygamber efendimizin mezarı bulunuyor. O’na aldığımız selamları ulaştırdık. Ravza’da ibadet çok heyecan verici. Medine Mekke’ye göre çok daha planlı ve temiz. Gerçi eskiye göre temizlik her geçen gün daha artıyor.

Hacıların da kalitesi yükseliyor. Oraya dünyanın her yerinden insan geliyor. Muazzam bir iletişim oluyor. En eğitimli hacılar; Endonezya , Malezya, Mısır, Türkiye hacıları idi diyebilirim. Tabi az da olsa batılı hacılar çok farklı. Türk hacılar da gençleşiyor. Hatta çok sayıda bebek ve çocuklu hacı gördüm.

En üzüntü verici gelişme Mekke’de Haremin çevresinde dev otellerin çok yakınlara yapılması. Hem Kabe’ye üstten bakılması, hem de namaza duruş mekanını çok sınırlaması kötü.Para için bunlar yapılmamalıydı.Manevi havaya tecavüz olmuş. Bu iş İslam konferansının müdahalesini gerektirir diye düşünüyorum.

Tavaf yerinde de sıkışıklık oluyor.


Kişisel kanaatim Osmanlı revaklarının bir kısmı (Altınoluk ve müezzinlik tarafı) yıkılmalı. Böylece tavaf yeri bir miktar rahatlar.

Arabistan’a dünyanın her yerinden mal geliyor. İsteriz ki Türkiye’den alınanların artması için gayret gösterilsin. Muazzam bir Pazar var. Her şeyi Çin ele geçirmiş. Çin’den Doğu Türkistan’dan da epey hacı gördüm. İnşallah sayıları artar.

Orada yakınlarımızdan başlayarak ülkemiz ve İslam alemi için dualar ettik. Gönlü olan herkesin Hacca gidebilmesini Cenab-ı Hak nasib etsin. Aklından geçmeyenlerin gönlüne düşürsün inşallah.

Sevgi ve muhabbetlerimle.

Hiç yorum yok: