15 Ocak 2008 Salı

Şekilden Öze: Değerlerimiz



Pek çok aileden duyduğum bir değerlendirme var: “Böyle bir dünyada çocuk yetiştirmek çok zor!”



Söz konusu değerlendirme sebebiyle yine pek çok aile çocuk sahibi olmaktan korkar hale geldi.



Tamamen haksız görmediğim bu değerlendirmeden yola çıkarak bir hal analizi yapmak istediğimizde durum hakikaten vahim görünmektedir.



Türkiye’de gündemi meşgul eden (veya ettirilen) konulara bakıldığında, pek çok ciddi meselenin genellikle yüzeysel biçimde ele alındığı, özden ziyade şekille uğraşıldığı dikkati çekmektedir.




Özellikle din gibi hayatımızı derinden etkileyen bir saha ile ilgili tartışmaların içeriği çoğu zaman bahsettiğimiz yüzeyselliği içermekten öteye geçememektedir. Ve genellikle şekil tartışılmaktadır.



İslam dini şekle de muhtevaya da yani içeriğe de önem veren bir dindir. Ancak şekil muhtevanın önüne hiçbir zaman geçmemelidir. Yani muhtevasız şeklin çok fazla önemi yoktur.



Söz konusu noktadan hareketle bugün Türkiye’de şekle muhtevadan daha fazla önem verilmesinin neticelerinden biri olarak ahlak açısından insanımızın ciddi bir çöküntüye doğru sürüklendiğini üzülerek görüyoruz.




Öyle ki, çoğunluğunun Müslüman olduğunu ifade ettiğimiz ve doğal olarak İslam ahlakının yaygın biçimde yaşandığını düşüneceğimiz ülkemizde, bu ahlaka uygun davranış ve tutumları bulmak gittikçe güçleşmeye başladı.



Üstelik bahsettiğimiz durum ibadetleri uygulamaya dikkat eden pek çok insan için de geçerli olmaya başlamıştır.




İbadetleri vurgulamamın sebebi, İslam açısından bakıldığında ibadetlerin sadece şeklen yerine getirilmesinin değil, bu ibadetlerin insana kazandırması beklenen ahlaki davranışların da ortaya konulmasının gereğidir.



Bu noktadan hareketle bugün Türkiye’de yaşanan ahlaki sıkıntı genel manada dini hayatın doğru anlaşılıp yaşanamadığını göstermektedir ki adam öldürmenin adeta günlük hadise haline gelmesi, haksız kazanç elde etmenin neredeyse kar sayılması, başkasının hakkını gasp etmekten korkanların gittikçe azalması, temel sorunlarımıza hassasiyetin erimeye başlaması maksadımızı açıklayan vakalardan sadece bir kaçıdır.




Aslında sadece ülkemizde değil dünyada da genel manada aynı sıkıntıların yaşandığını göz önüne alırsak, sahip olduğumuz değerlere sahip çıkmanın önemi daha da açık biçimde ortaya çıkacaktır. Zira bu değerler bugün insanlığın içinde bulunduğu bizim de nasibimizi aldığımız ahlaki sıkıntının ortadan kaldırılmasında etkili olacaklardır.




Öyle ki, kul hakkı gibi temel bir değeri anlayan ve yaşayan bir insanın yukarıda bahsettiğimiz yanlışları yapması mümkün mü?




Peki, bugün tartıştığımız dini meseleler içinde bu ve benzeri temel değerleri görebiliyor muyuz?



Dolayısıyla artık şekilden ziyade özü tartışmanın ve bu özün anlaşılıp yaşanılır hale gelmesine vesile olmanın gereği daha da açık biçimde ortaya çıkmaktadır. Ancak bu yolla şekil ve öz birbirini tamamlayarak işlevlerini doğru biçimde yerine getirebileceklerdir.



Sahip olduğumuz ancak neredeyse unuttuğumuz değerlerimizi hatırlamanın ve hatırlatmanın vaktidir. Çok geç olmadan kendimize gelmek dileğiyle…


Hiç yorum yok: